Alim İlimle, Zalim Zulümle Yönetir

Rahmi Yıldırım

29 Ağustos 2022
Alim İlimle, Zalim Zulümle Yönetir

SS’in “Erdoğan’ı kaybetmekten korkuyorum” sözlerini anımsatmış Çömez ve şu teşhisi koymuş: “Anksiyete bozukluğu. Akıllardan kolayca çıkmayan düşünce. Kaybetme korkusu. Ağır bir psikolojik travma halinde hepsi. Seçimi kaybettiklerinde bunları nasıl tedavi edeceğiz bilmiyorum.” 

Süleyman Soylu (SS) adında bir TC yurttaşı var. Özel bir tanışıklığım yok. Yazıya konu etmeye değmez ama ne yapalım ki İçişleri Bakanı olarak hayatımıza hükmediyor. Bu da yeterince can sıkıcı.  

Can sıkıcı olması şundan. Adam içişleri bakanı. En sıradan kapitalist demokraside bile siyasetçi dediğin biraz makamını hak etmeli, makamın gerektirdiği vakar, ciddiyet ve donanıma sahip olmalı değil mi? Benim kızmamın nedeni tam da bu. Yani adam içişleri bakanı olacak vakar, ciddiyet, tutarlılık ve donanıma sahip değil. Bu yüzden sokakta karşılaşsak, selam vermeden geçer giderim. Daha doğrusu hak ettiği en ağır lisan ile muaheze eder, öyle geçerim. 

***  

SİYASİ VE AHLAKİ TUTARLILIK FUKARASI  

Sokakta karşılaşmak kısmet olur mu, bilemiyorum. Yazı ile muaheze edeyim hiç olmazsa. 

En başta siyasi ve ahlaki tutarlılık fukarası. Siyasete 1987’de DYP Gençlik Kolları’nda başlamış. DYP ile ANAP 2000’li yıllarda birleşip Demokrat Parti (DP) adını alınca, olmuş partiye Abdurrahman Çelebi; 2008’de bu partinin genel başkanı seçilmiş. DP genel başkanı olarak nasıl da iddialıymış o yıllarda; kendisine rakip olarak dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı seçmiş, vermiş veriştirmiş: 

Başbakan at üstünde durmayı nasıl beceremediyse, ülke yönetmeyi de aynı şekilde beceremiyor.” 

Paçalarından yolsuzluk akıyor.” 

Başbakan kendisini padişah olarak görmek istiyor. Ülkemizde sadaka kültürü var.” 

Recep Tayyip Erdoğan’a bunları söyledikten sonra çok geçmemiş, 5 Eylül 2012’de AKP’ye katılmış. Sonrası bilinen hikâye: “Recep Tayyip Erdoğan’ın bir neferiyim. Hangi görevde olursam olayım Recep Tayyip Erdoğan’ın neferi olarak hayatıma devam edeceğim.” 

O sadakatle önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, altı yıldır da İçişleri Bakanı… 

Metamorfozun bu kadarı doğanın sevimli canlısı bukalemuna yaraşır da akıl, idrak, bilgelik, vicdan ve onur sahibi olduğu varsayılan homosapiens’e yaraşır mı? Yaraşmadığını anlatsam SS ibret alır mı? Boşuna bir çaba olur sanırım! 

***  

SS’e sadece siyasi bukalemunluğundan dolayı kızmıyorum. Kızgınlığımın asıl nedeni, SS’in içişleri bakanlığı yapacak donanıma ve kültüre sahip olmaması. Böyle bir donanım ve kültüre sahip olmadığını zaten kendisi itiraf etti. Aynen “Sayın Cumhurbaşkanımız içişleri bakanlığı görevine getirdi beniBen ömrümde bir tek güvenlik makalesi okumamış bir adamım. Okumadım yani. Ben içişleri bakanlığı ile ilgili bir şey biliyorum dersem yanlış olur” diye anlattı. Hani derler ya, ilim sahibi ilimle, zulüm sahibi zulümle idare eder; SS’inki de o hesap. İçişleri Bakanı olarak asli görevi ülkenin iç güvenliği ama güvenlikten anladığı devlet şiddetinden ibaret. Hukuk devletinin değil, kanun devletinin bile değil zorbalık rejiminin nazırı. Kendini bilen bir içişleri bakanı, “Metruk bina var ama muhtar ‘mahkeme kararı var, yıkamıyoruz’ diyor. Arkadaş sen gece yık, mahkeme kararı arkamızdan gelsin!” şeklinde bir cümle kurmaz ama SS pervasız, böyle talimat verebiliyor.  

Anayasa Mahkemesi (AYM), Edirne’de ÖDP il binasına asılan “Hırsız katil AKP” yazılı pankartı düşünce ve ifade özgürlüğü saydı. SS, “AYM’nin kararı Türkiye’ye ait değil, Norveç’e ait. AYM’nin kararları terörle mücadelede bizi gönülsüzleştiriyor” diyerek tepki gösterdi. Böyle derken Türkiye’yi Norveç’teki özgürlüklere layık görmediğini itiraf ettiğinin farkında değil. Pervasızlık, donanımsızlık ve gaflet bu denli yani. 

O pervasızlık ve nobranlıkla Ankara Yüksel Caddesi’ndeki insan hakları anıtını bir ara çepeçevre kuşattı. Oysa o anıt, dert anıtı olmuştu. Kim ne derdi var, anıtın etrafında toplanıp anlatıyordu. Ben de ADAM-DER Kurucu Başkanı olarak kaç kere o anıt önünde darbezede asker yoldaşlarla toplanıp, kitlesel basın açıklaması yapmıştım. SS anıtı çepeçevre kuşattı, derdini dökmek isteyenleri coplattı, coplatıyor. SS gelinceye değin sadece İnsan Hakları Anıtı değil, TBMM’nin Dikmen ve Çankaya kapıları da dert kapıları olmuştu. Şimdi değil bu yerlerde, neredeyse hiçbir yerde derdini anlatamıyorsun. Norveç’te anlatabilirsin ama kendi memleketinde anlatamazsın! 

*** 

SS’İN SUÇLULAR ALBÜMÜ 

Bunların her biri akıl, idrak, bilgelik, vicdan ve onur sahibi bir sapiensi utancından yerin dibine sokmaya yeter ama ne yapalım ki burası Türkiye, yetmiyor işte! İçişleri Bakanı olarak iç güvenlikten sorumlu, polislerin amiri ama nerede bir suçlu yakalansa SS ile fotoğrafı çıkıyor. Mafyadan aylık alan siyasetçi olduğunu söylüyor, yakalaması gerekirken kim olduğunu gizliyor. Bu suskunluk nedense AKP yöneticilerini ve milletvekillerini hiç rahatsız etmiyor… 

Bir de akçalı söylentiler var ki, gelmiş geçmiş hiçbir içişleri bakanı bu gibi söylentilere konu olmamıştı. Medyada çokça yazıldı. Gazeteci Yazar Mehmet Yılmaz “mübarek cuma soruları” başlığı altında yıllardır yazıp soruyor. Ben özetleyerek anımsatayım. 

Söz konusu akçalı iş, iş adamı (SBK kod) Sezgin Baran Korkmaz’la ilgili. SBK hakkında, kara para aklama ve dolandırıcılık suçlamasıyla soruşturma açılıyor; yurtdışı ve mal varlığı yasakları peş peşe geliyor. Derken, (sonradan Adalet Bakanı Yardımcısı yapılan) bir savcı ile bir hâkim, olmayan bir MASAK raporunu gerekçe gösterip, SBK’nin mal varlığı üzerindeki tedbiri ve yasağı kaldırıyorlar. SS de, SBK’yi bakanlığa çağırıyor; sadece bir gün sonra SBK yurtdışına çıkıyor; çıkışın ardından tekrar dava açılıp hakkında arama ve tutuklama kararı çıkarılıyor. Avusturya’da tutuklanan SBK, ABD’ye veriliyor. Bu süreçte gazeteci kılıklı birisi, kendisinden SS’e verilmek üzere 10 milyon Euro istemiş. Mehmet Yılmaz’ın yazdığına göre SS, 10 milyon Euro istemekle kalmamış, devletin polisini mafya tetikçisi olarak kullanmış… 

SS’in 2017 referandum kampanyasında SBK’ye ait lüks uçakla seyahat ettiğini de bu vesileyle anımsatmış olayım. 

*** 

VATANA MİLLETE GEÇMİŞ OLSUN 

Bu söylentiler aylardır yıllardır ulu orta konuşuluyor yazılıyor ve SS hâlâ bakanlık koltuğunda oturuyor. Bir de sütten çıkmış ak kaşık gibi onu bunu vatana ihanetle, FETÖ’cülükle suçluyor, kendisine bağlı kurum ve tesislerde içkiyi yasaklıyor, din ticareti yapmaktan da geri durmuyor. Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Subay ve Astsubay Öğrencileri Mezuniyet Töreni’nde mezunlara seslenmiş: “Benim sizden isteyeceğim bir tek şey var. Bir arkadaşınız, bir ağabeyiniz olarak söylüyorum, Allah rızası için abdestli çıkın, Ayet’el Kürsi'lerle çıkın. Biliniz ki Allah sizin muhafızınızdır.” 

Dağarcığında hukuk ve ilim olmayan vasıfsız siyasetçilerin ucuz söylemine sarılmış SS de. Hani yanmaz kefen ve rüyada peygamberi gösteren terlik satan din tüccarı cüppeli bir şarlatan var ya, ondan başkası sahip çıkmamış SS’in dindarlık şovuna. “Bize böyle imanlı ve Kur’an’lı bir Bakan nasip ettiği için Yüce Rabbimize hamdederiz” diye sallamış cüppeli soytarı. SS için övgü müdür utanç mıdır, kendisi karar versin. Ben, din tacirleri arasında meslek dayanışması diyeyim. 

Şimdilerde gözüne kestirdiğini FETÖ’cülükle suçlayan SS’in bir de Fetullah Gülen övgüsü var ki, dileyen (https://www.youtube.com/watch?v=rUaQWhk5e7c) adresinden izleyebilir. 

Ben yazıyı daha fazla uzatmayayım. Ahlak, din, iman borsasında tekel kurmuş AKP’lilerin bu siyasi sicil ve vukuattan neden rahatsız olmadıkları sorusu ve yanıtı galiba biraz da psikiyatrinin alanına giriyor. AKP Genel Başkanı’nın eski doktoru, 22. Dönem Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez çirkinliklere duyarsızlığı değerlendirmiş. SS’in “Erdoğan’ı kaybetmekten korkuyorum” sözlerini anımsatmış Çömez ve şu teşhisi koymuş: “Anksiyete bozukluğu. Akıllardan kolayca çıkmayan düşünce. Kaybetme korkusu. Ağır bir psikolojik travma halinde hepsi. Seçimi kaybettiklerinde bunları nasıl tedavi edeceğiz bilmiyorum.” 

Böyle bir hastalığa yakalanmışlarsa, vatana millete geçmiş olsun! 

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
    ''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile,…
  18. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  19. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  20. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…