Deprem!

Gülüzar Özev

19 Şubat 2023
Deprem!

Cellat kürsüde ikiyüzlüce konuşurken, müjde verircesine imar affı diye naralar atılırken, aslında sunulan halkın toplu cenaze namazı davetiyesiydi.

İnsanlığının doğa olayları içinde en baş edemediği bir felakettir deprem. İlk çağlarda, çok tanrılı dönemde depremin sebebi bilinmiyordu. Bu yüzden ilahi bir güce bağlanıyordu. Yıkıntılar, çöküntüler karşısında çaresizlik içindeki insan, felaketin sebebini tanrılara ve mitolojik hikâyelere bağlıyordu. Tanrıları kızdırmamak için kurbanlar adıyorlardı. Önceleri, genç kızlar, erkekler, çocuklar kurban edilirken daha sonra hayvan kurban edilmeye başlandı. 

Eski yunan mitolojisinde denizler tanrısı Poseidon elinde üç çatallı yabasıyla kızdığı zaman toprağa ya da denize saplayarak zelzeleler yaratırdı.

Türk mitolojisine göre, dünya sarı bir öküzün boynuzları üzerinde durur. Öküzün her kıpırdanışında yer sarsılır. Bu mitolojiyi Can Yücel bir şiirinde şöyle yorumlar.

“Dünya öküzün boynuzları üstünde dururmuş

Her kıpırdayışında öküz, deprem olurmuş

Oysa dünya, halkların omzu üstünde durur

Kıpırdasın da gör…”

Aradan asırlar geçti akıl çağı yüzünü göstermeye başladı.

Milet Okulu temsilcisi olarak doğa felsefesinin kurucusu sayılan Thales depremin bir tabiat olayı olduğunu öne sürdü. Depremlerin tanrılarla bir ilgisi olmadığının ilk dile gelişiydi, bu görüş. Thales’e göre dünya suyun üzerine durmaktadır ve suyun kıpırdaması ile deprem meydana gelir. Thales’in bu savı şüphesiz bugün kabul edilebilir bir bilimsel veri değildir. Ancak depremin sebebinin mitolojiye bağlanmasına karşılık doğa olayı olarak anlatılması zamana göre çığır açıcı bir tezdir. Nitekim daha sonra Aristo bu bilgiyi geliştirecek öğretisi asırlarca hüküm sürecektir. Aristo’ya göre; Dünyanın iç kısmı mağaralar şeklinde küçüklü, büyüklü odalarla doludur. Yeryüzü toprağı kurudur. Yağmur yağdığında toprak ıslanır rüzgârın etkisiyle hem iç kısımda hem dış kısımda buharlaşma oluşur. Buharlaşma sonucunda oluşan rüzgâr yer altına nüfuz ederek sarsıntıya neden olur. Ortaçağa gelindiğinde kilisenin etkisiyle geriye dönülür, tanrının depremi yarattığına inanılır. Aynı çağda İslam dünyası ise Aristo’nun peşinden gitmiştir. 

Felsefeciler dünyayı çözmeye devam ede dursunlar, doğa felaketine kurbanlar verilmeye devam edilir. Bazı dönemlerde doğa felaketleri cinsellikle ilişkilendirilir. M.Ö 1900 yıllarında Arap yarımadasında yaşayan Lut Kavminin homoseksüel oldukları bahanesiyle helak oldukları söylenir. 

79 yılında, İtalya’nın Pompei kenti yakınlarında bulunan Vezüv yanardağının patlamasıyla 20.000 kişilik kent yok olur. Aradan iki bin yıl geçse de zihniyet aynıdır. Tüm kentin yok olmasına sebep halkta görülen fuhuş ve ahlaksızlıktır. 

Burada uzun bir atlama yaparak bugüne bir gelelim büyük depremi anlatmaya. Önce şiir söylesin mi?

Enkaz altında Anadolu 

Yıkıntılar içinde Anadolu

2023’ün, ikinci ayının altıncı gecesi 

Kan uykudayken on dört milyon 

Yarıldı yer, sarsıldı gök

Çığlıklar, bağırışlar,  feryatlar,  korkunç sesler.

Yıkıldı binalar! Yıkıldı evler! Çöktü ne varsa.

Ortalık mahşer yeri, ortalık kıyamet!

Maraş’tan bir haber geldi 

O haber 7.7 şiddetinde asrın felaketiydi 

10 güzel şehrimizi

Yurdumun beşte birini

Kırdı geçti, yıktı geçti, yaktı geçti.

Artçıları hiç durmadı

Öldürdü, sakatladı, kanattı, yok etti

 öksüz yetim, evsiz, ocaksız, ailesiz koydu geçti

göçük altında kalanlar naçar, 

depremzedeler perişan, 

halk çaresiz..! 

yoktu polis..!

yoktu asker..!

yoktu afad..!

yoktu devlet..!

oysa alındı hep yıllardır deprem vergisi

Depremde yaşadığımız tariflere sığmaz felakete kaderci yaklaşım ise acılar silsilesine eklenen ateşli bir halkaydı. Bu halkanın adı cehaletti, bilgisizlikti, bıçağı kendine saplamaktı.  İnsanlığın on bin yıllık birikimini, bilimi hiçe saymaktı.  Her şey “Allah’tan gelir “ diyerek yıkılan binalar altında can verenlere hakaretti. Depremin değil binaların öldürdüğü gerçeğinin körüm kör gözüne inkârıydı. Cellat kürsüde ikiyüzlüce konuşurken, müjde verircesine imar affı diye naralar atılırken,  aslında sunulan halkın toplu cenaze namazı davetiyesiydi. 

Dilde kemik yok, yalanda sınır yok. Maraş depreminde ölenlerin sayısı 19 Şubat 2023 itibariyle 41.000 olarak açıklanıyor. 

1939 yılında yaşanan Erzincan depreminde ölenlerin sayısı 33.000 olarak resmi kayıtlara geçmiş. 

Şimdi sormak istiyorum 41.020 insanın öldüğü doğru olabilir mi? 1939’da Türkiye’nin nüfusu 18 milyondu. Bugün 85 milyon. Felaketin yaşandığı 10 ildeki nüfus 14 milyon. Nasıl olur da bunca nüfus artışı varken, yüzbinlerce bina yıkılmışken gerçekçi rakamlar verilmez. 

Gerçeğe uymayan bilgi maalesef Marmara depreminde de kayıt altına alınmıştı. Dedim ya dilde kemik, yalanda sınır yok.

Kahramanmaraş, Gaziantep, Malatya, Adıyaman, Antep, Hatay, Diyarbakır, Adana, Kilis, Osmaniye… On güzel ilimiz ve çevre ilçeler, köyler. Milyonlarca insan, koca bir coğrafya yüzyılın depremini yaşadı. 

Bu da yetmezmiş gibi, önünde bilgisayar, elinde cep telefonuyla gericiliğin en bilindik simgesinde; sarıklı, şalvarlı, sakallı, insanlıktan çıkmış biri. Bunca teknolojinin içinde yüzerken, bilimin nimetlerinden yararlanırken “açık kadınlara evlerini kiraya verenlerdir, saçı başı açık kadınlardır tüm felaketlere sebep” diyordu. 

En iyisi ben yine şiirle bitireyim sözümü; (depremsiz kalın dileklerimle)

Hani nerede tarikatlar, hocalar.

Ölülerimize bir dua bile okuyamaz mıydılar?

Gitmiyordu elleri bir tek cana su vermeye

Bir lokmayı paylaşmaya.

Demiyordu dilleri bir kem söz ,

Müteahhide, belediyeye, başkana,

Altı delik torbalarıyla doymazken soyguna,

Molozlar kadar katı molozlar kadar acımasız,

Yobazlar insanlık gemisinde bir ayak kadar 

Yoktular,

Bu güruhlar, molozlardan daha ölümcüldüler,

Her çağda vardılar, her çağda katildiler

Süpürdü kurtuldu bazıları.

 Bitmesi için bu zulümleri.

Ey bu satırları gören okur!

Yarından tezi yok en büyük görevimiz

Yok edilmesidir tüm gericiliğin.  

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Tanrıça Demeter ve Akbelen
    ''Doymak bilmeyen, en sonunda kendi etini yiyerek geberen Kral Ersiton şimdi Muğla Akbelen’de geziniyor. Zalimliğinden bir gram bile kaybetmeden. Akbelen halkı ormanını korumak için direniyor. Limak firması eli silahlı askerleri,…
  2. Örgütlü Mücadelenin Gücü
    ''Daha önce emekli olabilecekler için prim sayısı 5000 gündü.  Kanun taslağı böyle hazırlanmıştı. Ancak 6 Şubattaki büyük Güneydoğu depreminin sonrasında hükümet gün sayısını birden 5975 güne çıkarttı.'' Vatandaşın emeklilik geliri…
  3. Göçebe toplumlardan bugüne Göçler
    İnsanlığın ilk eylemidir yürüyüş.  Dört ayak üstünde ilerleyen Homo erectusun,  ayağa kalkarak yürümesiyle başlar uygarlık yolculuğu. Antropolog Marvin Harris’in dediği gibi “ilkin ayak vardı”. Büyük göçün,  günümüzden iki milyon yıl…
  4. Serol Teber
    Serol Teber
    25 Ocak 2023
    ''Yeniçağ insanı sorunları kozmik güçlerin yardımıyla çözebileceğine inanıyor, rüya yorumları, fal baktırma, ruh çağırmayla ilgileniyor, bitkisel beslenmeye çalışıyor, arınma dansları yapıyor. Siyasete karşı ilgisiz. Yeşillikler içinde küçücük evinde sakin doğayla…
  5. Mahsa Amini ve Mücadeleci tüm kadınlara
    Bugün İran’da Mahsa Amani’nin öldürülmesi birkaç vicdansız polisin işi değildir. Kanunlar, töreler, gelenekler, dikta rejimi ve ataerkil sistem işbirliği etmiştir. Tıpkı Medusa söylencesindeki gibi. Ama ne mutlu ki Mahsa Amani’nin…
  6. Spartaküs ve Zenci İSyanı
    ‘’Tanrı herkesi hür yarattı, doğa kimseyi köle yapmamıştır.’’ (Alkidamas) Köle ayaklanması denilince ilk akla gelen şüphesiz Spartaküs’tür. Roma dönemine ait olan bu köle isyanını herkes bilir de İslamiyet dönemine ait…
  7. Rıza Şehri
    Rıza Şehri
    29 Nisan 2022
    ''Rıza Şehri’nde ortak paylaşım vardır. Kimse ihtiyacından fazlasını almaz. Zengin fakir ayrımı yoktur. Kapılar kilitlenmez, para kullanılmaz. Paranın yerine değiş tokuş esastır. Birlikte üretilir, birlikte tüketilir.'' Her yerde ve hep…
  8. Baharın Mitosları
    Baharın Mitosları
    28 Mart 2022
    Dünyanın birçok ülkesinde her yıl Newroz bayramı kutlanır. Bizim ülkemizde özellikle doğu illerinde baharın gelişini karşılamak için şenlikler, ritüeller yapılır. Newroz bahar bayramı olmakla beraber politik bir anlamda taşır. Nasıl taşımasın…
  9. cam tavan etkisi
    cam tavan etkisi
    3 Mart 2022
    “Cam ifadesi, engellerin açıkça görülemeyen ve aşılamayan niteliğini vurgulamaktadır. Cam tavan, görülmeyen azınlıkları ve kadınları, yetenekleri ve başarılarını göz önüne almadan şirketin üst basamaklarına çıkmaktan alıkoyan kırılmaz engel“ olarak tanımlanır.**…
  10. Mitoloji öğretiyor
    Mitoloji öğretiyor
    23 Şubat 2022
    Binlerce yıl öncesinden beri var olagelen, masallar, söylenceler, mitler bugün hala fırından yeni çıkmış sıcak ekmek tazeliğinde konuşuluyorsa  bir hikmeti vardır  bunun. Mitler yalnızca konuşuluyor mu..? Elbette hayır!  Yazılıyor çiziliyor,…
  11. Yunus Emre
    Yunus Emre
    31 Ekim 2021
    Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 2021 yılını Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli ve Ahi Evran yılı ilan etti. Yunus Emre’nin vefatının 700. yılı, Hacı Bektaş Veli’nin vefatının…
  12. Halide Edip Adıvar
    Halide Edip Adıvar
    8 Ağustos 2021
    “Gece, karanlık bir gece... Fakat insanın hayatında sabahı olmayan gece yoktur. Yarın bu korkunç geceyi yırtıp parlak bir sabah yaratacağız. Yalnız ışık geldiği vakit gözümüzü güneşe karanlığı gören baykuşlar gibi…
  13. Özgürlük (2)
    Özgürlük (2)
    17 Temmuz 2021
    Her sistem kendi insanını yaratır. Tüm kurumların örtük faaliyetleriyle, bireyin toplumsal mekanizmaya uygun davranış göstermesi sağlanır. Televizyon, basın, eğitim kurumları, kişinin  başka bir dünya mümkündür şeklinde  düşünmesini istemez. Hem üst…
  14. Özgürlük -1
    Özgürlük -1
    29 Haziran 2021
    “Özgürlük nedir” diye yoldan geçen herhangi bir kimseye sorsanız, muhtemelen şöyle söyleyecektir: “İstediğim zaman istediğim yere gidebilmek.” Kimilerince bu kadar kolay, bu kadar basit algılanır özgürlük. Oysa bu sözcük için insanlık çok mücadele vermiş, çok kan dökülmüştür.   ÖZGÜRLÜK    (1)…
  15. Yalnızlık ve halleri
    Yalnızlık ve halleri
    16 Haziran 2021
    Yalnızlık kimine göre aman çok iyi, kimine göre aman bıktım halleri. Çok iyi diyen de var yalnızlık için, çok kötü diyen de. Cenneti kimilerinin,  kimlerinse cehennemi. Yani bilmeyen yok, yalnızlığın…
  16. Zabel Yeseyan
    Zabel Yeseyan
    3 Haziran 2021
    1915 yılına gelindiğinde, Ermeniler için büyük kıyım başlamıştır. Osmanlı hükümetince tutuklu listesine alınan 214 Ermeni aydın içinde, tek kadın olarak Zabel Yesayan vardır. Genç yazar, bunun üzerine İstanbul’da bir hastanede…
  17. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Kadın Dergileri
    Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde ilk kez Rum Kadınları, Kypseli isimli kadın dergisi çıkarır. Editörü Efrosini Samarcidis‘dir. 1845 yılında İstanbul’da Rumca yayınlanan  Kypseli dergisi, 34 sayı çıkartılır.   “Şurasını iyi bilmek gerekir ki, ne…
  18. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e kadın Dernekleri
    ''Bu arada ilginç bir şey olur; Çarşaf yasaklanır. Evet, yanlış duymadınız, kadınların çarşaf giymesi men edilir. Tarih 2 Nisan 1892’dir. Sanmayın ki kadınlara özgürlüktür sebebi. Padişah Abdülhamit, siyasi nedenlerle güvenlik…
  19. Bacıyan-ı Rum: Anadolu Kadınlar Birliği
    Ahilerin helâl para kazanması gerekir. Bu hem vaciptir, hem sünnettir. Her kimin ki, meslek ve sanatı yoksa ona fütüvvet değmez. Ahinin 18 dirhem gümüş sermayesi ve mutlaka bir işi olmalı,…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…