Hey sen, oradaki… Ne yapıyorsun ellerinle? Tıkış pıkış bindirildikleri arabada Corona önlemlerine uyulmayıp, maske takılmamasına itiraz ettiği ve bu olayı görüntülemeye çalıştığı için gözünün kör olmasına neden olduğun 60 yasındaki tarım işçisi Altın Erdoğan adlı kadın işçiyi mi yumrukluyorsun? Ortalama 300 TL civarında olup çeşitli nedenlerle ödenmeyen nafakanın kaldırılması için açılan kampanyaya imza mı veriyorsun? Tecavüzcüleri, katilleri serbest bırakıp, fikirlerinden ötürü masum insanları hapishanelere tıkan yasaları mı, binlerce masum insanın ölümüne sebep olacak savaş kararları alanları mı alkışlıyorsun? Söylesene ne yapıyorsun ellerinle?
İnsanların hayatlarını en kolaylaştıran uzuvlarından biri eller. Uygarlığın başladığı o ilk dönemlerde hayatını idame ettirmek için ilk aleti eller. Bir zamanlar ağaçtan meyve kopartıp, barınacağı yuvaları yapmak için çalı çırpı toplayan, mağaraların duvarlarına resimler çizen, pusu kurup avına fırlattığı oku tutan eller…
Ellerinle en çok ne yapıyorsun, yapmak zorunda olduğun işleri mi yoksa yapmak istediklerini mi? Ne yapıyorsun ellerinle, seni insanlığından uzaklaştıran eylemlere mi eşlik ediyor onlar yoksa hayatını ve diğer insanların hayatlarını kolaylaştıran eylemlerine mi yardımcı oluyorlar. Bir iki dakika soyutla kendini gerçekliğinden ve gözlerini yöneltsene ellerine…
Bir kadına dayak mı atıyorsun o ellerinle, yoksa ekmeğini çıkarmak için kazma mı sallıyorsun tüm gün? Işıklar kapandığında küçük kızının cinsel organını mı avuçluyorsun yoksa ruhunun fısıldadığı mısraları kâğıda döktüğün kalemi mi tutuyorsun? Söyle ne yapıyorsun ellerinle?
İnsan evladının ilk aleti olan eller ne kadar çok iyiliğe ve o kadar çok kötülüğe hizmet ediyor öyle değil mi? Bebeğinin yemeğini yedirirken, bir koşu gidip ocaktaki yemeği mi karıştırıyorsun? Yoksa ofise yetişmesi gereken raporu düzenlerken, kendine bir kahve mi hazırlıyorsun, ütüyü yaparken, makineden bitmiş çamaşırları mı çıkartıyorsun? Yoksa Planladığın şekilde karını öldürdüğünde ne kadar ceza alacağını mı araştırıyorsun bilgisayarda?
Ya emekçi eller, tüm gün çöpleri karıştırıp kâğıtları ayrıştıran, makine başında sabahtan akşama kadar kutu katlayan, marketlerde reyon düzenleyen, tarlada çapa kazan, tamirhanede lastik değiştiren, ameliyat masasında insanları iyi etmeye çabalayan eller.
Bundan tam 165 yıl önce 8 Mart 1857 tarihinde New York’ta 40.000 dokuma işçisi kadın insanlık dışı çalışma şartlarını protesto etme için grev başlatırlar. Cotton fabrikasındaki kadın işçilerin sendika aktivistleriyle dayanışmalarını engellemek için patronlar ve yandaşları onları fabrika binasına kilitler. Derken bir yangın başlar ve 129 işçi yanarak ölür. 1910 yılında Kopenhag'da 2, Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında, Alman Sosyal Demokrat Parti önderlerinden Clara Zetkİn, 8 Mart 1857'de yangında ölen kadın işçiler anısına bu günün "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmasını önerir ve bu öneri oy birliğiyle kabul edilir.
Ne yapıyorsun ellerinle? Ütülü gömlek bulmadığında, yemek zamanında pişmediğinde, ya da sen geldiğinde evde olmadığı için çemkirdiğin karına hediye niyetine çiçek mi topluyorsun ellerinle dünya kadınlar günü diye, yoksa çalıştığın firmanın satışları artsın diye bu güne özel reklam kampanyası mı düzenliyorsun? Kadınlar gününde şu şu ürünlere bu kadar indirim diye, ve bunu yaparken “emekçi kadınlar günü tüketime malzeme yapılacak bir gün değildir ki, binlerce kadının kan, emek, ter ve canlarıyla ödedikleri bedelin simgesi bir gündür” diyen zihnindeki ağrıyı dindirmek için başını mı ovuyorsun ellerinle? Söylesene ne yapıyorsun ellerinle…
Ne yapıyorsun ellerinle? Emeğinin sömürülmesine karşı protesto edenleri mi copluyorsun, yoksa çocuktan gelin olmaz diyen kadınlara gaz mı atıyorsun? Ellerinle sebep verdiğin acılar zihnine üşüşmüyor mu hiç? Bir gün önce haince copladığın emekçinin yüzü belirmiyor mu aynada, sen saçını tararken elindeki tarakla?
Bundan tam 111 yıl önce 1911 yılında, 500 işçi Triangle gömlek fabrikasında kendilerine verilen kotaları doldurmaya çalışıyorlardı. Kadınların elleri ya gömleklerin kenarlarındaki iplikleri temizliyor, ya pakete konmak için gömlekleri katlıyor ya da gömleklerin son ütülerini yapıyorlardı. İçlerinde 12-13 yaşlarında çocuklar da vardı. Burada çalışmakta olan 500 kadın ki, çoğu göçmen kadınlardı. 60-72 saatlik mesainin karşılığında sadece 6-7 dolar gibi komik bir ücret alıyor ama yaşamlarını idame ettirmek için gerekli olan o komik parayı hak edebilmek için de var güçleriyle yükleniyorlardı ellerine.
25 Mart günü mesailerinin bitimine sadece 15 dakika kalmıştı. Fabrika içinde sigara içmenin yasak olmasına karşın, binanın 8. Katında yangın çıktı. Kumaş yığınları ve kâğıtlar hızla alev almaya başladı. Triangle gömlek fabrikası 10 katlı binanın üstteki 3 katını kapsıyordu ve çalışma şartları çok ağırdı. Ve kapılar işçilerin içeriden malzeme çalmalarını engellemek için dışarıdan kilitleniyordu. Birkaç saniye içinde kolayca alev alabilen paçavralar alevler içinde kalmıştı. Herkes can havliyle kapılara yöneliyordu. Gencecik kızlar ya kapıları yumrukluyor, ya da çığlık çığlığa bağırıyorlardı.
Bazı işçiler binada bulunan çalışır vaziyette olan 2 asansörden birine binip canlarını kurtarabilmişlerken, 10. Katta bulunan büro çalışanları terasa çıkarak yan binaya atlayıp kurtulmayı başarmışlardı. İşçiler canla başla ellerindeki su kovalarıyla yangını söndürmeye çalışıyorlardı ama artan ısı ile birlikte fabrikanın içi artık alev almış bir kazanı andırıyordu. Binadaki tek yangın merdiveni artan ısı yüzünden eğrilmiş ve basamakları kullanılamaz hale gelmişti. Ağırlığa dayanamayan merdiven son çıkış ihtimalini de ortadan kaldırıp 20 kadının ölümüne neden olarak çöktü. Tam donanımlı bir itfaiye aracı binanın önündeydi ama en uzun merdiven ancak 6. Kata kadar ulaşıyordu. Yaşam ve ölüm arasında sıkışmış, çığlık çığlığa kadınlar son ihtimale doğru yönelerek camlara akın ettiler. “yeni bir ses öğrendim, aklınızın alabileceğinden daha korkunç bir ses” diyordu aşağıdan yangını dehşet içinde izlemekte olan gazeteci William Shepherd. Bedenlerin kaldırıma çarparken çıkardıkları sesi…
Dışarıdaki kalabalık, aşağıya düşen bedenleri tek tek görüyordu ve yükseklik neredeyse 20 metreye ulaşmışken camlardan ölüme atlamak için sırasını bekleyen kızların yüzlerinde ve saçlarında alevler dolaşıyordu. Kadınlar ardı ardına camdan aşağıya atlarlarken, İtfaiyecilerin atlayanları tutmak için açtıkları ağ yırtılmıştı ve atlamamaları için yukarıdakilere bağırıyorlardı ama cam kenarında sırasını bekleyen kadınların artık başka çareleri yoktu. Gömlek tutan eller artık camdan aşağı atlarken birbirlerinin ellerini tutuyordu. Kimileri elleri ile yüzlerini kapatmıştı, belki de son bir yaşam umuduyla yüzlerine bir şey olmasın istiyorlardı. Ve o gün fabrikada çalışmakta olan kadınların 62 tanesi camdan aşağı atlayarak yaşamlarını yitirmişken, fabrikada çalışan 500 işçinin üçte biri hayatlarını kaybetmişlerdi. En acısı da bu kadınların birçoğunun daha iyi yaşam koşulları için çok değil 1 sene evvel greve gitmiş kadınlar olmalarıydı.
Peki, şimdi farklı mı koşullar? İşyerlerinde kadınlara taciz vakaları çok fazla olmasına rağmen, yönetim tarafından görmezden geliniyor, artan hayat pahalılığına rağmen düşük ücret zammı ile karşı karşıya kalan işçiler tazminatlarını düşünerek işyerlerinden ayrılmaya cesaret edemiyor, kreş açması gerektiği halde işyerleri kreş açmıyor. Kart bastırılarak mesai bitiminde işten çıkmış gibi gösterilen işçiler mesai ücreti verilmeksizin tezgâhlarının başlarına geri döndürülüyor. Yetmiyor KOD 29 gibi birbirinden haksız fesih kararlarıyla emekçiler işlerinden ediliyor
Katledilen, yok sayılan, görmezden gelinen, emekleri sömürülen, eşit işe eşit ücret alamayan, cam tavan sendromuyla mücadele eden, sendikal hak mücadelesinde ötekileştirilen, saçı uzun aklı kısa görülen, iş kazalarında yaşamını kaybeden, hamilelikleri takvimle planlanmış olan, karar mercilerinden uzak tutulan, her daim ucuz iş gücü olarak görülmüş kanıyla, canıyla, emeğiyle teriyle erk zihniyete karşı çağlar boyu mücadele vermiş ve vermekte olan dünyanın tüm kadın işçileri emekçi kadınlar gününüz kutlu olsun.
Hey sen, oradaki… Ne yapıyorsun ellerinle? Tıkış pıkış bindirildikleri arabada Corona önlemlerine uyulmayıp, maske takılmamasına itiraz ettiği ve bu olayı görüntülemeye çalıştığı için gözünün kör olmasına neden olduğun 60 yasındaki tarım işçisi Altın Erdoğan adlı kadın işçiyi mi yumrukluyorsun? Ortalama 300 TL civarında olup çeşitli nedenlerle ödenmeyen nafakanın kaldırılması için açılan kampanyaya imza mı veriyorsun? Tecavüzcüleri, katilleri serbest bırakıp, fikirlerinden ötürü masum insanları hapishanelere tıkan yasaları mı, binlerce masum insanın ölümüne sebep olacak savaş kararları alanları mı alkışlıyorsun? Söylesene ne yapıyorsun ellerinle?
Yazarın Dİğer Yazıları
Çölde Vaha Misali Bir Etkinlik
8 Ağustos 2023Afetler Ayrımcılık Yapmaz, İnsanlar Yapar
13 Şubat 2023Afgan kadınlar köleyken biz özgür olabilir miyiz?
13 Ocak 2023Suçlu bulundu : İç Barışı Tehdit Eden Kadınlar!
25 Kasım 2022Kafeslere sığmayan bedenler
11 Temmuz 2022Savaş, Hafıza ve Toplumsal Cinsiyet
10 Nisan 2022Fıs Fıs İsmail, Will Smith ve Bir Süreklilik Teması Olarak Ataerkillik
3 Nisan 2022Eril Aktörlerin Yitik Kurbanları
27 Mart 2022Metaverse dünyasında kadınlar ve taciz.
12 Şubat 2022Sen Ne Çektin Be Havva
26 Ocak 2022Başarılı kadınların enselerinde vızıldayan erkekler
12 Ekim 2021İşgal ve İç Savaşın Ardından, Gericiliğin Kıskacında Afgan Kadınları
17 Ağustos 2021Peki ya insanın ürettiği kesin olan şiddet virüsünün aşısı?
11 Ağustos 2021Özgürlüğe Pedallayın Kadınlar!
5 Haziran 2021Kadın Katillerini Yetiştiren Kim?
1 Nisan 2021Kadınların Sahnesi Yeni Başlıyor
27 Mart 2021Hepimizin İçinden Yükselen Seslerin, Soruların Yankılandığı Bir Kitap; Uğultular
1 Mart 2021Makbul Analık Sorgusu
9 Şubat 2021Bir Sonra Katledilecek Kadın Ya Sen İsen?
5 Şubat 2021