Kadınların Sahnesi Yeni Başlıyor

Gamze Şimşek

27 Mart 2021
Kadınların Sahnesi Yeni Başlıyor

Son zamanlarda tüm dünya kadınlarını da içine alarak belki, ama en çok da kendi ülkemin kadınlarını düşününce görüyorum ki, hep kanlı oyunların başrolünü oynamak biz kadınlara düşüyor. Ve maalesef ki, sahne ışıkları kapandığında yerde yatan kadınlar dirilmiyor ve yüzlerindeki kanları bir pamuk biraz da makyaj temizleyici ile çıkarıp yaşamlarına devam edemiyorlar.

İnsanın hayatla bağlantı noktasıdır tiyatro. Direngendir ve direngen olduğu kadar da muhalif.  Kadınlar için her daim ulaşılması zor bir alan olmuştur. Ama kadınlar da direngendir, engel tanımazlar. En güzel örneği Afife Jale’dir. Ailesinin tiyatrocu olduğunu öğrenmesiyle evde kıyametler kopar. Babası ona "fahişe" der ve ekler "Benim Afife diye bir kızım yok!" Afife'nin cevabı nettir: "Zaten ben sahnede Jale ismini kullanıyorum artık"  der ve kapıyı çekip çıkar.

Kadınlar için hayat her dönem çok zor olmuştur. Kamusal alanlardan dışlanan kadının doğal olarak tiyatro ile ilişkilenmesi de oldukça sancılı geçer. Erkekler tarafından yazılan tarih ve bu tarihin görünmez kahramanları. Evet, kahraman kelimesini özellikle kullanıyorum, çünkü yasadıkları dönemde görünmez kılınmalarına, salt cinsellik ve kuluçka makinesine çevrilmelerine,  şehvet duygusunun ayartanı cadılar olarak adlandırılmalarına rağmen, gene de kadınlar vardı ve bu varlıklarını tüm engellemelere rağmen ürünlerle taçlandırmışlardı.

Bildiğiniz gibi 16. Yy’a kadar kadını sahnede göremiyoruz, Doğuya geldiğimizde ise, 19. Yy ortalarında Çin, 19. Yy sonunda ise Japonya’da kadınları tiyatro sahnesinde görmeye başlıyoruz. Bizim ülkemizde ise, yasadışı olarak 2. Meşrutiyet sonrası, yasal olarak ise Cumhuriyet’in ilanı ile kadınlar ancak sahnede yer alabiliyorlar.

Tiyatronun başlangıcı malum, Antik Yunan’daki Dionysos şenlikleridir. Bu şenliklerde kadınlar ve erkekler hep birlikte Tanrı Dionysos için ayinler düzenler, birlikte yiyip, içip şarkılar söyleyip dans ederlerken, tragedyaların fiziksel olarak sahnelenmesi söz konusu olduğunda kadınların sahneye çıkmaları yasaklanmıştır. Bırakın sahneye çıkmayı, kölelerle birlikte kadınlar da yurttaş sayılmadıkları için, kadınların oyunları izlemeleri dahi söz konusu olmamıştır.

Günümüzden geçmişe bakınca bir kitap gibi okuyoruz, kadın olsun, erkek olsun insanlığın mücadelesini. Bizlerin de içinden geçmekte olduğumuz zamanda, vermekte olduğumuz mücadeleyi yıllar belki de yüzyıllar sonra gelecek kuşaklar okuyacak ve bizim Ortaçağ’da diri diri yakılan kadınların durumları karşısında verdiğimiz tepkileri verecekler.

Shakespeare’in dediği gibi “Bütün dünya bir sahnedir Ve bütün erkekler ve kadınlar sadece birer oyuncu; girerler, çıkarlar. Bir kişi birçok rolü birden oynar.”  Son zamanlarda tüm dünya kadınlarını da içine alarak belki, ama en çok da kendi ülkemin kadınlarını düşününce görüyorum ki, hep kanlı oyunların başrolünü oynamak biz kadınlara düşüyor. Ve maalesef ki, sahne ışıkları kapandığında yerde yatan kadınlar dirilmiyor ve yüzlerindeki kanları bir pamuk, biraz da makyaj temizleyici ile çıkarıp yaşamlarına devam edemiyorlar. Aksine katledilmeden önce kanları ile katillerinin isimlerini yazıyorlar duvarlara, ya da sosyal medya aracılığıyla ölmeden önceki son provalarını yapıyorlar “ben de katledilen diğer kadınlar gibi olmak istemiyorum” diye haykırdıkları twitlerde.

 27 Mart bugün, Dünya Tiyatrolar günü. Yeteneği olduğu halde aile ya da akrabalarının izin vermediği için sahneye hiç adım atamamış ama her tiyatro izlediğinde kendini sahnede hayal eden tüm kadınlara selam etmek isterim. Biz kadınların hayatı, erkekler eliyle örülmüş duvarlarla çevrilidir, biliriz hepimiz. Bunun için de her yeri sahne ediniriz kendimize. Sokaklarda eylem alanlarını sahneye çeviririz misal ve tüm dünyada bir anda meşhur oluruz. Hatırlayın Şilili kadınların, kadınlara yönelik şiddet ve tacizleri protesto etmek amaçlı danslı protestoları Las Tesis’i.

Yaklaşık 25 yıl önce zorla kısırlaştırma kurbanı olan Perulu yerli kadınlar için, Biz 2074'üz” adını veren aktivist grubun kadın üyeleri, “bizler kısırlaştıramadığınız yerlilerin kızlarıyız” sloganları ve marşlar eşliğinde savcılık binası önünde yürürken, eminim ki kendilerini Amazon kadınları gibi imgelemişlerdir.

Tiyatro bir imgelem sanatı ise, 11 Eylül 2016'da Santiago, Şili'de,  demokrasi gösterilerinde bir polis ile burun buruna geldiğinde.

Şili polisi müdahale edeceği esnada karşılarına dikilip öylece tüm öfkesiyle bakan kadın, bu öfkesini, Truva Savaşında kocası Hektor’u kaybeden, oğlu da katledilen Andromakhe’nin;

 “Ölen bence hiç doğmamış olana eşittir

Ve ölüm ezilerek yaşamaktan daha iyidir elbet

Acı duyamaz olanın çekeceği bir şey yok” sözlerini anımsayıp, zihninde imgeleyerek büyütmüş olamaz mı?

2012'de, Fransa'da eşcinsel evlilik karşıtı bir gösteride öpüşen bir çift,  tiyatro tarihinin en hızlı ve en romantik flörtünü yaşayan Romeo ve Julyet’deki“senin dudaklarınla, dudaklarım günahtan arındı” diyen Romeo’ya karşılık, “öyleyse şimdi günah dudaklarımda kaldı” diyen Julyet’in repliğini anımsatmıyor mu sizlere de?

Peki ya, günlerdir hayatta kalmak için meydanları dolduran, “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyiz” diyen, “gelsin baba, gelsin koca, gelsin cop… inadına isyan, inadına isyan, inadına özgürlük” sloganlarını atan Türkiyeli kadınlar, Aristophanes’in Lysistrata adlı oyununda, erkeklerin savaşını durdurmak için ülke hazinesini ele geçirip, yönetime el koyan ve erkekleri alt eden kadınların azim ve kararlılığını taşımıyorlar mı sizce de?

Yani demem o ki, dünya koca bir sahne. Fiziki sahnelerden yıllarca uzak tutulan tüm dünya kadınları gibi, benim ülkemin kadınları da sahne ışıkları kapandığında kocaman bir alkışı hak ediyorlar, çünkü Patriyarka’nın tüm engellemelerine rağmen sahne artık onların…

27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü ve dünya kadınlarının günden güne büyüyen mücadelesi kutlu olsun.

 

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Çölde Vaha Misali Bir Etkinlik
    ''Bir yer düşünün; cep telefonu, bilgisayar, cüzdan gibi eşyaların çadırların önündeki masalara bırakıldığı, masanızdaki bir tava menemene gelen geçenlerin ekmek bandırıp yollarına devam ettikleri, bir yer düşünün herkesin tanısın tanımasın…
  2. Afetler Ayrımcılık Yapmaz, İnsanlar Yapar
    Depremlerde, cinsiyetlerinin savunmasızlığından ötürü kadınların karşılaşabileceği sorunlar çok daha fazladır ve unutmayalım ki bu deprem, küresel cinsiyet eşitsizliği sıralamasında 156 ülke arasında 133. sırada yer alan Türkiye’de gerçekleşti. Afetler ayrımcılık…
  3. Afgan kadınlar köleyken biz özgür olabilir miyiz?
    “15 Ağustos 2021 sonrasında her şey gözlerimin önünde oldu: 20 yıldır uğruna çalıştığımız bir demokrasi 24 saat içinde yerle bir oldu. Açıklığa kavuşturmak istediğim bir nokta var: Afganistanlı kadınların başına gelenler her…
  4. Suçlu bulundu : İç Barışı Tehdit Eden Kadınlar!
    “Ey insanlık dinle ve anla. On ikiye beş kaldı, aç gözünü tetikte ol, hırsız çaldı zamanı. Gel Pazar günü saat üçte, öğren de kurtar canını.” Michael Ende’nin, dinlemeyi bilen küçük…
  5. Kafeslere sığmayan bedenler
    Dürüst olalım, bir gün zayıflarım diye sakladığın o elbisenin içine on yıldır giremiyorsan, ne olur biraz gerçekçi ol ve içine girebileceğin başka bir elbise al da, ruhun da, gardırobunda ferahlasın.…
  6. Savaş, Hafıza ve Toplumsal Cinsiyet
    Dün Sırbistan, Japonya, bugün Rusya ya da yarın herhangi başka bir yer. Ülkeler değişir ama asla değişmeyense eril zihniyetin savaş meydanlarındaki tezahürüdür. Bir bakmışsınız bugün kurban gibi görünen bir ulus,…
  7. Eril Aktörlerin Yitik Kurbanları
    Kadınları namus, ahlak ve sadakat kemerleriyle eve bağlayan Nazilerin erkeklerinin lugatlarında sadakat, sadece birer propaganda aracıymış tabi ki. Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin liderlerinden Heinrich Himmler’in sekreteri Hedwig Potthast ile…
  8. Dünya emekçi kadınlar gününde elleri düşünmek
    Hey sen, oradaki… Ne yapıyorsun ellerinle? Tıkış pıkış bindirildikleri arabada Corona önlemlerine uyulmayıp, maske takılmamasına itiraz ettiği ve bu olayı görüntülemeye çalıştığı için gözünün kör olmasına neden olduğun 60 yasındaki…
  9. Metaverse dünyasında kadınlar ve taciz.
    Gece dışarı çıkma, kalabalıklara karışma, onu bunu giyme derken şimdi de sanal âlemde kimliğini gizle. Peki, ama neden? Kadınlar bin yıllardan beri kendilerine reva görülen sessizlik ve toplumun dışında tutulmayla…
  10. Sen Ne Çektin Be Havva
    Sen ne çektin be Havva… Canın çekti bir elma yedin. Sonra Âdem’e de ikram ettin. Âdem de hayır demeyip yedi. Üstüne kovuldun cennetten ama ikramiye sana kaldı, o gün bir…
  11. Başarılı kadınların enselerinde vızıldayan erkekler
    Tamer Karadağlı Türkiyeli izleyiciler tarafından kültürel kodlarımızın bir tezahürü olan taş fırın erkeği tiplemesi ile akıllarda kalmış bir sanatçıdır.  Yaşanan böylesi bir olayda,  taş fırın erkek kimliğinden soyunup sanatçı kimliğine…
  12. Özgürlüğe Pedallayın Kadınlar!
    Sufrajetlerin önemli ismi Susan Anthony: “Bisikleti yönetmeyi başaran bir kadın, hayatı da yönetmeyi başaracaktır” sözü ile kadınların bisiklet mücadelelerine verdiği destek ile güç katmış ve  “Dünyadaki kadınların eşit haklara ulaşması…
  13. Kadın Katillerini Yetiştiren Kim?
    Her gün en az 3 kadının öldürüldüğü, kadın katillerinin korunduğu, kadınların yaşam haklarını savunmak için kuş misali çırpındıkları bir ülkede yukarıdaki sözleri söyleyenin bir kadın olmamasını çok isterdim ama gene…
  14. Makbul Analık Sorgusu
    Makbul Analık Sorgusu
    9 Şubat 2021
    Aile yapısının sağlamlığının göstergesi, AKP hükümetinin 2012-2019 yılları arasında %1400 artış göstermiş olan kadın cinayetleri midir? Evlenme oranları azalırken, boşanma sayılarının her geçen gün hızla artış göstermesi midir? Yoksa, aile…
  15. Bir Sonra Katledilecek Kadın Ya Sen İsen?
    Evet, bir sonrakinin sen olma olasılığı çok yüksek, senin olası katilinin de bir kravat, iki pişmanlıkla davasının en kısa sürede kapanması da çok olası. Velev ki, katledilen sen olmasan dahi,…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…