Aile yapısının sağlamlığının göstergesi, AKP hükümetinin 2012-2019 yılları arasında %1400 artış göstermiş olan kadın cinayetleri midir? Evlenme oranları azalırken, boşanma sayılarının her geçen gün hızla artış göstermesi midir? Yoksa, aile yapısının sağlamlığı her geçen gün artan eril şiddet ile intihara sürüklenen kadınların oranındaki artış mıdır?

“Türkiye olarak bugüne kadar maruz kaldığımız saldırılara karşı koyup geleceğimize güvenle bakabilmemizi, aile yapımızın sağlamlığına borçluyuz. Ailenin direği annedir, anne. Bu lezbiyenlerin, mezbiyenlerin söylediklerine filan bakmayalım. Biz analarımıza bakalım” dedi, Cumhurbaşkanı Erdoğan.

2017 yılında yapılan “Türkiye’de Kadın Cinayetlerinin Medya’ya Yansıması” adlı rapora göre, birlikte olduğu ya da boşandığı erkek tarafından öldürülen kadınların yarısı aynı zamanda anne olup, her üç çocuktan biri, annesinin babası tarafından katledildiği ana birebir tanıklık ediyor. 

O halde gelsin sorumuz…

Her gün çocuklarının önünde erkek partnerleri tarafından katledilen kadınlar, ana mıdır değil midir?

Ömrünün 33 yılını 12 Eylül Dönemi’nde kaybedilen oğlu Cemil Kırbayır’ı aramakla geçiren Berfo Ana ve evlatlarının hiç değilse kemiklerinin peşinde yıllarca meydanları dolduran Cumartesi Anneleri, ana mıdır değil midir?

Okullarda, tarikatlarda, dini eğitim kurumlarında istismara uğrayarak hayatları karartılan çocukların sahibi kadınlar, ana mıdır değil midir?

Eşi tarafından boğazından bıçaklandıktan sonra,  kızının gözleri önünde ölmeden önce, feryat figan ölmek istemiyorum diye haykıran Emine Bulut ana mıdır değil midir?

Boğaziçi Üniversitesi’nde atanmış rektör istemedikleri için en temel hakları olarak protestolarına devam eden çocukları doğuran kadınlar ana mıdır değil midir?

Yaşam haklarını istemek için 8 Mart eylemlerine kucaklarında çocuklarıyla giden kadınlar ana mıdır değil midir?

15 yaşındaki evladını, 16 kilo olarak kaybeden ve dönemin başbakanı tarafından kitlesine yuhalattırılan Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan ana değil midir?

Kendisine yıllarca sistematik şiddet uygulayan kocasını, öz savunma yaparak öldürdükten sonra cezaevine gönderilen ve “26 gündür cezaevindeyim, 26 gündür hiç dayak yemedim. Çocuklarım artık rahat edecek” diyen Melek İpek ana mıdır, değil midir?

2019 yılında boşanmak istediği kocası tarafından çocuklarının önünde kurbanlık koyun gibi boynu kesilerek katledilen Hafize Kurban ana mıdır, değil midir?

Kızının istismara uğradığını öğrenince dava açan, üstüne üstlük, istismarı yaptığı kanıtlanan ama kızının bekâreti bozulmadığı için salınan yaratık tarafından katledilen Döndü Şengül ana mıdır, değil midir?

Aile yapısının sağlamlığının göstergesi, AKP hükümetinin 2012-2019 yılları arasında %1400 artış göstermiş olan kadın cinayetleri midir? Aile yapısının sağlamlığının göstergesi, evlenme oranları azalırken, boşanma sayılarının her geçen gün hızla artış göstermesi midir? Yoksa, aile yapısının sağlamlığı her geçen gün artan eril şiddet ile intihara sürüklenen kadınların oranındaki artış mıdır?

Tarihin tüm dönemlerinde işlerine geldiğinde iktidar sahipleri kadınlara çevirdiler dikkatlerini, çünkü aile, iktidarın en küçük ve en önemli yapı taşı olageldi hep. Bu yapıtaşının en çok iş yapan, üzerine en kolay politika üretilebilecekleri kısmı da kadın ve kadın bedeni oldu. Bugün dünyanın birçok ülkesinde kadınlar en temel hakları olan kürtaj haklarına karşı neden mücadele ediyorlar?

Çocuklarını ısıtamadığı için, saç kurutma makinasını 6 yaşındaki oğlunun eline verip kendini asan Emine Akçay anne değil miydi? Kocası kızı ile birlikte Rukiye Ay’ın üzerine kaynar su döktüğünde ve “3 yıl yatar çıkarım” dediğinde, Rukiye Ay’ın anneliğini sorguladınız mı acaba?

Doğuran hiçbir canlının anneliğini sorgulamak, özellikle de doğurma yetisine sahip olmayanlar tarafından sorgulanacak bir kavram değildir. Beğenmediğiniz lezbiyenler de doğururlar hem de çatır çatır, sizin ideolojinizi benimsemeyen ve benimseyen tüm kadınların doğurduğu gibi.

Her fırsatta kadın derneklerini kapatın, kadını ucuz iş gücüne mahkûm edin, Pandemi süresince ev içi şiddete kulaklarınızı tıkayın, kendi fikrinizden olmayan kadınlara vitrin mankeni deyin, kadınların sosyal refahına dair hiçbir olumlu adım atmayın ve ondan sonra canınızı sıkan bir olay olduğunda kadınların anneliğini sorgulayın.

Çok şükür ki,  annelik henüz ideolojik bir karneye bağlanmış değil. Kadın bedeni üzerinde uygulamaya çalıştığınız tüm tahakkümler sadece sizi bağlar. Çenesi kapalı olan anneler istiyorsunuz biliyoruz ama o tren yaklaşık 400 yıl kadar önce hurdalığa çekildi.

Heyhat…. Bir yanda tecavüzcü Ensar Vakfı ve türevi vakıflarda her fırsatta el kadar masum çocuklar istismar edilirken ses çıkarmayan, öte yanda tecavüz mağdurlarını tecavüzcüsü ile evlendirmek için yasa çıkarma peşinde koşan zihniyet… Bir yanda durmaksızın LGBT’lileri ötekileştirirken, diğer yanda Bülent Ersoy, Fatih Ürek gibi sanatçıları yücelten iki yüzlü, pinokyo burunlular…

Kendi hayatına sahip çıkma cesaretini gösterdiği gibi, gelecekte sahibi olacağı (olası) çocukların geleceğine sahip çıkmak için de mücadele ediyor Boğaziçi Üniversitesi’nde sizin “ lezbiyen, mezbiyen” diye tanımladığınız kadınlar. Ve biz yarının(olası) genç anne adaylarıyla hiç duymadığımız kadar gurur duyuyoruz bu aralar.