İşgal ve İç Savaşın Ardından, Gericiliğin Kıskacında Afgan Kadınları

Gamze Şimşek

17 Ağustos 2021
İşgal ve İç Savaşın Ardından, Gericiliğin Kıskacında Afgan Kadınları

Tarihin tüm dönemlerinde gördüğümüz bir gerçek var ki, o da kadınların kurtuluşunun ancak ve ancak kendi elleriyle gerçekleşebildiği. Tıpkı halkların da kendi özgürlüklerini ancak kendilerinin elde edebileceği gibi.

Tarih boyunca savaşlar büyük yıkımlar yaratmıştır. Kentler bombalanmış, kütüphaneler yakılmış. İnsanlar yaşam alanlarından zorla uzaklaştırılmıştır. Her savaş sonrasında, hayatlar yıkılır, yaşamlar parça parça olur ama sonunda değişen yaşamlar içinde bir şekilde de olsa konumlanır insanlar. Sorun şu ki, insanlığın yarısı olan kadınlar hep kaybeder. İlmek ilmek dokuyarak, kanla, canla, emekle hatta zaman zaman yaşamlarına mal olarak elde ettikleri haklarını kaybeder kadınlar. Tıpkı bugün Afganistan’da olduğu gibi.

Tarihi anlardan geçiyoruz. Taliban’ın Afganistan’da iktidarı ele geçirmesi de onlardan biri. Taliban’ın Kabil’e girmesi üzerine Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı partisi adına yaptığı açıklamada Taliban’ı Anti-emperyalist bir güç olarak konumlandırıp Afganistan’ın bağımsızlığını sağlama yönünde uluslararası alanda meşru bir güç olarak kabul görüldüğünü ifade etti. Bunun üzerine bağımsızlığı sorguladım zihnimde. Özgürlük… Peki, kimin özgürlüğü. Bir cinsin özgürlüğü mü yoksa bir ulusu oluşturan kadın ve erkeklerden oluşan tüm cinslerin özgürlüğü mü? Kadınların özgür olmadığı yerde özgürlüklerden bahsetmek ne denli eksik, ne denli tek yönlü ne denli sığ bir düşüncedir.

  

Kadın ve kız çocuklarının süreç içinde nasıl kapatıldığını bize kare kare gösteren Yemenli sanatçı Boushra Almutawakel’in ‘Yokoluş’ isimli çalışmasını bilenler vardır. Kadını Burkaların ardına hapsetmek demek, kadını ve kadına dair ne varsa toplumdan silmek demektir. Ne acıdır ki, Taliban’ın Kabil’e girmesinin hemen ardından duvarlardaki kadın fotoğraflarının üzerleri boyandı hemen çarçabuk. Bizim ülkemizde de bir benzeri olmuyor mu? LGBT hareketine karşı, gökkuşağı renklerine boyanmış merdivenleri ve duvarları  boyuyorlar. Sanıyorlar ki, duvardaki renkler kapatılınca zihinlerdeki imge ve düşünceler de gidecek. Evet elbette gitmeyecek ama birileri acı çekecek. Birilerinin yaşamları Cahiliye dönemine gerileyecek. Birilerinin hayalleri yarım kalacak ve o birileri çoğunlukla hep kadınlar olacak.

Taliban Kabil’e girer girmez, kadınların yaşamlarına müdahale edilmeyeceğini, okullarda eğitim almaya devam edeceklerini, sadece burka giyme zorunluluğu getirdiğini açıkladı. Ve üzerinden 48 saat geçer geçmez %56’sını kadınların oluşturduğu 11.000 öğrencili  Herat Üniversitesi’ne alınmadı kadınlar. The Sun'ın Taliban kaynaklarına dayandırdığı  bilgiye göre 15 yaş üzeri kız çocuklarının ve 45 yaş altı dul kadınların kendi savaşçılarına “hediye” olarak verilmesini istedi. Bunun üzerine; Kayseri'deki Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği'nden Zakira Hekmat, Afganistan'da kadınların "Bizi Taliban götürmesin, bu ölüm daha şereflidir" diyerek intihar ettiklerini bildirdi.

1990’lı yıllarda Taliban iktidara geldiğinde kadınların özgürlüklerini nasıl ortadan kaldırdığına dair hikâyelerle büyüyen kadınlar, şimdilerde haklı bir endişenin içindeler. Taliban’ın Kabil’i işgal etmesiyle gözyaşları içinde bir video çekerek "Afganlı olduğumuz için sayılmıyoruz. Tarihte yavaş yavaş öleceğiz" diyen genç kadın bir tarafta, kendisinin peşine düşeceklerini ve öldüreceklerini söylerken "oturdum ve gelmelerini bekliyorum", diyen Afganistan’ın ilk kadın belediye başkanı Zarifa Ghafari diğer tarafta.

Haksızlar mı?

1996 yılında Taliban Kabil’i işgal ettikten sonra, burkaların altından vücutlarının azıcık bir bölümü gözüküyor diye, sokak ortasında kırbaçlamadı mı kadınları?  Oje sürdüğü için parmak uçları kesilmedi mi kadınların, burkalar altına hapsedilip eğitimden uzaklaştırılan, cinsel taciz ve tecavüze uğrayan, 15 yaşında çocuklar tarafından sokak ortasında dövülen, toplum içinde gülmeleri yasaklanan Afgan kadınları değil miydi?  

2000’li yıllara gelindiğinde ve Taliban ABD’nin işgali sonrasında güç kaybetmeye başladığında ancak okulların kapıları açıldı kadınlara. Son 20 yılda birçok alanda kazanımlar elde etti kadınlar. İş sahibi olabiliyor, orduda yer alıyor ve hatta milletvekili seçilebiliyorlardı. Bununla birlikte Dünya Bankası verilerine göre Afganistan’da kadın okuryazarlık oranı halen % 30 civarında. Kadına şiddetin en fazla olduğu ülkelerden biri Afganistan ki, 2011 yılında dünyada kadınlar için en tehlikeli yer olarak ilan edilmesi de bunun bir göstergesi. Ama buna rağmen kadınların hak mücadelesi adına çalışmalar sürüyor, kadınlar birçok ülkede olduğu gibi toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele ediyor ve en azından ülkelerinin geleceğinde söz sahibi olmak için çabalıyorlardı. 2003'te kadınların hakları Anayasa'da güvence altına alınırken, Kadına şiddetin %87 oranında olduğu ülkede, 2009'da Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele kanunu getirilmişti.

Peki ya şimdi?

Ferhunde Melikzade 2015 yılında bir türbenin önünde muska satan bir adamla tartışmaya girmiş, adam onun Kur’an’ı yaktığını iddia etmişti. İddialar üzerine kalabalık toplanmış ve kadını linç etmiş, hunharca döverek bir de üzerinden araba ile geçmiş ve kadını diri diri yakmıştı. Polis bu esnada olanları izliyordu. O zamanlar Taliban Kabil’i işgal etmemişti.

2019 yılında ülkesindeki kız çocuklarının okula gönderilmesi fikrini savunan kadın hakları savunucusu Mena Mangal sokak ortasında vurulduğunda da Taliban Kabil’i işgal etmemişti.

Afganlı kadınlar yıllardır acı ile terbiye ediliyorlar gerek ülke içinde, gerekse türlü nedenlerle ülkelerinden göç ettiklerinde. Hale Gönültaş’ın çok yakın zamanda Afganlı kadın mültecilerle yaptığı görüşmeden öğrendik, kadınların göç yoluna çıkmadan önce hamileliği önleyici 3 aylık iğne olarak yola koyulduklarını. Göçmen kaçakçılarının tecavüzüne uğrayacaklarına o kadar eminler ki, bari hiç olmazsa hamile kalmayalım diyor ve tecavüz sonrası hamile kalmadıklarına seviniyor kadınlar.

Amerika, sözde özgürlükleri, demokrasiyi ve kadınları kurtarmak için girmişti Afganistan’a. Tarihin tüm dönemlerinde gördüğümüz bir gerçek var ki, o da kadınların kurtuluşunun ancak ve ancak kendi elleriyle gerçekleşebildiği. Tıpkı halkların da kendi özgürlüklerini ancak kendilerinin elde edebileceği gibi.

Afganlı kadınlar için sürecin bundan sonra çok daha zor olacağı aşikar. “Kadınlara şeriat hukuku içinde gereken saygıyı göstereceğiz” diyen Taliban iktidarında, çok acılar çekeceklerini bildiğim Afganlı kadın kardeşlerimin acılarını ve endişelerini yüreğimin en derinlerinde hissederken, geleceğe dair umudu gene kendi elleriyle yeşerteceklerini bildiğim Afganlı kadınları, İran İslam Cumhuriyeti’nin baskısına maruz kalan kadın aktivistler tarafından yazılmış. “Eşitlik İçin Kadın Marşı” ile selamlıyorum.

“Tenimdeki yara izinden yeniden çiçekleneceğim.

Çünkü ben varım ben kadınım.

Ellerimizi ve sesimizi birleştirirsek birlikte yürürsek hayatta kalacağız.

Dayanışma ve kız kardeşlikle yeni bir dünya eşit bir dünya kuracağız.

 Daha iyi ve mutlu bir dünya.

Ne taşlanmak ne ağaçlara asılmak ne gözyaşı ne utanç bizi yıldıracak.

Daha iyi ve farklı bir dünya kuracağız.”

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Çölde Vaha Misali Bir Etkinlik
    ''Bir yer düşünün; cep telefonu, bilgisayar, cüzdan gibi eşyaların çadırların önündeki masalara bırakıldığı, masanızdaki bir tava menemene gelen geçenlerin ekmek bandırıp yollarına devam ettikleri, bir yer düşünün herkesin tanısın tanımasın…
  2. Afetler Ayrımcılık Yapmaz, İnsanlar Yapar
    Depremlerde, cinsiyetlerinin savunmasızlığından ötürü kadınların karşılaşabileceği sorunlar çok daha fazladır ve unutmayalım ki bu deprem, küresel cinsiyet eşitsizliği sıralamasında 156 ülke arasında 133. sırada yer alan Türkiye’de gerçekleşti. Afetler ayrımcılık…
  3. Afgan kadınlar köleyken biz özgür olabilir miyiz?
    “15 Ağustos 2021 sonrasında her şey gözlerimin önünde oldu: 20 yıldır uğruna çalıştığımız bir demokrasi 24 saat içinde yerle bir oldu. Açıklığa kavuşturmak istediğim bir nokta var: Afganistanlı kadınların başına gelenler her…
  4. Suçlu bulundu : İç Barışı Tehdit Eden Kadınlar!
    “Ey insanlık dinle ve anla. On ikiye beş kaldı, aç gözünü tetikte ol, hırsız çaldı zamanı. Gel Pazar günü saat üçte, öğren de kurtar canını.” Michael Ende’nin, dinlemeyi bilen küçük…
  5. Kafeslere sığmayan bedenler
    Dürüst olalım, bir gün zayıflarım diye sakladığın o elbisenin içine on yıldır giremiyorsan, ne olur biraz gerçekçi ol ve içine girebileceğin başka bir elbise al da, ruhun da, gardırobunda ferahlasın.…
  6. Savaş, Hafıza ve Toplumsal Cinsiyet
    Dün Sırbistan, Japonya, bugün Rusya ya da yarın herhangi başka bir yer. Ülkeler değişir ama asla değişmeyense eril zihniyetin savaş meydanlarındaki tezahürüdür. Bir bakmışsınız bugün kurban gibi görünen bir ulus,…
  7. Eril Aktörlerin Yitik Kurbanları
    Kadınları namus, ahlak ve sadakat kemerleriyle eve bağlayan Nazilerin erkeklerinin lugatlarında sadakat, sadece birer propaganda aracıymış tabi ki. Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin liderlerinden Heinrich Himmler’in sekreteri Hedwig Potthast ile…
  8. Dünya emekçi kadınlar gününde elleri düşünmek
    Hey sen, oradaki… Ne yapıyorsun ellerinle? Tıkış pıkış bindirildikleri arabada Corona önlemlerine uyulmayıp, maske takılmamasına itiraz ettiği ve bu olayı görüntülemeye çalıştığı için gözünün kör olmasına neden olduğun 60 yasındaki…
  9. Metaverse dünyasında kadınlar ve taciz.
    Gece dışarı çıkma, kalabalıklara karışma, onu bunu giyme derken şimdi de sanal âlemde kimliğini gizle. Peki, ama neden? Kadınlar bin yıllardan beri kendilerine reva görülen sessizlik ve toplumun dışında tutulmayla…
  10. Sen Ne Çektin Be Havva
    Sen ne çektin be Havva… Canın çekti bir elma yedin. Sonra Âdem’e de ikram ettin. Âdem de hayır demeyip yedi. Üstüne kovuldun cennetten ama ikramiye sana kaldı, o gün bir…
  11. Başarılı kadınların enselerinde vızıldayan erkekler
    Tamer Karadağlı Türkiyeli izleyiciler tarafından kültürel kodlarımızın bir tezahürü olan taş fırın erkeği tiplemesi ile akıllarda kalmış bir sanatçıdır.  Yaşanan böylesi bir olayda,  taş fırın erkek kimliğinden soyunup sanatçı kimliğine…
  12. Özgürlüğe Pedallayın Kadınlar!
    Sufrajetlerin önemli ismi Susan Anthony: “Bisikleti yönetmeyi başaran bir kadın, hayatı da yönetmeyi başaracaktır” sözü ile kadınların bisiklet mücadelelerine verdiği destek ile güç katmış ve  “Dünyadaki kadınların eşit haklara ulaşması…
  13. Kadın Katillerini Yetiştiren Kim?
    Her gün en az 3 kadının öldürüldüğü, kadın katillerinin korunduğu, kadınların yaşam haklarını savunmak için kuş misali çırpındıkları bir ülkede yukarıdaki sözleri söyleyenin bir kadın olmamasını çok isterdim ama gene…
  14. Kadınların Sahnesi Yeni Başlıyor
    Son zamanlarda tüm dünya kadınlarını da içine alarak belki, ama en çok da kendi ülkemin kadınlarını düşününce görüyorum ki, hep kanlı oyunların başrolünü oynamak biz kadınlara düşüyor. Ve maalesef ki,…
  15. Makbul Analık Sorgusu
    Makbul Analık Sorgusu
    9 Şubat 2021
    Aile yapısının sağlamlığının göstergesi, AKP hükümetinin 2012-2019 yılları arasında %1400 artış göstermiş olan kadın cinayetleri midir? Evlenme oranları azalırken, boşanma sayılarının her geçen gün hızla artış göstermesi midir? Yoksa, aile…
  16. Bir Sonra Katledilecek Kadın Ya Sen İsen?
    Evet, bir sonrakinin sen olma olasılığı çok yüksek, senin olası katilinin de bir kravat, iki pişmanlıkla davasının en kısa sürede kapanması da çok olası. Velev ki, katledilen sen olmasan dahi,…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…