Eril Aktörlerin Yitik Kurbanları

Gamze Şimşek

27 Mart 2022
Eril Aktörlerin Yitik Kurbanları

Kadınları namus, ahlak ve sadakat kemerleriyle eve bağlayan Nazilerin erkeklerinin lugatlarında sadakat, sadece birer propaganda aracıymış tabi ki. Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin liderlerinden Heinrich Himmler’in sekreteri Hedwig Potthast ile ilişkisini ve Potthst’ten olan iki çocuğunu öğrenen karısı Margarete Boden’in “yaşadıklarıma inanamıyorum bazen, biz zavallı kadınlar yalan ve ihanetle dolu etrafımız” sözleri bunun en bariz örneği.

Senin yerinde olsam böyle bir şey yapmazdım… Böyle bir cümleyi en az bir kez kurmuştur herkes diye düşünüyorum. Birinin yerinde olmadan, onun yaşadıklarını yaşamadan bu cümleyi bir çırpıda kuruvermek çok kolay olsa gerek. Başka bir şey sorsam… Mesela; Bir aşk için neleri göze alırdınız? Düz mantıkla aşkın gözü kördür sözünden yola çıkarsak, seven kişi bir çırpıda, “çok şeyi” diyecektir. Peki, ya soruyu; “bir aşk için neleri feda etmeye hazırsınız?” diye sorsam. İşte orada durmak gerekir her halde. Göze almak, kişinin kendisi ile ilgili olduğundan kolaylıkla her şeyle başa çıkabilirim gibi bir duygu uyandırıyor insanda. Oysa feda etmek dediğinde senin dışında, ama senin çemberinde olan başta aile, akrabalar, eş, dost gibi bir dolu kişi. Ve bu çemberin ortasındaki kişi olarak sana kalan çoğunlukla pişmanlık, üzüntü, kendini suçlama ve ben olsaydım yapmazdım diyen insanlar.

Hitler ve yönetim erkinde yer alan herkesin, kadın erkek ayırt etmeksizin savundukları ideoloji doğrultusunda acılarla dolu kanlı bir destan yazdığını bilmeyen yok. Nazi dönemi kadın politikaları, tıpkı Viktorya dönemindeki “evdeki melek” kavramının devamı, kadınların gerek tipolojileri, gerek kıyafetleri, gerekse toplum içindeki yerleri hiçbir boşluğa yer bırakamayacak şekilde planlanmış. Alman Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nı yapan ve gizli polis teşkilatı Gestapo’yu kuran Hermann Göring 1934 yılında kadınların “tencere, süpürge ve bez alarak erkeklerle evlenmesinin” toplum için görevlerini yerine getirmeleri anlamına geldiğini söylemiştir. Kadınların ağır makyaj yapmaları ve toplum içinde sigara içmeleri yasaklanmıştır.

Kadınlar için öngörülen hayat, müzik, el işleri ve jimnastik gibi alanlarla sınırlanmıştır. Ana amaç kadınların üreme politikaları üzerinden şekillendiği için jimnastikle güçlendirilen bedenlerden en az 4 çocuk yapmaları istenmiştir. İdeal Alman kadın tipolojisi de Yunan ve Roma heykellerinden esinlenerek belirlenir. Peter Paul Rubens’in “Paris’in Yargısı” ve Leonardo Da Vinci’nin “Leda ve Kuğu” adlı tabloları buna örnektir. Bu tablolarda kadınlar uzun boylu ve balık etli olarak resmedilmiştir. Zeus’ un “Leda ve Kuğu” adlı eseri oldukça ironiktir. Tanrı Zeus, kuğu kılığına girerek tecavüz eder Leda’ya. Leda’nın ayaklarının yanında ilk eşinden olma iki çocuk ve Zeus’un tecavüzü sonrası olan iki çocuğu da resmedilmiştir. Bu aynı zamanda ironik olarak Nazilerin en az dört çocuk isteminin temsilcisi bir tablo olarak ideal Alman kadınının vücut hatlarını belirler. 

Leda ve Kuğu, Leonardo da Vinci, 60x35cm |  Fruugo TR Sanata Başla!  » Sanata Yeni Başlayanlara » PARİS'İN YARGISI “PARİS KARARI” – WTEWAEL

Sözün özü; “yeter ki doğur, tecavüz dahi olsa”. Bu sözler bize hiç yabancı gelmiyor olsa gerek. Kürtaj karşıtlığı üzerine “Tecavüz edeni getir, cezasını ver. Ama karındaki çocuğun suçu ne? Onu da devlet alır, büyütür. Çocuğun haberi bile olmaz” diyen Melih Gökçek mesela. Ya da Nazilerin dört çocuk istemine, 21. Yy Türkiye’si Cumhurbaşkanının en az üç çocuk söylemleri.

Nazilerin erkeklerinin lugatlarında sadakat, sadece birer propaganda aracıymış tabi ki. Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin liderlerinden Heinrich Himmler’in sekreteri Hedwig Potthast ile ilişkisini ve Potthst’ten olan iki çocuğunu öğrenen karısı Margarete Boden’in “yaşadıklarıma inanamıyorum bazen, biz zavallı kadınlar yalan ve ihanetle dolu etrafımız” sözleri bunun en bariz örneği.

Nazi erk sahibi erkekleri, iktidarlarının onlara sağladığı konforla etraflarındaki birçok kadının hayatını da mahvetmişler. Hitler’in Propaganda Bakanı Joseph Goebbels kadınlara olan düşkünlüğü ile bilinir, karısını defalarca aldatmıştır. Ama içlerinde biri vardır ki, aşk yüzünden hayatı mahvolmuştur. İşte o kadın “hayatının sonlarında bir biyografi yazarına “Bütün resimlerimizi yırttım, onun sayesinde cehennemin dibine düştüm.” Diyen Lida Baarova’dır.

C:\Users\cetin\OneDrive\Masaüstü\lida-baarova-portrait.jpg

Baarova, 17 yaşında Prag’da konservatuvara kayıt olur. İlk filmini çektiğinde 17 yaşındadır. Konservatuvarı yarıda bırakarak, 20 yaşında Berlin’in en iyi film stüdyosu olan UFA’da Barcarole’de rol almak için Berlin’e gider. İşte her şey bu gidişle başlar. Baarova 20 yaşın getirdiği güzellikle ve yeteneğiyle yıldız olma yolunda ilerlerken, Goebbels’in kendisine takıntı derecesindeki ilgisine karşılıksız kalamaz. Goebbels ülkenin en güçlü, en popüler ve ayrıca en iyi hatiplerinden biridir. 20’li yaşlarındaki Lida’nın 38 yaşındaki bu güçlü ve gücünün ona verdiği karizmayı gayet iyi kullanan adamdan etkilenmesi için çok neden vardır aslında. Bir röportajında “aşkın kendisine aşık oldum “ diyen Lida, ona gerçekten aşık olmuş mudur, yoksa bu takıntılı ilgiden korktuğu için mi Goebbels’le bir ilişki yaşamıştır ya da kolay yoldan şöhrete erişmek mi istemiştir, o kısımlarını bilemeyiz. Bildiğimiz tek şey, geriye kalanın Lida’nın, “asla yerinde olmak istemezdim” diyeceğimiz bir hayat hikâyesine sahip olduğudur.

Magda Gobbels eşinin çapkınlıklarını görmezden gelir her seferinde ama bu kez olay farklıdır. Joseph Goebbels’in boşanmak istediğini söylemesi üzerine yıkılır. Üç çocukları vardır ve dördüncüsüne hamiledir ayrıca Goebbels familyası “Almanya’nın en mutlu ailesi” olarak topluma lanse edilmektedir. Magda platonik bir aşkla bağlı olduğu Hitler’e gider. Goebbels bu sefer sert kayaya çarpmıştır. Hitler’ in kesin talimatı Lida ve Goebbels’in ayrılığı yönündedir. Goebbels Lida’ya telefon eder ve bitti bu iş der.

Joseph Goebbels'in Film Yıldızı Metresi Lída Baarová ile tanışma

İşte asıl hikâye de birilerinin bitti bu iş dediği yerde başlar ya. Lida için artık Berlin’de tüm iş imkanları Magda’nın isteği doğrultusunda sonlanır. Almanya dışına çıkması da yasaklanır. Bu olay tıpkı ülkemizdeki KHK’lıların durumlarını anımsatmıyor mu? Ülke dışına çıkamazsın ama burada iş imkânı da bulamazsın. İşte Lida’ya sunulan yaşam da budur. Aşk ilişkisi iki kişilik bir eylemdir ama kaybedeni hep kadınlar olur. Lida bir şekilde ülkesi Çek Cumhuriyet’ine ulaşır. Burada dostları tarafından bir Nazi ile ilişkiye girdiği için dışlanır. Yetmez, vatana ihanet suçlaması ile 18 ay hapse çarptırılır. Bu esnada annesi polis sorgusu esnasında kalp krizinden ölür. Aynı zamanda tiyatro oyuncusu olan kız kardeşi Zorka, tiyatro camiasından vatan haininin kız kardeşi olduğu için dışlanması sonucu intihar eder. Babası Tüberküloz olan ayağının iyileşme şansı varken, sırf hapisteki kızına yardımcı olabilmek için kesilmesini ister.
Kısaca harika bir şey yaşanır aşk adına, tarafların biri erkek, biri ise kadın olur genellikle. Sonu hüsranla bittiğinde bedel ödeyense hep kadın olur. Erkek evliyse onu ayartanın kadın olduğu söylenir erkek aklanır, kadın tüm suçu sırtlanır.

Biz kadınlar olarak bedel ödemekten o kadar yorulduk ki. Aşk oyunlarını bırakın, tecavüze uğradığımızda, ilişki yolunda gitmediğinde, boşanmak istediğimizde, hayatımıza dair kendi kararlarımızı vermek istediğimizde, hatta katledildiğimizde dahi suçlu ilan edilen bizler değil miyiz?

Bırakın kadınları, hiçbir insan hayatını bilerek ve isteyerek keşkelerle ve bir ömür boyu sondasını yanında taşıyan hasta gibi kendini suçlayarak geçirmek istemez. Lida Baarova, bir eliyle yıldızlara dokunup, diğer eliyle de gecenin karanlığına dokunmuş eril aktörlerin yitik kurbanlarından biri.

Bazen ceza suçtan daha ağır basar, o yüzden ben senin yerinde olsaydımla başlayan cümleler kurmak yerine, kişinin geldiği yere onu getiren koşulları ve bu koşulları yaratan kahramanları yargılamak herhalde çok daha doğru olacaktır.

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Çölde Vaha Misali Bir Etkinlik
    ''Bir yer düşünün; cep telefonu, bilgisayar, cüzdan gibi eşyaların çadırların önündeki masalara bırakıldığı, masanızdaki bir tava menemene gelen geçenlerin ekmek bandırıp yollarına devam ettikleri, bir yer düşünün herkesin tanısın tanımasın…
  2. Afetler Ayrımcılık Yapmaz, İnsanlar Yapar
    Depremlerde, cinsiyetlerinin savunmasızlığından ötürü kadınların karşılaşabileceği sorunlar çok daha fazladır ve unutmayalım ki bu deprem, küresel cinsiyet eşitsizliği sıralamasında 156 ülke arasında 133. sırada yer alan Türkiye’de gerçekleşti. Afetler ayrımcılık…
  3. Afgan kadınlar köleyken biz özgür olabilir miyiz?
    “15 Ağustos 2021 sonrasında her şey gözlerimin önünde oldu: 20 yıldır uğruna çalıştığımız bir demokrasi 24 saat içinde yerle bir oldu. Açıklığa kavuşturmak istediğim bir nokta var: Afganistanlı kadınların başına gelenler her…
  4. Suçlu bulundu : İç Barışı Tehdit Eden Kadınlar!
    “Ey insanlık dinle ve anla. On ikiye beş kaldı, aç gözünü tetikte ol, hırsız çaldı zamanı. Gel Pazar günü saat üçte, öğren de kurtar canını.” Michael Ende’nin, dinlemeyi bilen küçük…
  5. Kafeslere sığmayan bedenler
    Dürüst olalım, bir gün zayıflarım diye sakladığın o elbisenin içine on yıldır giremiyorsan, ne olur biraz gerçekçi ol ve içine girebileceğin başka bir elbise al da, ruhun da, gardırobunda ferahlasın.…
  6. Savaş, Hafıza ve Toplumsal Cinsiyet
    Dün Sırbistan, Japonya, bugün Rusya ya da yarın herhangi başka bir yer. Ülkeler değişir ama asla değişmeyense eril zihniyetin savaş meydanlarındaki tezahürüdür. Bir bakmışsınız bugün kurban gibi görünen bir ulus,…
  7. Dünya emekçi kadınlar gününde elleri düşünmek
    Hey sen, oradaki… Ne yapıyorsun ellerinle? Tıkış pıkış bindirildikleri arabada Corona önlemlerine uyulmayıp, maske takılmamasına itiraz ettiği ve bu olayı görüntülemeye çalıştığı için gözünün kör olmasına neden olduğun 60 yasındaki…
  8. Metaverse dünyasında kadınlar ve taciz.
    Gece dışarı çıkma, kalabalıklara karışma, onu bunu giyme derken şimdi de sanal âlemde kimliğini gizle. Peki, ama neden? Kadınlar bin yıllardan beri kendilerine reva görülen sessizlik ve toplumun dışında tutulmayla…
  9. Sen Ne Çektin Be Havva
    Sen ne çektin be Havva… Canın çekti bir elma yedin. Sonra Âdem’e de ikram ettin. Âdem de hayır demeyip yedi. Üstüne kovuldun cennetten ama ikramiye sana kaldı, o gün bir…
  10. Başarılı kadınların enselerinde vızıldayan erkekler
    Tamer Karadağlı Türkiyeli izleyiciler tarafından kültürel kodlarımızın bir tezahürü olan taş fırın erkeği tiplemesi ile akıllarda kalmış bir sanatçıdır.  Yaşanan böylesi bir olayda,  taş fırın erkek kimliğinden soyunup sanatçı kimliğine…
  11. Özgürlüğe Pedallayın Kadınlar!
    Sufrajetlerin önemli ismi Susan Anthony: “Bisikleti yönetmeyi başaran bir kadın, hayatı da yönetmeyi başaracaktır” sözü ile kadınların bisiklet mücadelelerine verdiği destek ile güç katmış ve  “Dünyadaki kadınların eşit haklara ulaşması…
  12. Kadın Katillerini Yetiştiren Kim?
    Her gün en az 3 kadının öldürüldüğü, kadın katillerinin korunduğu, kadınların yaşam haklarını savunmak için kuş misali çırpındıkları bir ülkede yukarıdaki sözleri söyleyenin bir kadın olmamasını çok isterdim ama gene…
  13. Kadınların Sahnesi Yeni Başlıyor
    Son zamanlarda tüm dünya kadınlarını da içine alarak belki, ama en çok da kendi ülkemin kadınlarını düşününce görüyorum ki, hep kanlı oyunların başrolünü oynamak biz kadınlara düşüyor. Ve maalesef ki,…
  14. Makbul Analık Sorgusu
    Makbul Analık Sorgusu
    9 Şubat 2021
    Aile yapısının sağlamlığının göstergesi, AKP hükümetinin 2012-2019 yılları arasında %1400 artış göstermiş olan kadın cinayetleri midir? Evlenme oranları azalırken, boşanma sayılarının her geçen gün hızla artış göstermesi midir? Yoksa, aile…
  15. Bir Sonra Katledilecek Kadın Ya Sen İsen?
    Evet, bir sonrakinin sen olma olasılığı çok yüksek, senin olası katilinin de bir kravat, iki pişmanlıkla davasının en kısa sürede kapanması da çok olası. Velev ki, katledilen sen olmasan dahi,…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…