“Gece, karanlık bir gece... Fakat insanın hayatında sabahı olmayan gece yoktur. Yarın bu korkunç geceyi yırtıp parlak bir sabah yaratacağız. Yalnız ışık geldiği vakit gözümüzü güneşe karanlığı gören baykuşlar gibi açmayalım. Işık geldiği vakit hayatı karşılayacak, karşılayabilecek insanlar halinde bulunalım.”
Toplumların olağanüstü koşullarında kadınlar öne çıkar. Savaşta, depremde, ekonomik kriz zamanlarına en çok kadınlar göğüsler ipin ucunu. Bugünlerde yaşadığımız yangın felaketinde çok canlar yandı. Börtü böcekler, irili ufaklı hayvanlar, ağaçlar, bitkiler, yeşillikler acımasızca katledildi. Ne yeterli uçak vardı, ne de yeterli yangın söndürme çalışması. Doğa minnet etmez, bedel ödetir, kendisine zulüm yapana. Üzülerek söylüyorum ki, hükümet burada da sınıfta kaldı. Devletin en üst derecesinde bulunan yetkililer, sıradan bir vatandaşın gösterdiği duyarlılığı göstermediler. Vicdanlar taş olmuştu çünkü. Hala yangın devam ediyor, hala geleceğimiz yanıyor. İnsanlar kendi çabalarıyla doğayı kurtarmaya çalışıyor. Kadınlar ise yine iş başında. Yine yeni Halide Edip’ler doğuyor.
Bu seferki yazımı Kurtuluş Savaşı yıllarında yaşayan, mücadelesiyle örnek bir insan olan Halide Edip’i anlatacağım. Hadi başlayalım.
**
“Hükümetler düşmanımız
Milletler dostumuzdur.”
Halide Edip Adıvar
Yazar, romancı, akademisyen, asker, hatip aydın…Daha çok sıfat yakışır Halide Edip’i tanımlamaya.
Halide Edip Adıvar 1884 yılında İstanbul’da dünyaya gelir. Annesini henüz 3 yaşındayken kaybeder. Anneannesinin evinde doğu kültürü ve Mevlevilik inancıyla yetişir. Babası, 2.Abdülhamit’in kâtibidir. Eğitiminde babasının etkisi büyüktür. Kızına İngilizce, Fransızca, Arapça dilleri dışında, musiki ve sanat eğitimi almasını sağlar. Matematik dersini ise ünlü hoca Salih Zeki’den alır. Halide daha sonra, Salih Zeki Bey ile on yıl sürecek bir evlilik gerçekleştirecek ve iki oğlu olacaktır.
Halide Edip, Amerikan Kolejine giden ilk kız çocuğudur.1901 yılında bu kolejden diploma alan ilk Müslüman kızdır. Henüz on üç yaşındayken, Jacob Abbot adlı yazarın “Ana” adlı eserini İngilizceden çeviri yaptığı için padişahtan Şefkat Nişanı ödülü alır. İlk yazısı, Tevfik Fikret’in sahibi olduğu Tanin gazetesinde çıkar. Bu yazının yayımını birçok gazete ve dergide devam ettirecek, romanlar, kitaplar yazacaktır.
Bir kadının erkekler dünyasında bu kadar faal olarak yer alması, üstelik kadın haklarını savunması, muhafazakâr çevrelerin hoşuna gitmez. Tehdit edilir. 1909 tarihindeki Otuzbir Mart Olayı üzerine iki oğluyla Mısır’a kaçar. Oradan da İngiltere’ye geçer. Bundan sonra, Halide’nin bir ayağı her daim yurt dışında olacaktır.
Halide Edip, İstanbul’da olayların yatışması üzerine geri döner. Kadın hakları ve eğitimi üzerine çalışmalar yapar. Kadınları Yükseltme Derneği’ni kurar. Kadınlar Dünyası, Aşiyan, Demet, Musavver, Resimli Kitap… gibi kadın dergilerinde, makaleler kaleme alır. Kalem dedimse de aklınıza bildiğimiz tükenmez kalem, kurşun kalem gelmesin. O zamanın koşulu gereği, okkayla yazmıştır tüm yazılarını.
Devam edelim. Yalnızca kadın dergileri değil, erkek yazarların yer aldığı gazetelerde de önemli bir isim olur. Yeni Turan ve İkdam’da ateşli, coşkulu yazılar yazar. Sabiha ve Zekeriya Sertel’in sahibi olduğu Vakit gazetesinin baş yazarı yine Halide Edip’tir. Bu kadar yazı içinde olmayı, şu sözlerle dile getirir; “Yazdığım şeyi çok severim, ki yazacağım eser bende ve ruhumda başından sonuna kadar, ihtiraslı bir hastalık olur”
Yazarlık tutkusunun yanında aktivist yönü de çok güçlüdür Halide Edip’in. Bir dönem Kızılay Başkanlığı yapar. Anadolu Haber Ajansının kuruluşunda görev alır. Türk Ocağı’na üye olur. Ziya Gökalp ve Hamdullah Suphi’yle yol arkadaşlığı yapar. Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu’ya silah kaçırılması işinde tehlikeli bir rol üstlenir. Burada sayamayacağım bir yığın faaliyette bulunur. Tabir caizse, hangi taşı kaldırsak altından Halide ablamız çıkar.
1919 yılının savaş ortamlarında Fatih, Üsküdar, Sultanahmet meydanlarında büyük kalabalıklara hitaben coşkulu, heyecanlı konuşmalar yapar. Usta hatipliğiyle tarihe adını görkemli bir şekilde yazdırır.
Kitleleri harekete geçiren bu coşkulu konuşmalar üzerine, İngiliz hükümeti onu idam listesine alır. Kendinden başka beş kişi daha yakalandığı yerde öldürülecektir. Diğer beş kişiden biri de Mustafa Kemal’dir. İçlerinde kadın olarak bir tek Halide Edip vardır. Anadolu’ya kaçar Halide Edip. Savaştaki gayretlerinden dolayı kendisine onbaşı unvanı verilir. Sonra başçavuş rütbesine çıkar ve istiklal madalyası alır. Halide Edip, öğretmenlik yapar aynı zamanda kız öğretmen okullarında. 1913 yılında kız okulları genel müfettişliğine getirilir.
Bunca ağır yaşamında özel hayatı çalkantılı geçmeye başlar. Kocası Salih Zeki, ikinci bir eş getirmek isteyince boşanır. Daha sonraki yıllarda, kendisine tutkuyla sevecek olan Adnan Adıvar’la evlenecektir. Esasında o dönemin kadınları, Milli Mücadeleyle çok meşguldürler. Ancak kadınlara o kadar çok kısıtlama vardır ki ister istemez, imkanı olan, aktif ve eğitimli kadınlar feminist tepkiler verirler. Başka seçenekleri yoktur. Varoluşları tehlikeye girer çünkü. Söylemlerinde feminist değiliz deseler de, eylemlerinde feministtirler.
Halide Edip Milli Mücadele sürecinde mandacılığı savunur. Ondan sonra, kendine dert alır. Yıllarca mandacılık önerisi başına kakınç olacaktır. Oysa o dönemin koşullarında, bitmiş bir devletin tamamen yok olmasını engellemek maksatlı sarf edilmiş iyi niyetli bir öneridir. Bütün paşaların hatta İsmet İnönü’nün bile aynı fikirleri beyan ettiği unutulur da, Halide Edip’in söylediği, üzerinde leke kalır.
Şunu da söylemek gerekir ki, Halide Edip Adıvar’ın romanlarında sürekli batıya özendiği iddia edilir. Hazır yeri gelmişken söyleyeyim. 1915 Ermeni soykırımı ve Dersim Katliamına tanık olmuş bir yazar olarak Halide Edip Adıvar’ın, olumlu ya da olumsuz bir yazısına rastlamadım. Sanki yaşadığı dönemde böyle bir olay olmamış gibi. Bir yandan da Halide ablamı anlamaya çalışıyorum. Kolay değil! Yüz yıllık tekçi, katı ve zorba yönetimde muhalif olmak. Hem izin verilir miydi böyle bir şeye. Ermeni, Kürt, Alevi katliam ve asimilasyon politikalarını eleştirmeye. Diğer yandan, azınlıklar konusunda kendisinin ne düşündüğü de önemlidir tabii.
Cumhuriyet’in ilanından sonra kurulan, Cumhuriyet Halk Fırkası ve Mustafa Kemal ile fikir ayrılığına düşer. Ondan sonra, ver elini Fransa, İngiltere, 14 yıl sürgün hayatı. 1939’da İnönü’nün çağrısıyla İstanbul’a gelecek İstanbul Üniversitesinin Filoloji Kürsüsünü kuracaktır. Avrupa, Amerika ve Hindistan'da konferanslara katılacaktır. Yerelliği çok çok aşan büyük kadının yazdığı bazı eserler, çeşitli dillere çevrilecektir.
Yazmış olduğu romanlar ise, Türk edebiyatında temel eserlerden sayılır. İlk dönem romanlarında bireyi ön plana çıkarırken, daha sonra toplumsal konulara el atar. Sinekli Bakkal’da; İstanbul ‘un kenar mahallesindeki yaşamları ve batı din anlayışıyla, doğu din anlayışının uyumlaşabileceği üzerinde durur.
Vurun Kahpeye adlı eserinde; eğitimsiz cahil kalmış bir halkın, dindar yobazlar sürüsünü yaratabileceğini anlatmak ister. Romanlarının çoğu filme çekilmiştir.
Ateşten Gömlek’te; Kurtuluş savaşı izlenimleri, belgesel denebilecek türde anlatılmıştır. Handan, Akile Hanım Sokağı, Tatarcık, Zeyno’nun Oğlu romanları… Hikâyeler, tiyatrolar... Daha sayamayacağım onlarca eser. İngilizceden, Fransızcadan çeviriler…
1964 yılında 80 yaşında ölen, Halide Edip Adıvar’la ilgili yazımı onun hatipliğinden bir alıntıyla bitireyim.
“Gece, karanlık bir gece... Fakat insanın hayatında sabahı olmayan gece yoktur. Yarın bu korkunç geceyi yırtıp parlak bir sabah yaratacağız. Yalnız ışık geldiği vakit gözümüzü güneşe karanlığı gören baykuşlar gibi açmayalım. Işık geldiği vakit hayatı karşılayacak, karşılayabilecek insanlar halinde bulunalım.”
Maalesef gündüzlerimiz çoktan gece oldu Halide abla, ama aynı gece yeni Halide Edipler’i de yaratacak aydınlık günlere gebedir.
Yazarın Dİğer Yazıları
Tanrıça Demeter ve Akbelen
6 Ağustos 2023Örgütlü Mücadelenin Gücü
23 Mart 2023Göçebe toplumlardan bugüne Göçler
4 Mart 2023Deprem!
19 Şubat 2023Serol Teber
25 Ocak 2023Mahsa Amini ve Mücadeleci tüm kadınlara
9 Ekim 2022Spartaküs ve Zenci İSyanı
27 Mayıs 2022Rıza Şehri
29 Nisan 2022Baharın Mitosları
28 Mart 2022cam tavan etkisi
3 Mart 2022Mitoloji öğretiyor
23 Şubat 2022Yunus Emre
31 Ekim 2021Özgürlük (2)
17 Temmuz 2021Özgürlük -1
29 Haziran 2021Yalnızlık ve halleri
16 Haziran 2021Zabel Yeseyan
3 Haziran 2021Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Kadın Dergileri
16 Mayıs 2021Osmanlı'dan Cumhuriyet'e kadın Dernekleri
27 Nisan 2021Bacıyan-ı Rum: Anadolu Kadınlar Birliği
11 Nisan 2021