Depremin Medyası Medyanın Depremi

Rahmi Yıldırım

17 Mart 2023
Depremin Medyası Medyanın Depremi

Deprem felaketi sadece topluma ve siyasete değil medyaya da ne denli zehirli bir zihniyetin egemen olduğunu gösterdi. Asıl gücünü dinden ve geleneklerden alan bu zihniyetin özünde devleti kutsayıp toz kondurmamak, kurulu düzeni meşrulaştırmak ve sorgulatmamak esastır.  

Takdir-i İlahihayır da şer de Allah’tandır” diye özetlenebilecek bu zihniyet tarihsel genetik bir miras adeta. Medya özelinde söylersek; bu coğrafyanın medyası, padişahın doğum günlerinde, tahta çıkış yıldönümlerinde veya herhangi bir vesileyle vakanüvislerin yazdıkları kasideler vakayinameler karşılığında dalkavukluk bahşişi aldıkları gelenekten geliyor. Öyle kirli bir gelenektir ki, vakanüvisler, padişahların işledikleri en kanlı cinayetleri bile “Allah’ın takdiri” diye kaydedip kaside yazabilmişlerdir. 

Örneğin, Üçüncü Mehmet 1595’te tahta çıkar çıkmaz, cülus bahşişi dağıttıktan sonra, ilk iş olarak 19 erkek kardeşini dilsiz cellatlara boğdurdu; şehzade doğurması muhtemel 7 cariyeyi ayaklarına taş bağlatıp denize attırdı. Bu korkunç katliam devrin vakanüvisleri tarafından “Allah’ın takdiri” (Karaçelebizade Abdülaziz Efendi), “Şehzadeler Hakk’ın rahmetine kavuştu” (Peçevi) gibi ifadelerle kayda geçirildi. Bostanzade Yahya Efendi ise aynen şöyle yazdı: “Güzel huylu Sultan Mehmed Han yumuşak huylulukta ermişler benzeriydi. On dokuz erkek kardeşine şehitlik şerbeti içirdi.” 

Dalkavuk vakanüvisler geleneğine Osmanlı’nın dağılma döneminde gazeteciler de eklendi. İlk Türkçe gazeteTakvim-i Vekayi 1831’de Saray tarafından yayımlandı, bugün Resmi Gazete olarak sürüyor. İlk Türkçe özel gazete Ceride-i Havadis, 1840’ta Saray’ın verdiği harçlıkla İngiliz uyruklu William Churchill tarafından yayımlandı. İzleyen özel gazeteler arasında Saray’dan harçlık almayan yok gibiydi. Sözde muhalifler dahil, besleme gazetecilik Abdülhamit tarafından kurumlaştırıldı. Abdülhamit gazeteleri beslemekle yetinmedi, sansür, kapatma, kitap yakma vs. uygulamalarla da matbuatı devlete bağımlı hale getirdi. 

*** 

DÖRDÜNCÜ GÜÇ DEĞİL YARDIMCI GÜÇ 

Klasik bir deyişle, “Basın dördüncü güçtür.” Yani, yasama yürütme yargı erklerinden oluşan devleti ve kamu yönetimini halk adına eleştiren, devletin olumsuz icraatına karşı halkı uyaran güç anlamında. Ancak Cumhuriyet döneminde de matbuatın geleneği zihniyeti değişmedi. Tek parti CHP döneminde gazeteciler mebus yapılarak ya da beslenerek kontrol altında tutuldu. Gazetelerin istikbali Köşk’ün ve Dahiliye Vekili’nin bir çift sözüne bağlıydı. Dönemin Dahiliye Vekillerinden Faik Öztrak, Türk Basın Birliği’nin 1939’da toplanan ilk ve son kongresinde basının “dördüncü kuvvet değil, yardımcı kuvvet” olduğunu emretti. Matbuat ve İstihbarat Umum Müdürü Selim Sarper de basını “hükümetin ağzı milletin kulağı” ilan etti. 

Cumhuriyetin çok partili döneminde de gelenek değişmedi. DP devrinde örtülü ödenekten harçlık verilerek ya da ucuz kâğıt ve resmi ilan reklamlarla desteklenen matbuat “besleme basın” adlandırmasıyla tarihe geçti. Örtülü ödenekten gazetelere ve yazarlara aktarılan paraların belgeleri 1960 darbesinden sonra ortalığa saçıldı. Beslenen gazeteciler yazarlar listesinin en başında Necip Fazıl Kısakürek bulunuyordu. 

İzleyen devirlerde matbuat/basın, medyaya evrildi; holdingleşen medya, devletin, sermayenin ve hükümetin ağzı oldu. Yerine göre “emret komutanım”, yerine göre “emret başbakanım” gazeteciliği yapıldı; muhabirler “Mehmetçik gazeteci” sayıldı.  

İslamcı AKP devrine gelinceye değin medya patronları hükümetten ihale almak için ellerindeki medyayı silah olarak kullanırlardı. Şirketler ve resmi kuruluşlar üst düzey gazetecileri ağırlamakta, dünya turuna çıkarmakta yarışırken; bazı basın toplantılarında muhabirlerin masalarına sarı zarflar konduğu da duyulurdu. AKP ile birlikte o da geride kaldı; artık, yağlı bir ihale verilen partili patronlara promosyon olarak kamu bankalarından (geri ödenip ödenmediği bilinmeyen) kredi ile medya veriliyor; ekranlarda sayfalarda “emret Reis, emret Başkan” gazeteciliği yapılırken muhabirler “mücahit gazeteci” sayılıyor. 

*** 

Bu düzen böyle gelip gittiği içindir ki, bu toprakların gördüğü en ağır deprem felaketi bile CB Recep Tayyip Erdoğan tarafından “kader planı” diye takdir-i ilahiye bağlandı; dalkavuk medyanın Bostanzade Yahya kafasında değişikliğe yol açmadı. Felaketin ilk günlerinde insanlar kendilerine uzanacak bir yardım eli beklerken, besleme medyanın ekranlarında sayfalarında şu başlıklar altında yayınlar yapıldı: 

DEVLET TÜM KADROLARIYLA SEFERBER 

DEVLET MİLLET EL ELE 

MEHMETÇİK DEPREM BÖLGESİNDE 

TÜM EKİPLER CANLA BAŞLA ÇALIŞIYOR 

Oysa felaketin ilk üç gününde devlet ortada yoktu. Nitekim CB Erdoğan, sonraki günlerde, “Maalesef ilk birkaç gün arzu ettiğimiz etkinlikte çalışma yürütemedik. Sizden helallik istiyoruz” diyerek ihmali, beceriksizliği, acizliği itiraf etmiş oldu.   

 Besleme medya bu başlıklar altında devletin ihmalini gizlemekle kalmadı, yanı sıra “asrın felaketi” diyerek devletin aczini mazur gösterme çabası içinde oldu. Besleme medya mecralarında çaresiz felaketzedelerin çığlıklarına mikrofonlar kameralar kapatıldı; günler sonra kurulabilmiş bir deprem çadırı sultan sarayı gibi tanıtıldı. AFAD çadırlarında “mesut mutlu yaşamlar”, “milletin hizmetindeki devlet” masalları birbirini izledi. 

Habercilikten uzak bu yayınlar şaşırtıcı değildi. Yakın geçmişte Hazine ve Maliye Bakanı’nın istifasını 27 saat haberleştirememişti bu medya.  

Besleme medya kendisinden bekleneni, CB Erdoğan’ın ifadesiyle “gereğini” yaparken, halkın gözü kulağı dili olmaya çalışan medya ve sol örgütler ihmal edilmedi elbette. Sol örgütlerin yardım çalışmaları engellendi, sivil toplum adına dinci vakıf ve tarikatlara yol verildi, muhalefet düşmanlaştırıldı. Felaketteki ihmal ve hataları haberleştiren basın kuruluşlarına yasaklar cezalar duraksamadan birbiri ardına geldi. Önce, depremde iletişimin sağlanmasında yaşamsal öneme sahip sosyal medyaya erişim zorlaştırıldı. TELE1, Halk TV, Fox TV’nin yayınları durduruldu; program durdurma ve para cezaları birbirini izledi. Resmi zorbalıktan vazife çıkartan sıradan bir zorba da deprem bölgesinde yayın yapan Halk TV muhabirine çekiçle saldırmaya kalktı. Şikâyetçi olan muhabire polis, “olur böyle şeyler, çekici vurmamış zaten, unut gitsin” demiş. Kılıçdaroğlu’nu yumruklayan inek hırsızı gibi muhabire çekiç sallayan zorba da hoş görülmüş yani…  

*** 

Sözün özü, deprem faciası basın açısından utanç verici örneklerle dolu. Egemen medyanın yalancılıkta, müptezellikte, arsızlıkta, yüzsüzlükte, utanmazlıkta DP dönemi besleme basınından bir farkı yok. Egemen medya cephesinde yalanlar, algı yönetimi, iktidar yandaşı olmayan yardım kuruluşlarına yönelik karalamalar, hatta CB’nin ağzından depremzedelere “Be hey namussuzlar, be hey ahlaksızlar, be hey adiler!” kertesinde hakaretler…  

Meslek ahlakına sahip bir avuç medyada ise yardım ekiplerinin hiç gitmediği yerlere ulaşan; günlerce el sürülmemiş enkazlarda evladını, torununu, gelinini bekleyen depremzedelere mikrofon uzatan, öfkesini isyanını ekranlara sayfalara taşıyan, onlara sahipsiz olmadıkları duygusunu yaşatan muhabirler… İyi ki varlar! Selam olsun onlara. 

Marks’a atfedilen deyişle “Kapitalizm kendi suretinde insan ve ilişkiler üretir.” Aynı şekilde, iktidarlar da kendi suretlerinde insanlar üretirler. Zenginiyle yoksuluyla ama en çok da yoksuluyla bu insanlar da kendi suretlerinde iktidarlara destek olurlar. Kurulu düzen bu şekilde kendini ve zihniyetini yeniden üretir. Bu düzen ve düzenin Bostanzade Yahya kafasındaki medya kader değil. Bu zihniyeti, ahlaksızlığı, zorbalığı üreten düzeni kökünden değiştirmeli.

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
    ''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile,…
  18. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  19. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  20. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…