Evet, bir sonrakinin sen olma olasılığı çok yüksek, senin olası katilinin de bir kravat, iki pişmanlıkla davasının en kısa sürede kapanması da çok olası. Velev ki, katledilen sen olmasan dahi, alt komşun, yakın arkadaşın, torununun okul arkadaşı, uzaktan akraban ya da hiç tanımadığın ülkenin herhangi bir yerindeki kadın kardeşinin cins kırımına uğraması çok olası.
Yer Japonya, dönem 17. yüzyıl. 265 yıl hükümdarlığını sürdürmüş Tokugawa dönemine, diğer adıyla Edo yönetimine götürmek istiyorum sizleri. Otoriter yönetim, sözde ahlaki kaygılar nedeniyle kadınları tiyatro yapmaktan men ediyor. Sahnede ve dolayısıyla toplumsal alanda kadını görünmez kılan, onları izole eden zihniyet, sahneleri de erkek egemenliğine bırakıyor. Artık kadın rolleri sahnede Onnagata denilen erkek bedenler üzerinden temsil ediliyor. Kabuki tiyatrosunda erkekler kadınları taklit etmiyorlar, sistemin göz önünden kaldırdığı kadınların bir nevi, kimliğine bürünüyorlar. Uzun yıllar aldıkları eğitimle kadın estetikliğine sahip olmayı, kadın görünümünü, kadın gibi dansa etmeyi, kadın gibi bakmayı, kadın gibi gülmeyi öğreniyor Kabuki tiyatrosunun erkek oyuncuları. Yazar Michael Moore kitabında, Onnagatalar’ın gerçek bir kadın gibi görünmesinin çok ötesine geçişlerinin altını çizerek, stilize edilmiş kadın vizyonu haline gelmelerine değinir. Yazara göre bu aşamada Onnagata’lar gerçek kadından daha güzel ve çekici hale gelmişlerdir.
Kabuki Tiyatrosunda maske kullanılmaz, onun yerine çok karışık, abartılı ve dramatik makyajlar yapılır. Makyajın stilinden karakterin iyi ya da kötü olup olmadığı anlaşılır. Bu noktada “Hayagane” adındaki makyaj stilinden çok ironik olması nedeniyle bahsetmek isterim. Hayagane, oyuncuların evli kadınları, garsonları ve hayat kadınlarını canlandırırken dişlerinin siyaha boyandığı bir makyajdır. Bu makyaj stili Edo döneminin kadınlara dair ahlaki yaklaşımına ayna tutar. Yaşanılan dönemde çoğu kaynak, kadınların dişlerini siyaha boyadıklarında kendilerini daha güzel hissettiklerine atıfta bulunurken, çoğu kaynak da -ki ben dönem içindeki kadın olgusunu düşündüğümde bunu daha gerçekçi buluyorum- güldüklerinde kadınların beyaz dişlerinin görünmesinin hafif meşrep ve genel ahlak kurallarına aykırı sayıldığını belirtir.
Kadının beyaz dişinden tahrik olan zihniyet, kadın bedeninde erkek sanatçıların yani Onnagataların varlığını kabul eder ve uzun yıllar kadın gibi görünmek için eğitim alan erkekler, feminen hale gelir ve bunun sonucu olarak travesti eğilimler ortaya çıkar.
Kısaca, ahlaki yargılarla kadınlar sahneden ve toplumdan izole ediliyor edilmesine ama kadın bedenine duyulan şehvet, kadın bedenine duyulan arzu sahnede kadın kimliğini temsil eden erkek bedenlere yöneliyor. Çünkü kafalar eğitilmiyor, çünkü zihniyetler bilgi ile donatılmıyor onun yerine en kolayı, hokus pokus…. Sözde günahın temsilcisi kadını ortadan kaldırıyorlar.
Kadını yok saymak, binlerce yıldan günümüze ataerkil sistemin değişmeyen uğraşısı.
Kadını dövmek, her türlü cinsel ve psikolojik şiddetin uygulayıcısı olmak, çeşitli yaratıcı tekniklerle kadınları katletmek AKP iktidarının bu ülkenin kadınlarının dünyasına attığı imzasıdır. Her an bir başka kadın cinayeti haberi ile adeta kuşatılmışlık içindeyiz. Kadınlar hayatlarını özgürce yaşamak istediklerinde katlediliyorlar. Çünkü kadını kendisinin malı olarak gören erkek, “hayır” diyen kadının gücü karşısında, kendi güçsüzlüğünü ancak başvurduğu şiddet yöntemleri ile büyütüyor. Ve kadınları kendilerini gerçekleştirmek için tıpkı bir laboratuvar alanı gibi görüp, onların üzerinde her türlü deneyi yapma hakkı olduğunu düşünüyor. İşte bu ataerkil yapı, AKP hükümeti eliyle ortaçağa özgü bir zihniyetle toplumda acımasızca kendini ortaya koyuyor.
Her türlü dejenerasyonla toplumun aşağı çekildiği, sanat ve kültürün kapı dışarı edildiği, eğitimin karanlıklarla örüldüğü, emeğin sömürüldüğü, kendi emeğine yabancılaştırılan insanların acılarıyla örülü bir yapılanma, kendinden olmayanı yok sayarak tek tip insan yaratma hayalinin getirdiği kıyım… Bugün her birimize nefesimiz kadar yakın artık.
Katledilen Arzu Aygün’ün 16 yaşındaki kızının sosyal medyadan paylaştığı, yine bir kadın cinayeti, ama bu sefer katledilen benim annem. İnşallah annemin olayı da önceki olaylar gibi bir kravat, iki pişmanlıkla 3 günde kapanmaz cümlesi kaçımıza yabancı. Kadınlar, acaba bir sonraki ben olacak mıyım? sorgulamalarını yaparken buluyorlarsa kendilerini, bu bile AKP hükümetinin utanç duyması için yeterli olmalıdır.
Evet, bir sonrakinin sen olma olasılığı çok yüksek, senin olası katilinin de bir kravat, iki pişmanlıkla davasının en kısa sürede kapanması da çok olası. Velev ki, katledilen sen olmasan dahi, alt komşun, yakın arkadaşın, torununun okul arkadaşı, uzaktan akraban ya da hiç tanımadığın ülkenin herhangi bir yerindeki kadın kardeşinin cins kırımına uğraması çok olası.
İşte bu yüzden mecliste cins kırımı var dedi, Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), ve kadın cinayetlerine karşı cins kırımı kampanyası başlattı. Kampanya kapsamında birçok yazar ve sanatçı paylaştığı videolarla Meclis’e, kadın cinayetleri gündemiyle acil toplanması çağrısında bulundu. Ama ne oldu? CHP Grubu adına söz alan Av. Sera Kadıgil’in cins kırımının önüne geçmek için mücadele etmek adına verdiği kanun teklifi AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi.
Diyalektik bir bakış açısıyla; değişim ve dönüşüm kaçınılmaz bir gerçekliktir, dönüşümün geriye dönük olması toplumlara ancak acı verir. Her türlü sistematik şiddete maruz kalan kadınlar, yaşadıkları travmaların altında ezilirken, erkekler kadınlara uyguladıkları şiddetin görüntülerini sosyal medyada yayınlama cüretini nereden almaktadırlar?
Ümitcan Uygur’u hangimiz unutabiliriz? Aleyna Çakır’a şiddet uygulayan ve ölümünden önce baygın halde yerde yatarken görüntülerini sosyal medyada yayınlayan bu haysiyetsiz yaratık, yaşadığı zehirli kendinden geçmişlikle, alacağı beğenilerin hesabını yaparak yayınlamamıştır herhalde o görüntüleri.
Tarih 4 Şubat 2020, Kocaeli Kuruçeşme, Emirhan Ünlüyayla, 18 yaşında bile değil. Kendisi ile aynı yaşta olan genç kadını sıkıştırıyor bir yıkıntının kenarına. Kendisinden ayrılmak istediği için şiddet uyguluyor: "Sen dua et, sana başka bir şey yapmıyorum, ha!” diyerek de lütufta bulunuyor ve görüntülerini “moruk” diye seslendiği birine çektirerek, sosyal medyada paylaşıyor.
Bu zehirli zihniyet yaralıyor beni, bu zehirli zihniyet korkutuyor ülkemin tüm kadınlarını. Eskiden utanç kaynağı olurdu, bir kadını dövmek. Artık aleni olarak uyguladıkları şiddetle orgazm olan zehirli kafalar çağında yaşıyoruz. Emirhan Ünlüyayla, yayınladığı bu görüntülere rağmen adli kontrol şartıyla serbest bırakılıyor. Peki, neden bir insan başka bir insanı dövme görüntülerini sosyal medyada paylaşır? Vermek istediği mesajlar nedir? Korku ve öfke krallığının fertleri olmak için neden bu kadar gönüllü bu gençler? Asıl tartışılması gereken konu burası belki de…
Ve, katliamın biri bin para iken, kadınlar hayatla ölüm arasındaki ince çizgide sessizce dolaşırken, ilk imzacılarından olduğu İstanbul Sözleşmesi’ni ortadan kaldırma çabasından neden hiç vaz geçmez bu hükümet?
6 harfli bir kelime olan, Kabuki ; KA- müzik, BU-dans, Kİ- ustalık. Yani müzikli danslı ve beceri isteyen bir oyun kurmak anlamına gelir. İçinde kadınların olmadığı müzikli, danslı bir dünya kurmak…
Gene 6 harften oluşan “şiddet”le ise geriye sadece acının kaldığı ve kötülüğün bulaşıcı olduğu bir dünya kurabilirsiniz.
Yazarın Dİğer Yazıları
Çölde Vaha Misali Bir Etkinlik
8 Ağustos 2023Afetler Ayrımcılık Yapmaz, İnsanlar Yapar
13 Şubat 2023Afgan kadınlar köleyken biz özgür olabilir miyiz?
13 Ocak 2023Suçlu bulundu : İç Barışı Tehdit Eden Kadınlar!
25 Kasım 2022Kafeslere sığmayan bedenler
11 Temmuz 2022Savaş, Hafıza ve Toplumsal Cinsiyet
10 Nisan 2022Fıs Fıs İsmail, Will Smith ve Bir Süreklilik Teması Olarak Ataerkillik
3 Nisan 2022Eril Aktörlerin Yitik Kurbanları
27 Mart 2022Dünya emekçi kadınlar gününde elleri düşünmek
7 Mart 2022Metaverse dünyasında kadınlar ve taciz.
12 Şubat 2022Sen Ne Çektin Be Havva
26 Ocak 2022Başarılı kadınların enselerinde vızıldayan erkekler
12 Ekim 2021İşgal ve İç Savaşın Ardından, Gericiliğin Kıskacında Afgan Kadınları
17 Ağustos 2021Peki ya insanın ürettiği kesin olan şiddet virüsünün aşısı?
11 Ağustos 2021Özgürlüğe Pedallayın Kadınlar!
5 Haziran 2021Kadın Katillerini Yetiştiren Kim?
1 Nisan 2021Kadınların Sahnesi Yeni Başlıyor
27 Mart 2021Hepimizin İçinden Yükselen Seslerin, Soruların Yankılandığı Bir Kitap; Uğultular
1 Mart 2021Makbul Analık Sorgusu
9 Şubat 2021