Cellat kürsüde ikiyüzlüce konuşurken, müjde verircesine imar affı diye naralar atılırken, aslında sunulan halkın toplu cenaze namazı davetiyesiydi.
İnsanlığının doğa olayları içinde en baş edemediği bir felakettir deprem. İlk çağlarda, çok tanrılı dönemde depremin sebebi bilinmiyordu. Bu yüzden ilahi bir güce bağlanıyordu. Yıkıntılar, çöküntüler karşısında çaresizlik içindeki insan, felaketin sebebini tanrılara ve mitolojik hikâyelere bağlıyordu. Tanrıları kızdırmamak için kurbanlar adıyorlardı. Önceleri, genç kızlar, erkekler, çocuklar kurban edilirken daha sonra hayvan kurban edilmeye başlandı.
Eski yunan mitolojisinde denizler tanrısı Poseidon elinde üç çatallı yabasıyla kızdığı zaman toprağa ya da denize saplayarak zelzeleler yaratırdı.
Türk mitolojisine göre, dünya sarı bir öküzün boynuzları üzerinde durur. Öküzün her kıpırdanışında yer sarsılır. Bu mitolojiyi Can Yücel bir şiirinde şöyle yorumlar.
“Dünya öküzün boynuzları üstünde dururmuş
Her kıpırdayışında öküz, deprem olurmuş
Oysa dünya, halkların omzu üstünde durur
Kıpırdasın da gör…”
Aradan asırlar geçti akıl çağı yüzünü göstermeye başladı.
Milet Okulu temsilcisi olarak doğa felsefesinin kurucusu sayılan Thales depremin bir tabiat olayı olduğunu öne sürdü. Depremlerin tanrılarla bir ilgisi olmadığının ilk dile gelişiydi, bu görüş. Thales’e göre dünya suyun üzerine durmaktadır ve suyun kıpırdaması ile deprem meydana gelir. Thales’in bu savı şüphesiz bugün kabul edilebilir bir bilimsel veri değildir. Ancak depremin sebebinin mitolojiye bağlanmasına karşılık doğa olayı olarak anlatılması zamana göre çığır açıcı bir tezdir. Nitekim daha sonra Aristo bu bilgiyi geliştirecek öğretisi asırlarca hüküm sürecektir. Aristo’ya göre; Dünyanın iç kısmı mağaralar şeklinde küçüklü, büyüklü odalarla doludur. Yeryüzü toprağı kurudur. Yağmur yağdığında toprak ıslanır rüzgârın etkisiyle hem iç kısımda hem dış kısımda buharlaşma oluşur. Buharlaşma sonucunda oluşan rüzgâr yer altına nüfuz ederek sarsıntıya neden olur. Ortaçağa gelindiğinde kilisenin etkisiyle geriye dönülür, tanrının depremi yarattığına inanılır. Aynı çağda İslam dünyası ise Aristo’nun peşinden gitmiştir.
Felsefeciler dünyayı çözmeye devam ede dursunlar, doğa felaketine kurbanlar verilmeye devam edilir. Bazı dönemlerde doğa felaketleri cinsellikle ilişkilendirilir. M.Ö 1900 yıllarında Arap yarımadasında yaşayan Lut Kavminin homoseksüel oldukları bahanesiyle helak oldukları söylenir.
79 yılında, İtalya’nın Pompei kenti yakınlarında bulunan Vezüv yanardağının patlamasıyla 20.000 kişilik kent yok olur. Aradan iki bin yıl geçse de zihniyet aynıdır. Tüm kentin yok olmasına sebep halkta görülen fuhuş ve ahlaksızlıktır.
Burada uzun bir atlama yaparak bugüne bir gelelim büyük depremi anlatmaya. Önce şiir söylesin mi?
Enkaz altında Anadolu
Yıkıntılar içinde Anadolu
2023’ün, ikinci ayının altıncı gecesi
Kan uykudayken on dört milyon
Yarıldı yer, sarsıldı gök
Çığlıklar, bağırışlar, feryatlar, korkunç sesler.
Yıkıldı binalar! Yıkıldı evler! Çöktü ne varsa.
Ortalık mahşer yeri, ortalık kıyamet!
Maraş’tan bir haber geldi
O haber 7.7 şiddetinde asrın felaketiydi
10 güzel şehrimizi
Yurdumun beşte birini
Kırdı geçti, yıktı geçti, yaktı geçti.
Artçıları hiç durmadı
Öldürdü, sakatladı, kanattı, yok etti
öksüz yetim, evsiz, ocaksız, ailesiz koydu geçti
göçük altında kalanlar naçar,
depremzedeler perişan,
halk çaresiz..!
yoktu polis..!
yoktu asker..!
yoktu afad..!
yoktu devlet..!
oysa alındı hep yıllardır deprem vergisi
Depremde yaşadığımız tariflere sığmaz felakete kaderci yaklaşım ise acılar silsilesine eklenen ateşli bir halkaydı. Bu halkanın adı cehaletti, bilgisizlikti, bıçağı kendine saplamaktı. İnsanlığın on bin yıllık birikimini, bilimi hiçe saymaktı. Her şey “Allah’tan gelir “ diyerek yıkılan binalar altında can verenlere hakaretti. Depremin değil binaların öldürdüğü gerçeğinin körüm kör gözüne inkârıydı. Cellat kürsüde ikiyüzlüce konuşurken, müjde verircesine imar affı diye naralar atılırken, aslında sunulan halkın toplu cenaze namazı davetiyesiydi.
Dilde kemik yok, yalanda sınır yok. Maraş depreminde ölenlerin sayısı 19 Şubat 2023 itibariyle 41.000 olarak açıklanıyor.
1939 yılında yaşanan Erzincan depreminde ölenlerin sayısı 33.000 olarak resmi kayıtlara geçmiş.
Şimdi sormak istiyorum 41.020 insanın öldüğü doğru olabilir mi? 1939’da Türkiye’nin nüfusu 18 milyondu. Bugün 85 milyon. Felaketin yaşandığı 10 ildeki nüfus 14 milyon. Nasıl olur da bunca nüfus artışı varken, yüzbinlerce bina yıkılmışken gerçekçi rakamlar verilmez.
Gerçeğe uymayan bilgi maalesef Marmara depreminde de kayıt altına alınmıştı. Dedim ya dilde kemik, yalanda sınır yok.
Kahramanmaraş, Gaziantep, Malatya, Adıyaman, Antep, Hatay, Diyarbakır, Adana, Kilis, Osmaniye… On güzel ilimiz ve çevre ilçeler, köyler. Milyonlarca insan, koca bir coğrafya yüzyılın depremini yaşadı.
Bu da yetmezmiş gibi, önünde bilgisayar, elinde cep telefonuyla gericiliğin en bilindik simgesinde; sarıklı, şalvarlı, sakallı, insanlıktan çıkmış biri. Bunca teknolojinin içinde yüzerken, bilimin nimetlerinden yararlanırken “açık kadınlara evlerini kiraya verenlerdir, saçı başı açık kadınlardır tüm felaketlere sebep” diyordu.
En iyisi ben yine şiirle bitireyim sözümü; (depremsiz kalın dileklerimle)
Hani nerede tarikatlar, hocalar.
Ölülerimize bir dua bile okuyamaz mıydılar?
Gitmiyordu elleri bir tek cana su vermeye
Bir lokmayı paylaşmaya.
Demiyordu dilleri bir kem söz ,
Müteahhide, belediyeye, başkana,
Altı delik torbalarıyla doymazken soyguna,
Molozlar kadar katı molozlar kadar acımasız,
Yobazlar insanlık gemisinde bir ayak kadar
Yoktular,
Bu güruhlar, molozlardan daha ölümcüldüler,
Her çağda vardılar, her çağda katildiler
Süpürdü kurtuldu bazıları.
Bitmesi için bu zulümleri.
Ey bu satırları gören okur!
Yarından tezi yok en büyük görevimiz
Yok edilmesidir tüm gericiliğin.
Yazarın Dİğer Yazıları
Tanrıça Demeter ve Akbelen
6 Ağustos 2023Örgütlü Mücadelenin Gücü
23 Mart 2023Göçebe toplumlardan bugüne Göçler
4 Mart 2023Serol Teber
25 Ocak 2023Mahsa Amini ve Mücadeleci tüm kadınlara
9 Ekim 2022Spartaküs ve Zenci İSyanı
27 Mayıs 2022Rıza Şehri
29 Nisan 2022Baharın Mitosları
28 Mart 2022cam tavan etkisi
3 Mart 2022Mitoloji öğretiyor
23 Şubat 2022Yunus Emre
31 Ekim 2021Halide Edip Adıvar
8 Ağustos 2021Özgürlük (2)
17 Temmuz 2021Özgürlük -1
29 Haziran 2021Yalnızlık ve halleri
16 Haziran 2021Zabel Yeseyan
3 Haziran 2021Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Kadın Dergileri
16 Mayıs 2021Osmanlı'dan Cumhuriyet'e kadın Dernekleri
27 Nisan 2021Bacıyan-ı Rum: Anadolu Kadınlar Birliği
11 Nisan 2021