Afetler Ayrımcılık Yapmaz, İnsanlar Yapar

Gamze Şimşek

13 Şubat 2023
Afetler Ayrımcılık Yapmaz, İnsanlar Yapar

Depremlerde, cinsiyetlerinin savunmasızlığından ötürü kadınların karşılaşabileceği sorunlar çok daha fazladır ve unutmayalım ki bu deprem, küresel cinsiyet eşitsizliği sıralamasında 156 ülke arasında 133. sırada yer alan Türkiye’de gerçekleşti.

Afetler ayrımcılık yapmaz. Kadın, erkek, çocuk, hayvan ne varsa katar önüne ezer ve geçer. Ayrımcılığı yapan insanlardır. Başına ne gelirse gelsin insan evladının en büyük isteği hayatta kalabilmektir elbet ama bazı anlar vardır ki, geride kalmak çok daha zor olur. 

Maslow’un “ihtiyaçlar hiyerarşisi” nin ilk basamağı, nefes almak, yemek, su, boşaltım gibi fizyolojik gereksinmeleri içerirken, hemen ikinci basamağında beden, iş, sağlık mülkiyet gibi güvenlik hakları yer alır. İnsan ancak bunları gerçekleştirdikten sonra sevgi, ait olma, saygınlık, kendini gerçekleştirme gibi diğer konularla hemhal olabilir. Deprem faciası sonrası hayatta kalmayı başarabilmiş olan insanlar için toplumsal dayanışma ile fizyolojik ihtiyaçların temini konusunda bir miktar yol alınabildi. Peki, ama bu ihtiyaçlar ve gereksinimler karşılanırken, dezavantajlı kesimde yer alanlar; yaşlılar, engelliler, çocuklar ve kadınların ihtiyaçları ne kadar önemseniyor. 

“Canlar gitmiş, başlatmayın pedinize“ mi deniyor mesela.  Kadın örgütleri kadın pedinin önemine vurgu yaparken, “bu feministler başladılar gene mi” deniyor? Neden cinsler arası empatiyi kurmakta bu denli zorlanıyoruz. Ayda bir kanamayı yaşamamış kimse bunun nasıl bir şey olduğunu, fizyolojik ve ruhsal olarak ne denli yıpratıcı olduğunu bilemez. Deprem esnasında kanamakta olan kadının acısının ve kayıplarının dumanı yüreğinde tüterken bir de, kanamasını nasıl önleyeceğini düşünmesini imgelemek zor olmasa gerek. Kadınların mahremiyet ihtiyaçlarını önemsemek ve bunu ciddiye almak zorundasınız.

Bu doğal bir afet, cinsiyete bakılmaksızın herkesin kaybı çok büyük ama gel gör ki, cinsiyetlerinin savunmasızlığından ötürü kadınların karşılaşabileceği sorunlar çok daha fazla. Kaldı ki bunlar gerek ulusal gerekse uluslararası ölçekli daha önce yaşanmış felaketlerin saha deneyimlerinden oluşuyor. OXFAM’ın 2005 tarihli raporuna göre geçici yerleşim merkezlerinde kadınların en çok cinsel tacize ve şiddete maruz kaldığı alanlar tuvalet ve duş bölgeleri olmuştur. Kadın ve erkek tuvaletlerinin kesinlikle ayrı olması hem hijyen hem de fiziksel güvenlik açısından önem taşır. Gel gör ki, günler geçmesine rağmen deprem alanlarına tuvaletlerin inşa edilmemiş olması söz konusu iken kadın ve erkeklere ayrı tuvalet istemek şu an için komik görülebilir ama bu, vergi toplamakta mahir olan devletin bir sorumluluğu ve zorunluluğudur.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye'nin verdiği bilgiye göre, depremden etkilenen kadınların 3 milyon 910 bin 497'sinin üreme çağında olduğunu. Deprem bölgesinde 214 bin 325 hamile kadının varlığını ve bu kadınların 23 bin 814'ünün bir ay içinde doğum yapmasının beklendiğini belirtmiş. Sade bu kategoride kadınları dahi düşündüğümüzde, doğum sonrası komplikasyonları da göz önüne alarak hijyenin ne denli önemli olduğu aşikar. 

Jose Saramago’nun “Körlük” adlı romanında kadın ve erkeklerin başına gelen ortak felaketin sonucunda erkeklerin nasıl çeteleştiklerini ve kadınların bedenleri üzerinde fiziki ve cinsel istismar yaptıklarını okuduğumda kanımın donduğunu anımsıyorum. Ama şu var ki, kurmacalar konularını toplumun gerçeklerinden alır. Toplumsal kötülük diye bir şey var, güçlünün güçsüzü ezdiği ve ilk fırsat yakalandığında bu kötülüğün kadınların bedenleri üzerinde hayat bulması diye bir şey var. London School of Economics ve Essex Üniversitesi'ndeki araştırmacılar tarafından 2007'de yapılan bir araştırma, 1981 ile 2002 yılları arasında 141 ülkedeki doğal afetlerin erkeklerden çok daha fazla kadını öldürdüğünü ve felaket ne kadar kötüyse, cinsiyet eşitsizliğinin de o kadar büyük olduğunu kanıtladı. Dikkatinizi çekerim, küresel cinsiyet eşitsizliği sıralamasında 156 ülke arasında 133. sırada yer alan Türkiye’de gerçekleşti bu deprem.

Kısaca korumak zorundasınız kadınları. Deprem bölgelerini ivedilikle aydınlatmak ve orada başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere, güvenliği sağlamak zorundasınız. Bir sürü kayıp vermiş, baştan aşağı acı ile donanmış o kadınların bu acıyı tekrar bedenleri üzerinden yaşamasına izin veremezsiniz.

COVİD-19 pandemisi döneminde yaşanan işten çıkarmalar ve kayıpların yarattığı toplumsal travmanın ev içinde nasıl kadınlara ve çocuklara şiddet olarak döndüğünü gördük. Şimdi bu şiddetin çadırlarda tekrar nüksetmesine izin veremezsiniz. Kadınlar ve erkekler olmak üzere tüm vatandaşların ruh sağlığını gözetmek zorundasınız. Bir gün değil, beş gün değil belki de ömür boyu varlık gösterecek acı ve yas sürecinden bahsediyoruz. Maddi yardımı yaptıktan sonra oradaki insanları bir başlarına bırakamazsınız.

Bu enkaz öyle ya da böyle kalkacak, çadırlarda ya da konteynerlerde gene tencereler kaynayacak, çamaşırlar ellerde yıkanacak. O ellerin sahipleri kırık kanatları ile yaşama tutunmaya çalışacak, hem kendileri, hem de ailelerinin geri kalanlarının acıları içinde yeni bir yaşam inşa etmeye çalışacaklar. Euripides, Troyalı kadınlar adlı eserinde savaş sonrası esir düşen kadınların dramını bize aktarırken, Truva kralı Priamos’un karısı Hekabe, yitirdiği oğlu Hektor’un karısı acılı Andromakhe’ye şöyle seslenir. “Hayır kızcağızım, hayır. Ölümle yaşam asla bir tutulamaz. Ölümde hiçbir şey kalmaz, oysa yaşamda bir umut vardır hep.”

 Ne olur az da olsa kalmış olan yeni bir yaşam umudunun kırılmasına izin vermeyin. Kadınları koruyun ki, onlar da çocuklarının ve sevdiklerinin yaşamlarını aydınlatmak için mücadelelerini sürdürebilsinler. Hayatlarını koruyamadınız bari yeni bir yaşam kurmalarına olanak sağlayacak düzenlemeleri yapın. 



Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Çölde Vaha Misali Bir Etkinlik
    ''Bir yer düşünün; cep telefonu, bilgisayar, cüzdan gibi eşyaların çadırların önündeki masalara bırakıldığı, masanızdaki bir tava menemene gelen geçenlerin ekmek bandırıp yollarına devam ettikleri, bir yer düşünün herkesin tanısın tanımasın…
  2. Afgan kadınlar köleyken biz özgür olabilir miyiz?
    “15 Ağustos 2021 sonrasında her şey gözlerimin önünde oldu: 20 yıldır uğruna çalıştığımız bir demokrasi 24 saat içinde yerle bir oldu. Açıklığa kavuşturmak istediğim bir nokta var: Afganistanlı kadınların başına gelenler her…
  3. Suçlu bulundu : İç Barışı Tehdit Eden Kadınlar!
    “Ey insanlık dinle ve anla. On ikiye beş kaldı, aç gözünü tetikte ol, hırsız çaldı zamanı. Gel Pazar günü saat üçte, öğren de kurtar canını.” Michael Ende’nin, dinlemeyi bilen küçük…
  4. Kafeslere sığmayan bedenler
    Dürüst olalım, bir gün zayıflarım diye sakladığın o elbisenin içine on yıldır giremiyorsan, ne olur biraz gerçekçi ol ve içine girebileceğin başka bir elbise al da, ruhun da, gardırobunda ferahlasın.…
  5. Savaş, Hafıza ve Toplumsal Cinsiyet
    Dün Sırbistan, Japonya, bugün Rusya ya da yarın herhangi başka bir yer. Ülkeler değişir ama asla değişmeyense eril zihniyetin savaş meydanlarındaki tezahürüdür. Bir bakmışsınız bugün kurban gibi görünen bir ulus,…
  6. Eril Aktörlerin Yitik Kurbanları
    Kadınları namus, ahlak ve sadakat kemerleriyle eve bağlayan Nazilerin erkeklerinin lugatlarında sadakat, sadece birer propaganda aracıymış tabi ki. Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin liderlerinden Heinrich Himmler’in sekreteri Hedwig Potthast ile…
  7. Dünya emekçi kadınlar gününde elleri düşünmek
    Hey sen, oradaki… Ne yapıyorsun ellerinle? Tıkış pıkış bindirildikleri arabada Corona önlemlerine uyulmayıp, maske takılmamasına itiraz ettiği ve bu olayı görüntülemeye çalıştığı için gözünün kör olmasına neden olduğun 60 yasındaki…
  8. Metaverse dünyasında kadınlar ve taciz.
    Gece dışarı çıkma, kalabalıklara karışma, onu bunu giyme derken şimdi de sanal âlemde kimliğini gizle. Peki, ama neden? Kadınlar bin yıllardan beri kendilerine reva görülen sessizlik ve toplumun dışında tutulmayla…
  9. Sen Ne Çektin Be Havva
    Sen ne çektin be Havva… Canın çekti bir elma yedin. Sonra Âdem’e de ikram ettin. Âdem de hayır demeyip yedi. Üstüne kovuldun cennetten ama ikramiye sana kaldı, o gün bir…
  10. Başarılı kadınların enselerinde vızıldayan erkekler
    Tamer Karadağlı Türkiyeli izleyiciler tarafından kültürel kodlarımızın bir tezahürü olan taş fırın erkeği tiplemesi ile akıllarda kalmış bir sanatçıdır.  Yaşanan böylesi bir olayda,  taş fırın erkek kimliğinden soyunup sanatçı kimliğine…
  11. Özgürlüğe Pedallayın Kadınlar!
    Sufrajetlerin önemli ismi Susan Anthony: “Bisikleti yönetmeyi başaran bir kadın, hayatı da yönetmeyi başaracaktır” sözü ile kadınların bisiklet mücadelelerine verdiği destek ile güç katmış ve  “Dünyadaki kadınların eşit haklara ulaşması…
  12. Kadın Katillerini Yetiştiren Kim?
    Her gün en az 3 kadının öldürüldüğü, kadın katillerinin korunduğu, kadınların yaşam haklarını savunmak için kuş misali çırpındıkları bir ülkede yukarıdaki sözleri söyleyenin bir kadın olmamasını çok isterdim ama gene…
  13. Kadınların Sahnesi Yeni Başlıyor
    Son zamanlarda tüm dünya kadınlarını da içine alarak belki, ama en çok da kendi ülkemin kadınlarını düşününce görüyorum ki, hep kanlı oyunların başrolünü oynamak biz kadınlara düşüyor. Ve maalesef ki,…
  14. Makbul Analık Sorgusu
    Makbul Analık Sorgusu
    9 Şubat 2021
    Aile yapısının sağlamlığının göstergesi, AKP hükümetinin 2012-2019 yılları arasında %1400 artış göstermiş olan kadın cinayetleri midir? Evlenme oranları azalırken, boşanma sayılarının her geçen gün hızla artış göstermesi midir? Yoksa, aile…
  15. Bir Sonra Katledilecek Kadın Ya Sen İsen?
    Evet, bir sonrakinin sen olma olasılığı çok yüksek, senin olası katilinin de bir kravat, iki pişmanlıkla davasının en kısa sürede kapanması da çok olası. Velev ki, katledilen sen olmasan dahi,…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…