Özgürlük Mücadelesinde ödül alan Kadınlar

14 Ocak 2023
Özgürlük Mücadelesinde ödül alan Kadınlar

Günler ayları, aylarsa yılları kovalıyor. Güzel haberler duymak ve o haberleri iletmek istiyoruz sizlere ama maalesef bu pek mümkün olmuyor. Hele söz konusu kadınlar ve LGBTI+ bireyler ise ya hak mücadelelerini ya nefret söylemlerini ya da sonu kanla yazılan hikâyeleri aktarıyoruz maalesef. 

2023 yılının ilk on beş gününü ardımızda bırakmışken dezavantajlı gruplar olarak tabir ettiğimiz kadınlar ve LGBTI+’ların dünyasında ülkemizde ve dünyada neler olmuş bir bakalım o halde. Önce güzel haberlerle başlayalım mı? Zira kadınların dünyasında güzel haberlere çok fazla rastlanmıyor. 

Regl yoksulluğu, regl olan bireylerin alım güçlerinin yetmemesi nedeniyle regl oldukları zaman kullanmaları gereken hijyenik ürünlere erişememelerine odaklanır. Kadın hareketi regl ürünlerine ulaşımın ücretsiz olması için mücadele ediyor. Bildiğiniz gibi bu mücadelelerin sonucunda da geçen sene, regl ürünlerindeki KDV oranı %18’den, %8’e çekilmişti. Ama şu var ki regl ürünleri çok pahalı ve açlık sınırının 20.000 TL’yi aştığı günümüzde çok çocuklu ailelerde bu ürünlere ulaşım ciddi sıkıntı.

Bunun yanı sıra bir de hapishanelerdeki kadın ve kız çocuklarının yasadıkları regl yoksunluğu var. İşte tam bu noktada; Özyeğin Üniversitesi Hukuk Klinikleri, Ombudsmanlık Kliniği çalışmaları kapsamında, hapishanedeki kadın ve kız çocuklarının regl yoksulluğu yaşadıklarını ve kapalı kurumlarda ücretsiz ve yeterli hijyenik pede erişememenin sağlık hakkı ihlali olduğunu belirterek Adalet Bakanlığı’nın gerekli düzenlemeleri yapması için Kamu Denetçiliği Kurumu’na (KDK) başvurdu. KDK, ilgili başvuruyu, dostane çözüm çabası ile Adalet Bakanlığı’na iletti ve Bakanlık, bunu dikkate alarak, kadınlara özgü hijyen malzemelerinin gecikmeksizin, ayrım yapılmaksızın, ücretsiz olarak teslim edilmesi gerektiğine ilişkin genel yazıyı, tüm ceza infaz kurumlarına ve Cumhuriyet Başsavcılıklarına iletti. Bu karara bebekler ve çocuklar için hijyenik bezler de eklendi ve böylece yapılan başvuru çocukların da sağlıklı ürünlerle bakımına olanak tanıdı. Diğer bir çok olayda tanık oduğumuz gibi, dileriz ki bu güzel girişim sonuçsuz kalmaz.

İkinci güzel haberimiz Şebnem Korur Fincancı’nın tahliyesi oldu. Mahkemenin’ “örgüt propagandası yapmak” suçundan 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezasına çarptırdığı Türk Tabibleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı tahliye edildi. Aldığı cezayı yorumlayan Fincancı, “Bu çok anlamsız bir durum çünkü bir kanalın yayın politikasının suç olarak tanımlanması ve sonrada o suçun bana atılması akıl alır gibi değil. Ben kendi suçumdan sorumlu olabilirim. Bu suç da insanlığa karşı sorumluluk taşıma suçudur" dedi.

Sônia Guajajara | Brezilya'nın ilk

Üçüncü güzel haberimiz Brezilya’dan. Brezilya'nın yerli halklarının yaşadığı topraklar, dünyanın en önemli karbon arındırma havzalarından birini oluşturuyor. Amazon yağmur ormanları, büyük miktarda karbondioksiti emerek iklim değişikliğine karşı bir tampon görevi görüyor. İşte Tropikal Amazon Yağmur Ormanları’nın talanına karşı mücadele veren ve Ekim genel seçimlerinde kongreye ’de seçilmiş olan, Time dergisince 2022'de dünyanın en etkili 100 insanı listesinde yer verilen Sônia Guajajara, Brezilya'nın ilk Yerli Halklar Bakanı oldu. 

Engel çıkarılmadığı takdirde, sözde “ erkek işi” denilen her işi kadınların gayet de başarılı şekilde yapabileceğini biliyoruz elbet. Hani Korint'e gelen Büyük İskender, Diyojen'i ziyaret etmiş ve bir dileği olup olmadığını sormuş da,  Diyojen de bu soruya "Gölge etme başka ihsan istemem." Demiş ya. Biz kadınlar da aynısını söylüyoruz işte. Köstek olmayın yeter.  İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) köklü kuruluşu İETT, 152 yıllık tarihinde bir ilke imza attı. İETT’de ilk kez bir kadın, garaj amiri olarak göreve başladı. 12 yıldır İETT bünyesinde görev yapan Endüstri Mühendisi Nesrin Yılmaz Binay, Sancaktepe Garajı’na amir oldu. Her gün 180 farklı otobüsün, sefere hazır hale gelmesinden sorumlu olan Nesrin Yılmaz Binay’ın görev yaptığı garajda 98 teknik ve idari personel ile 263 şoför görev yapıyor. Başarıların daim olsun, Nesrin Yılmaz. 

C:\Users\cetin\OneDrive\Masaüstü\152-yillik-iett-de-ilk-defa-bir-kadin-garaj-amiri-oldu-1113494-5.jpg

Bir diğer güzel haberimiz; barışsever politikacı Olof De Palme adına, silahsızlanma, ırkçılık ve yabancı düşmanlığına karşı savaşanlara verilen 2023 Olof Palme ödülü üç ayrı ülkeden üç kadına verildi. Komisyonun ödülü verdiği kadınları açıklarken gerekçesi ise şu cümlelerle ifade buldu. “İnsan haklarının savaş, şiddet ve baskıyla tehdit edildiği bir çağda, kadınların özgürlüğünü güvence altına alma mücadelesindeki çabalarından dolayı. Bu üç kadın, yaşamları boyunca ve eylemleriyle, mücadele eden birçok kız kardeşiyle birlikte başkalarına ilham verdi ve tüm insanların temel insan hakları için mücadele etmeye devam eden cesur genç kadın ve erkeklerin yolunu açtı.” Ukrayna’dan Marta Chumalo, İran’dan Nargas Muhammedi ve Türkiye’den Eren Keskin bu ödüle layık görülen kadınlar oldular.

The Olof Palme Prize 2023 to Marta Chumalo, Eren Keskin and Narges Mohammadi.

Ve son güzel haberimiz; aslında biraz trajik bir haber de aynı zamanda. Söz konusu kadın, tutkuyla bağlı olduğu tiyatro mesleğini icra edebilmek için hayatını ortaya koyan ve tiyatro sahnesine çıkan ilk Müslüman kadın olarak adını tarihe geçirip, kendinden sonrakilere ışık olan Afife Jale. Bir hastahane odasında son nefesini verdiğinde Afife Jale, tabutu taşıyan şoförü de sayarsak sadece 4 kişi varmış cenazesinde. Kimsesiler mezarlığına defnedilen bu efsane kadının mezarı çok uzun bir iz sürme sonucu Tiyatro tarihi araştırmacısı, oyuncu, yönetmen Boğos Çalgıcıoğlu tarafından bulundu.

Afife Jale... Tiyatro aşkına hayatını kaybetti!

“Beni acıyarak değil, düşünerek severek, kucaklayarak hatırlayın.” Demişti Afife jale, bir bilse Türkiyeli kadınlar onu nasıl gururla hatırlıyorlar. “hayat bana çok nekes davrandı” demiştin ya Afife, bak yıllar sonra olsa dahi altın her zaman altın olarak kalıp parıldamaya devam ediyor. Huzur içinde uyu sen, huzur içinde uyu.

Evet; şimdi de gelelim canımızı sıkan, bu kadarı da olamaz dediğimiz haberlere, ama oluyor işte sevgili okuyucu. Mesela 2022 yılında 334 kadın katledilirken, 254 kadının da şüpheli olarak ölümlerinin kayda geçmesine rağmen, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını hukuka uygun bulabiliyor. 

Manisa Saruhan’da Necati Akpınar 1984 yılında ilk eşini bıçaklayarak öldürüp salıveriliyor bir güzel, 2003 yılında ikinci eşini de gayet serinkanlı bir şekilde ütü ile yakarak katlediyor, Covid-19 tedbirleri esnasında tahliye edilince tekrar ava çıkıyor ve son olarak birlikte yaşadığı Mutlu Menekşeyi’de katlediyor. "Saçları yoktu, alnının sol tarafında morluk vardı. Annemin her yeri bıçak yarası, öyle normal bıçak değil yani büyük bir bıçak. Bacaklarında da, iki ayağının altında, belinde, sırtında kesikler var. Omzunun altında yanık izi var, bel kısmında ciddi yanık izi vardı. Kollarında, bacaklarında morluklar vardı. Çok şiddet görmüş. Tek diyebildiğim 'Bir insan bu şekilde ölecek kadar ne hak etti?' diyerek acısını isyanın yanına katık ediyor, Menekşe’nin kızı G.Y.

Ve Menekşe’nin ardından ipe astığı çamaşırları kalıyor. 

C:\Users\cetin\OneDrive\Masaüstü\ruyada-camasir-toplamak-ne-anlama-gelir-164.jpg

İzmir’de 28 yaşındaki D.T “ ben çırpınırken ölmek istemiyorum” diyor, 3 senedir tehdit edilen, elektrik kabloları kesilip, sigorta paneli yakılan, bu süreçte 7 ev, 3 işyeri değiştiren kadın, oğlunu öldürmekle tehdit eden, 4 kez uzaklaştırma kararı aldırdığı adamın 12 sene hapis cezası almasına rağmen tutuklanmamasına isyan ediyor. 28 yaşında bu kadın ya hu! Hiç mi sızlamaz vicdanınız? Hayatta kalmak için, takıntılı bir psikopatın istismarına daha ne kadar tahammül edebilecek? Gerçekten zihnin telleri atıyor bazen. Hindistan’daki Gulabi Gang çetesi (Pembe Çete) var ya, Sarilerini ( Hint kadınlarına özgü elbise) kuşanıp bambu çubuklarıyla kendi adaletlerini arıyorlar hani. Onun gibi bir çete olsa diye düşünmüyor değilim bazen. Nasıl yani, olur mu öyle şey diyenlere kısacık anlatayım hikâyelerini. Çetenin üyeleri, şiddet uygulayan erkeklerle konuşarak mantıklı davranmaları konusunda onları ikna etme amacı güdüyor ama daha ciddi suçlarla karşılaştıklarında da, uzlaşmaya yanaşmayan, kadınlara karşı şiddet uygulamakta ısrarcı erkeklere karşı kadınlar öz savunma haklarını kullanarak bambu sopalarıyla karşılık veriyorlar. Adaletin uygulanmadığı bir ülkede yaşıyorsan her türlü şeyi düşünüyorsun işte. 

C:\Users\cetin\OneDrive\Masaüstü\indir.jpg

Hani her kadın cinayetinde,” ama onunda orada ne işi varmış” canımla başlayan yorumlar yapılır ya, faili değil de mağduru suçlamaya bayılır ya güzel ülkemin güzel insanları, bu haber size gelsin o zaman. Yer: Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde bulunan Mülkiye Kütüphanesi. E. M adlı kadın öğrenci kütüphaneden çıkıp evine gidiyor. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) İşletme 4’ncü sınıf öğrencisi ve Ülkü Ocakları üyesi olan Necip Mert Yalçın araba ile kadının önünü keserek bıçaklıyor onu. Şahdamarında ve akciğerinde hasar bulunan E.M’nin ameliyatı 6.5 saat sürerken, kaldırıldığı hastanenin yoğun bakımında tedavisi devam ediyor. Teslim olan Yalçın’ın daha önce de benzer saldırılarda bulunduğu ve ceza almadığı öne sürülüyor. Dahası var sevgili okuyucu; Sendika.org'un haberine göre bıçaklı saldırının öğrenilmesi üzerine Cebeci’li Kadınlar, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanlığı’yla görüşme talep ediyorlar. Ancak üniversitelilerin talebi reddediliyor. Fakülte Sekreteri Abdullah Ankaşman'ın "Zaten yakın zamanda emekli olacağım. Umarım yerime iyi biri gelir de o ilgilenir" diyerek üniversitelileri geri çevirdiği iddia ediliyor. Sayın sekreter, insafınız kurusun e mi!

2023 yılının ilk 15 gününde öldürülen kadın sayısı 10 iken, bizim ülkemizde Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne(KCDP) “ahlaka aykırı faaliyet yürütmek” gerekçesiyle kapatma davası açılıyor ya, insanın kocaman bir “yuh” diyesi geliyor kimse kusura bakmasın. Yahu, marketlerde kadınların eteklerinin altını telefonla fotoğraflıyorlar, daha yeni duyduk işte. Kâğıthane’deki BİM markette kadınları taciz ederek görüntülerini çeken Serdar E.  Adlı erkeğin,  komiser olduğunu öğrendik hem de, Tarikatlara hiç girmiyoruz, küçücük çocuklara yapılan akıl almaz istismarlar, 6 yaşındaki kızlarını evlendiren tarikat liderleri, tecavüz mağduru çocukları istismarcıları ile evlendirmek isteyenler… Bunlar çok ahlaklı ama KCDP” ahlaka aykırı faaliyet yürütüyor” öyle mi? Ya, gidin işinize Allah aşkına…

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne açılan kapatma davasının üçüncü duruşması hâkimin sağlık sorunları nedeni ile 8 Şubat'a ertelendi. KCDP genel sekreteri Fidan Ataselim "Yetkililerin yapmadıklarını biz kendi imkânlarımızla yapıyoruz. Belki bu yüzden tehlikeli görülüyoruz. Burada topluma gözdağı verme amacı var. Biz kadınları durduramazsınız. Hiçbir kadın ve LGBTQİA+ yalnız yürümeyecek. İşte bu yüzden bize açılmış olan dava siyasidir. 8 Şubat'ta saat 10.00'da Çağlayan Adliyesi'nde olacağız.” Dedi. Gelin efendiler, baltalarınızı kuşanın ve gelmeye devam edin kadınların üzerine, elbet değişecek bu düzen.

C:\Users\cetin\OneDrive\Masaüstü\kapak_003058.jpg

Başörtülü genç kadınların kurduğu Akşam Grubu'nu duydunuz mu bilmiyorum. Mis gibi de müzik yapıyor kadınlar. Genç kadınların oluşturduğu grup kanundan elektrogitara, kemandan klavyeye kadar birçok farklı enstrümanda başarılı performanslar sergiliyor. Söz konusu grup, Endonezyalı Voice of Baceprot grubundan sonra türbanlı kadınlardan oluşan dünyanın ikinci grubu olarak dikkat çekiyor.

Cinsiyetçi ve ayrımcı açıklamalarıyla bilinen Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tarih Bölümü öğretim üyesi Ebubekir Sofuoğlu ne demiş kızlar için biliyor musunuz? Sosyal medya hesabından grubun konser videolarını paylaşarak “Kıyametin yaklaştığı anları yaşıyoruz. Neslimizi muhafaza eyle Ya Rabbi!” demiş. Evet, Sn. Sofuoğlu, kıyamet yaklaşıyor. Mesela, İstanbul’da Fatih Sümer adlı bir yaratık, saplantılı olduğu Esra I.’nın bir sevgilisi olduğunu, bu ilişkiye de arkadaşı Hatice Ertürk’ün aracı olduğunu düşünüyor ve Bu nedenle Ertürk’ü suçlayan şüpheli, kadının çalıştığı mağazaya 16 tane havai fişeği ateşleyerek atıyor. Âmin, âmin. Duanız kabul olsun, başörtülü tatlı kadınlar müziklerini özgürce yaparlarken, neslimiz sizin gibi kafalardan muhafaza eylensin inşallah.

https://cdn.odatv4.com/images/2022_04/2022_04_05/odatv_image_66__7bca84baa30045.JPG

Şimdi efendim kadınların gündemi bu habere sığmayacak kadar kalabalık ama son günlerin en önemli gündemi nedir siye sorarsanız hiç şüphesiz ki Anayasa değişikliği. Eşik Platformun “Anayasa Değişikliğine Hayır” kampanyası hız kesmeden devam ediyor. İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılara karşı mücadele eden 300’ü aşkın örgüt, platform ve gruptan oluşan Eşik Platform “ Bu şartlarlarda Anayasa konuşmak Anayasayı hafife almaktır! Görüşmeyin, müzakere etmeyin, iktidarın teklifine hep birlikte hayır deyin.” Çağrısıyla altılı masa bileşenleri ve diğer partilerle görüşmeler yaptı. HDP, CHP ve İyi Partinin iktidarın Anayasa ile ilgili görüşme talebini reddetmelerini açıklamaları platformun başarısıdır. Fakat alınan duyumlar muhalefetin alternatif metinler hazırlayarak komisyonda görüşme yapılması şeklinde olması üzerine,  Eşik Platform” muhalefetten cesaret ve kararlılık bekliyoruz” açıklaması ile Anayasayı uygulamayanlarla Anayasa yapılamayacağını hatırlatarak, muhalefetten Anayasa değişiklik teklifine tartışmasız hayır demeleri için, tüm kadınlar adına mücadelelerine devam ediyor.

C:\Users\cetin\OneDrive\Masaüstü\6944d5bc-a88d-449a-b8e9-b763b9db8ca4.jpg

 

2022 yılında hak mücadelesinden geri durmayıp polisin tüm engellemelerine rağmen sokakları bırakmayan kadınlar, 2023 yılını da eylemle karşıladılar. Kadınlar Birlikte Güçlü Platformu öncülüğünde Kadıköy İskele Meydanı’nda bir araya gelen kadınlar, “2023’te kadınların isyanı değiştirecek” diyerek basın açıklaması yaptı. Platform adına basın açıklamasını okuyan Cemile Baklacı, “Hakkını arayanların yargılandığı, şiddet faillerinin cezasızlıkla ödüllendirildiği bir sene daha geçti. Son 3 senedir İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediğimizi söyledik. Failleri aklayan erkek adalet karşısında gerçek adalet sağlanana kadar duruşma salonlarını da sokakları da meydanları da terk etmiyoruz” dedi.

Eylemde, “2023’te neyi değiştirmek istersiniz?” ve “Geride bırakmak istediğin şey nedir? Dilekleriniz nelerdir?” sorularına dair kadınların yanıtları bir sandıkta toplandı. Sonrasında kadınların verdikleri yanıtlar okundu. Kadınların dilekleri arasında en çok “AKP ve erkeklerden kurtulma” yer alması dikkat çekti. Dileklerin okunmasının ardından kadınlar, Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çekti. Ardından kaybolan ve katledilen kadınların isimleri okunarak, “Burada” diye haykırıldı.

Buraya kadar okuduysan, bu yazının sonu yok mu diyorsun değil mi, sevgili okur. Sen de haklısn ama bu ülkede hak ihlallerinin, tacizin, tecavüzün, sonu yok işte. Dur bak daha LGBTİ+ bireyler ve nefret suçları var sırada. 

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız “tıbbi zorunluluk dışında cinsiyet değişikliğini yasaklayan” kanun teklifi hazırladıklarını belirtti. AKP, MHP ve BBP zaten Medeni Kanun’da “erkekle kadın arasında” diye tanımlanan aile birliğini bu şekilde bir de Anayasa’da tanımlamak için teklif verdi. Teklifin gerekçesinde geride kalan tüm aileler hedef gösterildi. Bütçe görüşmelerinde kürsüye çıkan TİP Sözcüsü Sera Kadıgil “Beni, evet LGBTİ+ hakları ilgilendirir. Çünkü iki yetişkinin rıza ile birbirini sevmesi, sevişmesi sadece onları ilgilendirir. Anayasal olarak ben onları savunmakla mükellefim. Bağırın, çıldırın. Bu ülkede bir Anayasa var” dedi. HDP Milletvekili Züleyha Gülüm de meclis konuşmasında LGBTİ+ düşmanlığına dikkat çekti. Züleyha Gülüm “genel ahlakınız batsın, çürümüş düzeniniz batsın” dedi.

Biliyorsunuz, sadece LGBTİ+ bireylere değil, onları destekleyen kurum ve kuruluşlara yaygın bir saldırı da var. Müslüman Feminist Kadınlardan oluşan Havle Kadın Derneği’nin, “LGBTİ+ hakları insan haklarıdır, Müslüman LGBTİ+’lar da vardır” açıklaması sonrası, yoğun bir hakaret ve tehdit bombardımanına maruz kaldı, bu yetmedi, bazı gruplar derneğe dair internette kayıtlı bir adrese gidip kendi afişlerini o adresteki kapıya astılar.  Ahlak, ahlak nidalarını dillerinden düşürmeyenlerin leş kokularının geldiği bu düzende kim sapkın, kim değil çok iyi biliyoruz elbet ya ne diyelim, mücadeleye devam…

Ve İranlı kadınlar; İran’da Mahsa Amini’nin ahlak polisi tarafından öldürülmesinin ardından başlayan mücadele 122 gündür devam ediyor. İran’da süren protestolarla ilgili bugüne kadar tutuklanan 22 kişi idama mahkûm edildi, 4 kişinin infazı yerine getirildi. İranlı kadınlar başını çektikleri eylemlerle tarih yazıyorlar gerçekten de. 2008’den beri toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele eden ve insan hakları ihlallerine karşı çıkan kişi veya gruplara kadın özgürlüğünü onurlandırmak için verilen uluslararası bir insan hakları ödülü olan Simone de Beauvoir Ödülü de bu sene Jina Mahsa Amini anısına İranlı kadınlara verilecek.

C:\Users\cetin\OneDrive\Masaüstü\mahsa-amini-750x375.jpg

Ve son olarak Afgan Kadınlarına değinelim. 

Kadınlara karşı her gün yeni bir kısıtlama getiren Taliban durmak bilmiyor. Afgan hükümeti, yerel ve uluslararası yardım gruplarının çoğunda kadınların çalışmasını da yasakladı. Peki, bu ne demek biliyor musunuz? Tıpkı diğer yasaklardan biri daha diye düşünebilirsiniz belki ama bu yasak sizlere ifade ettiğinden çok daha fazlası, kadınlar için bir anlamda yaşarken ölüme mahkûmiyetin ise sertifikası. Kadın personelin insani yardım kuruluşlarında çalışmalarının yasaklanması sonucu birçok kuruluşun Afganistan’daki faaliyetlerini durdurmak zorunda kalması demek. "Çalışmak için bir kadın personelimiz yoksa işimizi yapamayız" diyor, Norveç Mülteci Konseyi bölge direktörü Adam Combs, Çünkü hane halkı kadın olan ailelere kadın personel olmadan hizmet vermek özellikle muhafazakâr bölgelerde oldukça zor ve riskli. Bu yardım örgütlerinde çalışan personelin üçte biri kadınken, hem hane halkının reisi kadın olan aileleri açlığa mahkûm etmek, hem de kadınların erkeklerden hizmet alımını yasaklayarak insani yardımların onlara ulaşımını da ortadan kaldırmak demek. Bu daha çok kız çocuğunun erken yaşta evlendirilmesi, daha çok bebeğin yetersiz beslenmeden ölümü demek, bu binlerce Afgan kadının umutsuzluğa terk edilmesi demek.

C:\Users\cetin\OneDrive\Masaüstü\1-afghanistan-negative-experience-index-770x433.jpg

Nobel Barış Ödülü’ne iki kez aday gösterilmiş, 20 yaşındaki iklim aktivisti Greta Thunberg’in sözleri ile noktalıyorum yazıyı.  “Harekete geçmek zorundasınız, imkânsız olanı yapmak zorundasınız, çünkü vaz geçmek asla bir seçenek değil.”

İnsanca yaşamak için mücadele etmek zorunda kalmayacağımız günlerin umuduyla, kalın sağlıcakla...

Hazırlayan: Gamze Şimşek

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…