Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 2021 yılını Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli ve Ahi Evran yılı ilan etti. Yunus Emre’nin vefatının 700. yılı, Hacı Bektaş Veli’nin vefatının 750. yılı, Ahi Evran’ın doğumunun 850. yılı esas alınarak anma ve kutlamalar yapılma kararı aldı.
Demem odur ki; El oğlu/kızı bizim yöneticilerimizden daha çok kültür mirasımıza sahip çıkıyor. Cumhurbaşkanlığı, UNESCO teşkilatının bu doğrultuda verdiği karar üzerine bir genelge yayınlar. 2021 yılı , “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” ilan edilir.
Yunus Emre büyük bir usta ve etkili bir ozan. Öleli neredeyse 700 yıl olmuş ama şiirleri yeni yazılmış gibi taptaze. Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinin Sarıköyü’nde 1241 yılında doğduğu kabul edilir. Fakat Anadolu’nun birçok yöresinde ona sahip çıkılır. Öyle ki adına konulmuş dokuz mezar bulunmaktadır. Bursa, Isparta, Sandıklı, Karaman bu yörelerden bir kaçıdır. Ama daha çok Eskişehirli olduğu kabul edilir.
Yunus doğumunu şu iki kısa beyitle açıklar:
“Ete kemiğe büründüm,
Yunus diye göründüm.”
Çiftçilikle geçimini sağlayan ailesi yoksuldur. Buna rağmen iyi bir eğitim aldığı ve Farsça çeviriler yaptığı bir çok kaynakta kabul görür. Yunus Emre eğitimin önemini bakın nasıl dillendirir.
“Çeşmelerden bardağın doldurmadan kor isen
Bin yıl geçse dahi kendi dolası değil
Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil.”
Yunus Emre, tasavvuf inancının edebi anlamda en büyük temsilcilerinden biri kabul edilir. Nedir tasavvuf Türk Dil Kurumuna göre;” Tanrı’nın varlığını, birliğini, niteliğini ve evrenin oluşumunu varlık birliğiyle, yaratılanla yaratanın bir oluşu, aynı kaynaktan gelişi anlayışıyla açıklayan dinsel ve felsefi akım”. Yunus tam da bu düşünceye uygun üretir eserlerini. Ahmet Yesevi ile başlayan tasavvuf şiir akımı Yunus Emre ile en üst noktaya çıkmıştır. Tekke şiirini en iyi sürdürücüsü olmuştur. Tasavvuf felsefesine göre, Allah birdir ve tüm varlıklar Allah’tan gelmiştir. Dünya malı gelip geçicidir. Cennetin yeri gönüller kazanmaktan geçer. Gerçek sevgi Hak sevgisidir, gerçek erdem başkalarına iyilik etmekten, hoş görmekten geçer. Sevgi, aşk en yüce duygudur ve sevginin, aşkın en son varacağı yer Tanrı’dır. O yüzden ölüm Tanrı’ya kavuşmak demektir. Ölünce ruhumuz geldiği yere ulaşacak demektir. Nefsimize hoş gelen şeyler aslında bize zarar veren şeylerdir. Bir lokma bir hırka misali nefsimizi köreltmeliyiz. Yunus Emre, insan Allah’ın bir görüntüsüdür diyerek Hallacı Mansur’un İslamcı gizemciliğini savunur.
Şimdi sizlere Yunus’la ilgili mitolojik tarzda bir söylenceyi anlatayım.
Yunus Emre genç ve toy bir delikanlıdır. Anadolu’nun birçok yöresinde olduğu gibi kendi köyünde de kıtlık yaşanmakta, açlık çekilmektedir. Çare olsun diye köyün ileri gelenleri Hacı Bektaş’tan yardım istemeye karar verir. Bu iş için en uygun kişi Yunus’tur. Sırtına aluç (dağ meyvesi) çuvalı vererek gönderirler Nevşehir’e. Varır Hacı Bektaş Veli dergâhına. Söyler dileğini.
-Hacı Bektaş : Bir çuval buğday mı, yoksa hümmet mi diye sorar. (Hümmet’e nefes denildiği de olur)
Yunus Emre : Hümmeti ne yapayım, bana buğday gerek.
-Hacı Bektaş : Buğday mı Hümmet mi?
-Yunus Emre : Hümmeti ne yapayım, bana buğday gerek.
Yunus’un kararlılığı üzerine, Hacı Bektaş bir çuval buğday vererek onu gönderir. Yunus başına gelecekleri bilmeden sevine sevine köyün yolunu tutar. Yorucu bir yolculuktan sonra köyüne varır. Çok yorgun olmasına rağmen uyuyamaz olur, tam dalacakken sıçrar yattığı yerden. Durumu hemen annesine anlatır. Annesinden hümmetin çok daha değerli bir şey olduğunu öğrenir. Burada küçük bir aydınlatma yapayım hümmet; lütuf, yardım demektir. Berekettir, çoğalandır. Örneğin bir koyundan on koyun doğar, on koyundan yüz koyun gibi. Neyse devam edeyim. Annesinin verdiği cevapla hepten irkilen Yunus, hiç dinlenmeden yola çıkar. Epey bir çabadan sonra Hacı Bektaş Veli’yi bulur der ki ; “Al buğdayını, ver nefesimi” . İş işten geçmiştir artık. Bundan sonra ilmini Taptuk Emre dergâhından alacaktır. Aslında bu söylencede cahilliğin bedeli, bilmenin önemi anlatılmıştır. Masalsı bir anlatımla.
Gerçekte de Yunus Emre’nin Taptuk Emre dergâhında yetiştiği kabul edilir. Türkü dinler gibi kulağa hoş gelen şu dizeler ise şüpheye yer bırakmaz.
“Taptuğun tapusuna, kul olduk yapısına
Yunus pişkin çiğ idik, piştik elhamdülillah
Kuru idik yaş olduk, ayak idik baş olduk
Kanatlandık kuş olduk, uçtuk elhamdüllilah”
Dergâhta zorlu bir eğitimden geçer. İnsan olmanın, özellikle doğru insanın ne olduğu üzerine kafa yorar. Onun bu çabasıyla ilgili güzel bir söylence bile vardır. Derler ki Yunus’un dağdan getirdiği odunlar bile doğru kesilmiştir. Bunu nasıl becerdiğini kendisine soranlara; “Pirimin kapısından değil insanın eğrisi, odunun bile eğrisi giremez” diyecektir. Taptuk nazarında çok önemli yeri vardır Yunus’un; çok sever, çok değer verir Yunus’a. Mürşidinin müride bunca değer vermesi, diğer mürit”leri kıskandırır. Yunus, her ne kadar odunun eğrisi bile giremez dese de, iftira atacak bir Molla Kasım çıkacaktır.
Bir gün Yunus’ un Şeyhinin kızıyla ilişkisi olduğu söylentisi yayılır. Aslı yoktur bu dedikodunun. Yunus’un, Taptuk’un kızı Bacım Sultan’a hayranlığı vardır ama kendisini layık görmediği için uzak durmuştur. Molla Kasım, bu sefer koca şairin yazdığı şiir defterini ele geçirir. Gider bir ırmağın kıyısına, koparır atar güzelim defterin yapraklarını. Bu arada bir göz gezdirmeyi ihmal etmez attıklarına. Ve şöyle bir dizeye rastlar.
“Derviş Yunus bu sözü, eğri büğrü söyleme
Seni sorguya çeken Molla Kasım gelir”
Bu dizeden sonradır ki şiirleri suya atmaktan vazgeçer. Yunus’un olacakları önceden kestirebilmesinden korkar.
Yunus’un yaşadığı dönemde Anadolu bir yandan Moğolların saldırısı altındadır. Bir yandan da Selçuklu devletinin zulmüne uğramıştır. Halk çaresiz, bitkin perişandır. Böylesi bir kargaşa ve savaşta hocası Taptuk Emre öldürülür. Ahi Evran, Bacıyan-ı Rum teşkilatları dağılır. Kendi canını bile zor kurtaran Yunus, bunun üzerine birlik içinde olmayı bugünkü tabirle örgütlenmeyi savunur.
“Zulme yakın olanın akıbeti belli olur.
Bölüşerek tok oluruz, bölünerek yok oluruz.”
Yunus’un koşmaları (şiirleri) oba oba, köy köy yayılır. Tabii, o zamanlar sosyal medya yok.(!) Dervişler, ozanlar tanınmak için diyar diyar gezerler. Bir tuşla tıklanma rekorları kazanacak değiller ya (!) Güzel şairimiz tanınır tanınmasına ya, o zaman ki egemenlerin işine gelmez söyledikleri. Çünkü Alevi-Bektaşi bir ozandır; bu durum bile yeterlidir suçlu olması için. Üstelik dinin şekil olarak uygulanmasını ritimsel bir tarzda eleştirmektedir.
“Bir kez gönül kırdın ise bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil.”
“Sırat kıldan incedir kılıçtan keskincedir.
Varıp onun üstüne evler kurasım gelir”
“Ne sayarsan kendine ayruğa da onu say
Dört kitabın budur eğer var ise”
Sen misin bunları diyen !Zinhar ! Derhal ,“katli vaciptir” fetvası çıkartılır.
Ancak koca şair her şeye rağmen coşkuludur, sevdalıdır, deniz gibi dalgalıdır.
“ Hak bir gönül verdi bana, ha demeden hayran olur
Bir dem gelir giryan olur, bir dem gelir şad olur”
“Çoştun yine deli gönül, sular gibi çağlar mısın
Aktın yine kanlı yaşım, yollarımı bağlar mısın”
Bir şair ola ki ölümü şiirine konuk etmeye. Yunusumuz ise bu durumu en duygulu ve en samimi şekliyle dile getire…
“Bir garip ölmüş diyeler
Üç günden sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar
Şöyle garip bencileyin.”
Dinleyip de etkilenmeyen var mıdır acep? Anadolu ozanlarının deyişlerinden, en başta da Yunus’tan.
Yunus Emre’mizin çok hoş dizeleriyle son vereyim sözlerime, serinlik gelsin yaz günlerimize.
“Biz bu ellerden gider olduk, kalanlara selam olsun
Arkamızdan hayır dua edenlere selam olsun
Ecel büke belimizi, söyletmeye halimizi
Hasta iken halimizi soranlara selam olsun..”
Yazarın Dİğer Yazıları
Tanrıça Demeter ve Akbelen
6 Ağustos 2023Örgütlü Mücadelenin Gücü
23 Mart 2023Göçebe toplumlardan bugüne Göçler
4 Mart 2023Deprem!
19 Şubat 2023Serol Teber
25 Ocak 2023Mahsa Amini ve Mücadeleci tüm kadınlara
9 Ekim 2022Spartaküs ve Zenci İSyanı
27 Mayıs 2022Rıza Şehri
29 Nisan 2022Baharın Mitosları
28 Mart 2022cam tavan etkisi
3 Mart 2022Mitoloji öğretiyor
23 Şubat 2022Halide Edip Adıvar
8 Ağustos 2021Özgürlük (2)
17 Temmuz 2021Özgürlük -1
29 Haziran 2021Yalnızlık ve halleri
16 Haziran 2021Zabel Yeseyan
3 Haziran 2021Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Kadın Dergileri
16 Mayıs 2021Osmanlı'dan Cumhuriyet'e kadın Dernekleri
27 Nisan 2021Bacıyan-ı Rum: Anadolu Kadınlar Birliği
11 Nisan 2021