Kim Bu ADAM'lar ?

Çetin Ali Nergis

8 Eylül 2020
Kim Bu ADAM'lar ?

12 Eylül 1980 Darbesinin 40ncı yılında Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği, Ayrımcılığa İtiraz Ediyoruz, Darbelerle Ayrımsız Hesaplaşılmalıdır başlığı ile bir kampanya başlatıyor.

ADAM-DER, yani Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbe dönemlerinde işkencelerden geçirilip bir kısmı Maltepe, Selimiye, Metris, Mamak gibi cezaevlerinde uzun süre tutulduktan sonra çoğunlukla haklarında bir yargı kararı olmaksızın ya da bağımsız hakim ilkesinin gözetilmediği adil olmayan mahkemelerde hüküm verilerek, devrimci, yurtsever ve solcu oldukları gerekçesiyle mesleklerinden uzaklaştırılmış olan askerlerin derneği.

Darbe dönemlerinde gasp edilmiş haklarının peşinde 2011 yılından bu yana ADAM, Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri pankartı ile alanlara çıkan eski askerler, kim bu ADAM’lar sorusuna sıklıkla muhatap oldular. On dört yaşında girdikleri askeri okullardan, subay ya da astsubay naspedilmelerine haftalar kala, ya da kışlalarında, gemilerinde görevleri başındayken, “aramızda hainleri barındırmayacağız” diyen, ABD’nin “our boys” (bizimkiler) diye andığı darbecilerin kendilerine tehdit olarak gördüğü askerler bunlar.

Onlar, bugün 60 ve 70’li yaşlarda da olsalar hala kendilerini, ilişiklerinin kesildiği yaşta hisseden ve o gün onları TSK’dan ayıran soldaki duruşlarının, bugün de kendilerine barış, özgürlük ve demokrasi için mücadelede yer almaları sorumluluğunu yüklediğini hisseden eski askerler.

Darbecilerin, mesleklerinden ayırmakla kalmayıp, işe girmeleri yönünde engeller çıkardığı, Harp Okullarından çıkartılanların er olarak ceza niyetine askere yollandığı ve ailelerinin ağır tazminat ödemekle yüz yüze bırakıldığı yıllardan sonra her biri değişik işlerle hayata tutunmaya çalışan bu insanlar, yurdun değişik yerlerine dağıldı. Birçoğu, bulundukları yerlerde demokrasi mücadelesinde saf tuttular. Parti, dernek ve sendikalarda görevler üstlenerek, emek ve demokrasi mücadelesi içinde yer aldılar.

Birlikte Mücadele’nin Güzel Bir Örneği

Her biri solda farklı bir siyasi parti ya da hareketle bağlar kurmuş olsa da ADAM-DER içinde yan yana gelen bu insanlar, bugün ülkemizde gericiliğe, adaletsizliğe karşı mücadelede özlem duyulan birlikte mücadele etmenin, ortak çıkarlar ve hedefler etrafında bir araya gelmenin güzel bir örneğini oluşturuyorlar.

ADAM’lar sadece gasp edilmiş kendi özlük hakları için değil, nerede bir hak arayışı, bir demokrasi mücadelesi varsa orada olmaya, demokrasi mücadelesi veren güçlerle omuz omuza olmaya çalışıyor. ADAM-DER binlerce üyesi olan sendikalar, dernek ve odaların arasında az sayıdaki üye sayısına rağmen, her zaman olabilecek en fazla katılımla, yer yer eş ve çocukları ile mücadele alanlarında gücü oranında yer almaya çalışıyor.

Darbeler Arasındaki Ayrımcılığa Son

12 Eylül 1980 Darbesinin 40ncı yılında Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği, Ayrımcılığa İtiraz Ediyoruz, Darbelerle Ayrımsız Hesaplaşılmalıdır başlığı ile bir kampanya başlatıyor. 12 Eylül 2020 Cumartesi günü yapılacak basın toplantısı ile başlayacak kampanyaya,  barıştan, emekten, demokrasi ve özgürlüklerden yana tüm yurttaşlar davetli.

Bilindiği gibi, 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşlarını idam cezasına çarptıran özel mahkeme Yüksek Adalet Divanı kararlarını hükümsüz hale getiren ve bu kararlardan doğan zararların tazmin edilmesini öngören 7248 sayılı yasa, 1 Temmuz 2020 tarihli Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Bütün Darbeler Hukuksuzdur

TBMM, 27 Mayıs darbe hukukuna getirdiği eleştiri ile isabetli bir iş yapmış, ancak aynı hukuksuz uygulamaların yaşandığı 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerini, yapılan tüm hatırlatmalara rağmen görmezden gelmiştir. 27 Mayıs darbesi sonrasında kurulan Yüksek Adalet Divanı gibi 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri sonrasında kurulan sıkıyönetim mahkemeleri de, hâkim güvencesinden ve doğal yargıç ilkesinden yoksun, bağımsız yargı organı niteliği taşımayan mahkemelerdir. Darbelerle yüzleşme ve hesaplaşma adına, 27 Mayıs darbesi sonrasında kurulmuş mahkemenin kararları hükümsüz hale getirilirken, 12 Mart ve 12 Eylül sıkıyönetim mahkemelerinin görmezlikten gelinmesi kabul edilemez.

Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği, bütün darbelerin hukuksuz olduğunu belirtiyor.  Ayrım yapılmaksızın tüm darbelerle hesaplaşılmadan ülkemizde demokrasinin işler hale gelemeyeceğini savunuyor ve bu yönde mücadele ediyor. Geçmişin darbeleriyle yüzleşilemediği, gerçek sorumluları ortaya çıkarılıp, bağımsız mahkemelerde yargılanamadığı için bugün hala darbelere kalkışılabiliyor, hala birileri darbe beklentisi içinde olabiliyor.

Darbelerden Tek Adam Diktatörlüğüne

En son 15 Temmuz 2016 başarısız darbe girişimini fırsat bilip, 20 Temmuz darbesini gerçekleştiren iktidar da bu darbe ikliminden beslenmiş, 12 Eylül 1980 darbesini gerçekleştirenlerin açtığı “ılımlı İslam” modeli yolundan yürüyerek o günlerin hedefi olan tek adam diktatörlüğüne ulaşmıştır. O günü yaratanlar kimlerse, bugünü gerçekleştirenler de aynı güçler, aynı sınıfın mensubudurlar. Bu gerçekliği görmeden, demokrasi mücadelesi verilemez, hak ve özgürlükler kazanılamaz.

ADAM-DER, darbelerle ayrımsız hesaplaşılarak 12 Mart ve 12 Eylül sıkıyönetim mahkemelerinin kararlarını etkisiz hale getirecek yasal düzenlemeler yapılıncaya, demokrasi tüm kurum ve kurallarıyla tesis edilinceye kadar mücadelesini kesintisiz sürdürmeye kararlıdır.

Emekten, demokrasiden, özgürlükten, insan haklarından yana olan tüm yurttaşları ve kurumları bu mücadeleyi birlikte büyütmek için kampanyayı başlatacağımız 12 Eylül 2020 Cumartesi günü saat 14.00’de Kadıköy İskele Meydanı’nda birlikte olmaya çağırıyoruz.

 ---------------------------

Not: Çetin Ali Nergis, 12 Eylül 2019 tarihinden bu yana ADAM-DER Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini sürdürmektedir.

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Militarizm eleştirisi içermeyen bir demokrasi mücadelesi olur mu?
    Toplumun en geniş kesimlerinin, yani emekçilerin hak ve özgürlüklere sahip olduğu bir demokrasi arzuluyorsak, militarizmi eleştirmek, onunla hesaplaşmak zorundayız. Darbelerle bile hesaplaşamamış bir ülkede sistemin temeline yönelik bir eleştiri ve…
  2. Bir Seçime Yaklaşırken, İki Dernek, İki Farklı Tutum
    ...yakın geleceğimizde kaçınılmaz biçimde toplumun yapacağı seçimdeki iki seçeneğe de denk düşüyor. Hakça paylaşımı, barışı, özgür ve eşit biçimde birlikte yaşamı savunan, şiddetten ve savaşlardan arınmış bir dünya ütopyasını büyütenlerin dünyasından…
  3. Demokrasi Konferansı;  Yeniden Kuruluş İçin Halkçı Bir Seçenek Öneriyor
    Demokrasi Konferansı’nda da dile getirilmiş ve yıllardır mücadele alanlarında büyütülmüş özlemlerin Türkiye’sini inşa edecek bir Demokrasi Hareketi için çalışmak bugünün devrimci görevidir. 24 Haziran günü İstanbul’da toplanan Demokrasi Konferansı’nda Demokratik…
  4. Gerici Kuşatma Karşısında Sanatın ve Sanatçının Sorumluluğu
    Tiyatro, ortaçağ Avrupa’sında uzun bir süre feodal devletlerin iktidarının en büyük gücü, kilisenin kontrolünde varlığını sürdürebilmişti. Bugün de insanları yurttaşlık bilincinden uzaklaştırıp, ümmet haline getirmeye ve ortaçağ karanlığına geri götürmeye…
  5. Shakespeare'in Kralları'ndan Bugüne...
    Tiyatronun anlattıkları hayatın kendisidir. Shakespeare’den izlediklerimiz zaman ve mekan kavramını aşan, her devrin çağdaşı, evrensel bir gerçekliğin hikayesidir. Zorbalığın iktidarı biçim değiştirse de her dönemde aynı yol ve yöntemlerle karşımıza…
  6. Saray Rejimi, Salgın Felaketini Büyütüyor
    Corona Salgını bir kez daha gösterdi ki; Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetimindeki Türkiye, bir felakete doğru sürükleniyor. Tek adam yönetimi, ülkede kutuplaşmanın, hukuksuzluğun ve zaten bir sistem sorunu olarak var olan,…
  7. AKP Yönetiminde; Sosyal Devletten, Köleci Devlete
    Havalimanı inşaat işçileri, en doğal, yaşamsal hakları için “köle değiliz” diyerek isyan ettiler. Ne var ki, iktidarda devleti ortaçağın sultanlığı haline getirmek isteyen, milleti tebaası, çalışanları da köle gören bir…
  8. Şimdi, yeniden 'Bu Daha Başlangıç..' demenin zamanıdır.
    Önümüzdeki günler, gerçek bir demokrasiden yana olanlarla eski ya da yeni biçimiyle diktatörlü?ün devam?ndan yana olanlar aras?ndaki mücadeleye sahne olacak. Seçime art?k saatler kald?. Türkiye yeni geli?melere gebe. Seçimlerin sonuçlar?…
  9. Umut içimizde saklı
    Umut içimizde saklı
    2 Ocak 2018
    Umutsuz yaşamak mümkün mü ? En zor anlarda bile insanın direncini diri tutan, onu ayağa kaldıran, daha iyiye daha güzele olana ulaşma arzusu ve umudu değil mi?   Politeze yazı yazmayalı…
  10.  Hayır'ı Örgütlemek
    RTE nin başkanlığının reddi ya da kabulü sonrasında demokrasi güçlerinin programı nedir? Türkiye’yi içine düştüğü bu kaostan ve yıkıcı iç savaş tehdidinden nasıl çıkaracağız? Mevcut rejimin yerine dinci faşist bir diktatörlüğün kurulmasına…
  11. Şimdi Karar Verme Zamanı!
    Şimdi Karar Verme Zamanı!
    15 Aralık 2016
    Hakkında hırsızlık iddiası olan, savaş kışkırtıcılığından dolayı uluslararası mahkemelerde yargılanması istenen, halkı birbirine kırdırabilecek şekilde nefret dili kullanan ve sıklıkla yalan söylediği belgelenmiş birini bu halkın oylarıyla “başkan” seçtirecekler!  Ne…
  12. Gülay'ın ardından..
    Gülay'ın ardından..
    27 Kasım 2015
    Yazmak istediği kitaplardan birincisi, ODTÜ’lü yıllardan başlayarak, THKO ’nun kuruluşu ve Denizlerin idamına uzanan yıllardı. 1968’leri birçok kişinin yazdığını, ancak bir kadın olarak kendisinin de ayrıca aktarmak isteğinde olduğu deneyim…
  13. Haziran Seçimleri; Türkiye Solu'nun imtihanı
    Seçimler yaklaşırken Türkiye solunda ve özellikle BHH içinde sürdürülen tartışma, solun seçimlere etkisinin yanı sıra, kendi geleceği açısından da önem taşıyor. Seçim sandığında kurulacak bir ittifak, Tayyib'in değil, halkın Yeni Türkiye'sini…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…