Alevilerin Kayyumlarla bitmeyen Sınanması

Rahmi Yıldırım

5 Aralık 2022
Alevilerin Kayyumlarla bitmeyen Sınanması

İslam içi sayılmakla birlikte Alevilik, heterodoks (farklı) ve batıni bir inanç öğretisidir. Sünni ve Şii yorumuyla ortodoks (egemen) İslam mülk sahibi sınıfların iktidarını kutsayıp meşrulaştırırken Alevilik tarih boyunca mülksüzlerin, baldırı çıplakların, göçebe yoksul köylülerin, yani ezilenlerin inancı olarak yaşandı yaşanıyor.  

Ezilen halkların ve inanç topluluklarının tarihi isyanlar ve katliamlar tarihi olduğu kadar uzlaşma, teslimiyet, asimilasyon, işbirlikçilik ve nihayet ihanet tarihidir. Alevi-Bektaşi-Kızılbaş tarihinde de isyanlar ve katliamların yanı sıra uzlaşma, teslimiyet, işbirlikçilik ve ihanet de vardır. 

Hızır Paşa söylencesi, Alevi-Bektaşi-Kızılbaş tarihinde ihanetin öyküsü olarak simgesel değer yüklüdür. Okur yazar olup bilmeyen yoktur herhalde. Söylenceye göre, Pir Sultan Abdal’ın genç muhiplerinden Hızır, devlette görev almak için pirinden himmet ister; “Pirim himmet eyle İstanbul’da medrese tahsili göreyim, devlet katında yükseleyim,bozuk düzene karşı çıkayım der. Abdal Pir Sultan, “Hızır, Hızır, sana himmet eylerim ama bil ki, bozuk düzende düzgün çark olmaz; sen devlet katında yükselince aslını unutursun, günü gelir devlet için beni bile astırırsın” diye karşılık verir. Hızır, “O nasıl söz pirim, üzerimde emeğin var, Allah’tan korkarım” der ve ruhsat ister.   

Pirinden ruhsat alan Hızır İstanbul’a gider, tahsilini tamamladıktan sonra devlet hizmetine girer; rütbesi yükselir, paşa olur, sonunda Sivas’a vali olarak atanır. Osmanlı paşası Hızır, Pir Sultan’ın öngördüğü gibi aslını unutmuştur, halka zulmeder; huzursuzluk ayyuka çıkınca pirini anımsar ve ayağına getirtir, sofrasına buyur eder. Pir Sultan “haram lokmadır” deyip el sürmeyince Hızır Paşa öfkelenir, pirini zindana attırır; öfkesi geçince, içinde “şah” olmayan üç deyiş söylerse affedeceğini bildirir. Pir Sultan her şiirinde şahı anınca Hızır Paşa pirini idam ettirir… 

*** 

Hızır Paşa adıyla efsaneleşen öykü gerçekten böyle mi yaşanmıştır, bilinmez. Belki de kastedilen Hızır Paşa değil de gerçekten yaşadığı bilinen, Alevi-Bektaşi tarihinde kayıtlı adıyla Sersem Ali Baba’dır. Yani, Anadolu’nun Alevi-Kızılbaş katliamlarından akan kanla sulandığı dönemin Osmanlı padişahlarından Kanuni’nin veziri kayın biraderi devşirme Server Ali Paşa. 

Server Ali Paşa, Kanuni Sultan Süleyman’ın haremindeki kadınlardan Mâh-ı Devrân Sultan’ın ağabeyidir. Mâh-ı Devrân Sultan, televizyon dizisi Muhteşem Yüzyıl’da Hürrem Sultan’ın rakibesi, Kanuni’nin (cellatlara boğdurduğu) oğlu Mustafa’nın annesi yani.  

Muhteşem Yüzyıl dizisinin “adalet ve kanun adamı” diye tanıttığı Kanuni döneminde olsun, ya da dedesi Bayezid, babası Yavuz Sultan Selim dönemlerinde olsun, Anadolu halkı hep isyan halindeydi. Geçmişi ezen-ezilen ve sınıf mücadelesi açısından değil, “şanlı tarih” penceresinden görenlerin eserlerinde de kayıtlıdır isyanlar. Mesela, Türkçü milliyetçi Yılmaz Öztuna, 12 ciltlik eserinde Kanuni dönemini anlatırken, “İsyanların çoğu, devlet memurlarının zulüm ve haksızlıklarından çıkmış, sonradan gayrimemnunlar ve şüpheli niyet besleyenler de ilk nüvenin etrafına toplanmıştır.” diye belirtir. (Türkiye Tarihi, C: 6, s: 173)  

  1. Mohaç Savaşı’nın yapıldığı gün, Anadolu’da kan gövdeyi götürüyordu.” (Oğuzlar Türkmenler, s. 172)  

O yıl, yani Osmanlı’nın Mohaç zaferini kazandığı yıl Anadolu’nun yoksul göçebe Türkmen Alevi-Kızılbaş halkı Kalender Çelebi öncülüğünde ayaklanmıştı. Kalender Çelebi o tarihte Hacı Bektaş Dergâhı’nın başındaydı. “Kalender, Hacı Bektaş Veli’nin torunlarındandı ve etrafına 30 bin kişi toplamıştı.” (Yılmaz Öztuna, Türkiye Tarihi, C: 6, s. 174)  

İsyana dirlikleri ellerinden alınan Türkmen sipahiler de katılmıştı. Osmanlı’nın o güne kadar karşılaştığı en ciddi en geniş katılımlı ayaklanmaydı. Kanuni’nin şehzadeliğinde arkadaşı, padişahlığında sadrazamı ve eniştesi devşirmeİbrahim Paşa isyanı bastırmakla görevlendirildi. İbrahim Paşa Yeniçeri ordusunu da yanına alarak yola çıktı. Osmanlı’da oyun çoktu. Dirliklerinin geri verileceği sözüne kanan sipahiler Kalender Çelebi’yi terk ettiler. Elbistan’da 1527’de yapılan çarpışmada Kalender Çelebi öldürüldü, isyan sona erdi. 

Kalender Çelebi’nin katlinden sonra Hacı Bektaş Dergâhı’nın postu 25 yıl boş kaldı. Ancak huzursuzluk devam ediyordu. Osmanlı bu kez, dergâhı (güncel adlandırmayla) kayyum atayarak denetim altına almayı yeğledi; Kanuni, kayın biraderi Server Ali Paşa’yı postnişin olarak Hacı Bektaş Dergâhı’nın başına atadı. Kayyum paşa, Alevi-Bektaşi tarihineSersem Ali Baba adıyla kaydedildi. 

*** 

BEKTAŞİLERLE KIZILBAŞLAR BİRBİRLERİNİ KIRDILAR 

Sersem Ali Baba, Osmanlı’nın Alevileri ve Hacı Bektaş Dergâhı’nı denetim altında tutmak için atadığı ilk kayyum değildi. Daha önce de 1501 yılında Padişah Bayezid, Alevi-Bektaşi tarihine Balım Sultan adıyla geçen kayyumu postnişin olarak dergâhın başına geçirmişti. Balım Sultan, dergâhın başına atandıktan sonra pir-i sani (tarikatın ikinci kurucusu) olarak Hacı Bektaş-ı Velî’nin yolunu yeniden düzenledi, tarikatın edep ve erkânını kurumsallaştırdı; 1517’de Hakk’a yürüdüğünde türbesini Yavuz’un kumandanları yaptırdı. 

Osmanlı padişahının özel ordusu Yeniçeri’nin resmi inancı Bektaşilik idi. Anadolu tarihinin kırılma yılı 1514’te Çaldıran Ovası’ndaki savaşta, Osmanlı padişahı Sünni Yavuz’un Bektaşi Yeniçeri ordusu ile Safevi Şahı İsmail’in Kızılbaş ordusu birbirlerini kırdılar. Yavuz, Anadolu’nun Alevi Türkmen Kızılbaşlarının yarıya yakınını katletti. 

Savaşı Şah İsmail kazansa Anadolu’nun inanç haritası belki biraz farklılaşırdı ama tarihin akışı çok farklı olmazdı. Çünkü Alevilik, Sünnilik ve Şiilik gibi iktidar inancı değildir. Yüzlerce yıl kölelerin, köylülerin, işsiz şehirli yoksulların (komünizme çok yakın) inancı olarak yaşanan Hristiyanlık ne zaman ki Roma’nın resmi dini ilan edildi, kendisi olmaktan çıkıp zıddına dönüştü. Alevilik de devletleştiği anda kendisi olmaktan çıkar. Şah İsmail’in Alevi Kızılbaş devleti, daha Şah hayattayken zıddına dönüşmeye başladı; ölümünden sonra oğlu döneminde İran’ın yerleşik inancı tarafından teslim alındı, Şii devleti oldu.  

İlk kez yaşanan bir süreç değildi zıddına dönüşüm. Osmanlı devleti de benzer süreçten geçti. Ertuğrul Gazi (öldükten sonra Otman Gazi) liderliğindeki aşiret fetih ve gazalarla devletleşirken, Abdal Musa yolunu ayırdı, Osmanlı’nın egemenlik alanı dışına çıkıp Antalya’ya çekildi; uzlaşmayı seçen Geyikli Baba Osmanlı’nın başkenti Bursa’da kaldı; Edebali ise kuruluş sürecindeki devletin şeyhi, yani ruhani lideri oldu. Padişahın özel ordusu olmak üzere devşirme Hristiyan gençleriyle kurulan Yeniçeri Ocağı’na tarikat olarak Bektaşilik seçildi… (İşbu serencamı Derviş Ahmet, nam-ı diğer Âşık Paşaoğlu (1393-1484) kaleme aldı; Menakıb u Tevârih-i Âl-i Osman adıyla kitaplaştırdı.)  

*** 

Başta söylediğim gibi, ezilen halkların ve inanç topluluklarının tarihi isyanlar ve katliamlar tarihi olduğu kadar uzlaşma, teslimiyet, işbirlikçilik, asimilasyon ve nihayet ihanet tarihidir. 

Şu günlerde, Alevilik inanç değil kültür sayılıyor, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kuruluyor; Alevi inanç önderi dedelere ulufe niyetine maaş, cemevlerine yardım vaad ediliyor ya. Tarihin tekerrür edeceğine kuşku yok. Osmanlı’dakine benzer şekilde iktidar kapısında ikbal arayan Sersem Ali Çelebizuhur etmekte gecikmedi; daha nice Sersem Ali Çelebi çıkar! Bakalım hangi Alevi Bektaşi inanç önderleri makama rüşvete tamah edip kayyum olurlar; hangileri Pir Sultan Abdal gibi haramdan uzak dururlar? 

Eşit yurttaşlık ve laiklik talebinde ısrar edecek insan evlatlarına selam olsun! 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Siyasette İlkesizliğin Dayanılmaz İğrençliği
     YRP Genel Başkan Fatih Erbakan “Batmakta olan Titanik gemisine binmeyeceğiz, AKP’nin 20 yıllık günahına ortak olmayacağız, seçime tek başımıza gireceğiz” dedikten sadece bir gün sonra AKP gemisine atladı.  Kabul etmeli ki, Recep Tayyip…
  2. Depremin Medyası Medyanın Depremi
    Deprem felaketi sadece topluma ve siyasete değil medyaya da ne denli zehirli bir zihniyetin egemen olduğunu gösterdi. Asıl gücünü dinden ve geleneklerden alan bu zihniyetin özünde devleti kutsayıp toz kondurmamak,…
  3. İyi Parti kötü Siyasetçi
    Tansu Çiller / Mehmet Ağar çömezi MA kötü siyasetçidir, negatif anlamıyla bile ilm-i siyaset yoksuludur. Bu yaştan sonra da ilm-i siyaseti öğrenmesi ve ıslahı mümkün değildir. Ülkücü refleksi her an…
  4. Ukrayna: Emperyalistler arası hesaplaşma alanı
    ''Umulur ki, Ukrayna halkı Sovyet devrimiyle kazandığı kendi kaderini tayin hakkının kıymetini anımsar; ABD ve NATO ile Rusya emperyalizmi arasındaki paylaşım savaşının dışında kendi yolunu bulur; ABD emperyalizmi destekli mevcut…
  5. Asker Deprem Bölgesine Neden Geç kaldı?
    ''Yürürlükteki 5442 sayılı İl İdaresi Yasası da askerin göreve çağrılmasına yeterli. Yasa’nın ilgili 11’inci maddesi, il genelinde çıkabilecek olaylarda valiyi askerden yardım istemekle yetkilendirmiş. Yasa valilere böyle bir yetki vermiş…
  6. Deprem Kader Değil!
    Deprem Kader Değil!
    11 Şubat 2023
    Bu ülkede siyasetin, devletin ve toplumun kılcal damarlarına hücrelerine sinmiş alaturka dinci faşist zihniyetin on binlerce hayatı söndüren depremlere karşın değişmemesi, değişenin sadece kişiler olması kader midir?   Ülkemiz dünyanın…
  7. Guguk sisteminde Cumhurbaşkanı adaylığı
    Anayasa’nın açık hükmüne karşın Yüksek Seçim Kurulu RTE’nin adaylığını kabul ederse ne olur? Yanıt: “Hukuk farklı bir şey. Ama bunun yanında guguk, o da farklı bir şey. Şu anda seçimle…
  8. Türban mağduriyeti bıktırdı
    Kim nasıl istiyorsa öyle örtünsün ama İslamcı faşizmin bayrağı tesettürün siyasi ekonomik diplomatik kültürel gündemi bloke etmesinden rahatsızım, isyanlardayım. Bir sosyalist olarak, geçmişte herkese Sünnilik dayatan sözde laiklik ve Atatürk…
  9. Peygambere kalmayan dünya Papa'ya da kalmadı
    ''Dini yapılarda nedense her şeyden önce pedofili rezaletleri vuku buluyor. İslam coğrafyasında olağan sayılıyor ama Benedictus, 400 rahibi pedofili, taciz ve tecavüz gerekçesiyle yürütülen soruşturmalar kapsamında görevden aldı. Ancak göstermelik…
  10. Walesa Şemsi ile Birlikteydik
    ''Grev ve yürüyüşte Şemsi Denizer’in öncü gözükmesine karşın, işçi komitelerinin militan örgütlenmesi olmasa, Denizer ve sendika bu çapta bir grevi ve yürüyüşü örgütleyemezdi. Eylemin bitmesinin ardından işçi komitelerinin tasfiyesinde Denizer’in…
  11. Devletleşen Kötülük ve Cehalet
    Türkiye, devletleşmiş cehalet, kötülük ve yobazlığın tutsağı olarak teokrasi durağında bitecek felaket yolculuğunda kilometreleri hızla tüketiyor.  Felaket yolculuğunun yakın gelecekteki en önemli durağı cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimleri olacak.  Cehalet ve…
  12. Pandora'nın kutusundan çıkan türban
    Demokratik laik gelenek görenekleri yüzeyde kalmış ya da hiç olmamış ülkelerde Pandora’nın kutusu hep açıktır. Her an bir kötülük fırlayıp ülkenin elini kolunu ayağını bağlayabilir.  Pandora’yı bilmeyen yoktur herhalde; öyküsü…
  13. Tarikatların ve Sarayın Çocuk Gelinleri
    Ne yazık ki bu iğrençlik, “münferit, sıra dışı, bireysel, tekil” bir olay değil. Tersine, kimileri için ecdat yadigârı bir gelenek, vaka-i adiye, sıradan bir olay; sosyolojik teolojik bir dram. Bu…
  14. İhvancı Hayalin İflası ya da 'Grand Strateji'
    ''Devletler arası siyasetin kadim kanunları, devletler arasında ezeli/ebedi dostlukların değil çıkarların olduğu yasası, dış politikada Firavun/Musa masallarıyla edilen duaya yer olmadığını sert bir şekilde anımsattı; “öldürmeyi iyi bilen” İsrail liderleriyle,…
  15. Kürtler Özgür Değilse..
    Şunu en başta vurgulayalım: İster devlet ister devletle savaşan bir örgüt; kim yapmış olursa olsun, sivil halkı hedef alan silahlı eylemler terör eylemidir. Köylerde, kasabalarda, kentlerin en kalabalık caddelerinde meydanlarında,…
  16. Tayyip Erdoğan Patavatsız mı?
    Entelektüel mahallenin kıdemlisi Murat Belge, Recep Tayyip Erdoğan’ın “patavatsızlık rekoru” kırdığını yazmış. Gerekçesi, Erdoğan’ın Mehmet Ali Çelebi’ye AKP rozeti takarken, kaç çocuğu olduğunu sorup tek çocuk yanıtı alınca, “Çocuk çok…
  17. Cehalet ve Kötülüğün Kıskacındaki Türkiye
    Türkiye ancak askeri darbe döneminde rastlanabilecek boğucu bir atmosferde nefes alıp veriyor. Aradaki fark, askeri diktanın bir avuç sermayedar dışında toplumun tümünü baskı altına almasına karşılık sivil diktanın toplumu neredeyse…
  18. Osmanlı Şanlı mı Kanlı mı?
    ''Hanedanın kendi içinde bile kan dökücü olduğunu; aile katliamını kanunlaştırdığını; 36 padişahtan 6’sının sonraki padişahın fermanıyla idam edildiğini; idam edilen padişahlardan Genç Osman’ın öldürülmeden önce bir de ırzına geçildiğini ve…
  19. Alim İlimle, Zalim Zulümle Yönetir
    SS’in “Erdoğan’ı kaybetmekten korkuyorum” sözlerini anımsatmış Çömez ve şu teşhisi koymuş: “Anksiyete bozukluğu. Akıllardan kolayca çıkmayan düşünce. Kaybetme korkusu. Ağır bir psikolojik travma halinde hepsi. Seçimi kaybettiklerinde bunları nasıl tedavi…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…