Viktoria Dönemi’nden bir Kadın yazar: Emily Bronte

Nuray Kılıç

19 Aralık 2020
  Viktoria Dönemi’nden bir Kadın yazar: Emily Bronte

19 Aralık tarihi İngiliz edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak anılan Uğultulu Tepeler adlı romanın yazarının ölüm yıldönümü. Victoria döneminin kati kurallarına rağmen serpilmiş bir kadın yazar, Emily Bronte.

Kadın cinselliğinin yok sayıldığı, varsa da ayıplandığı bir dönemde şehvet, ask ve şiddet dolu duyguları çok içten bir şekilde dile getirdiği ‘’Uğultulu tepeler’’(wuthering heights) romanıyla nerdeyse yazıldığı dönemde skandal yaratmıştır..

İnanılmaz bir hayal gücünü yansıtan romanını yazdığında, hayati boyunca baba evinden dışarı çıkmamış, karşı cinsle bilinen hiçbir ilişki yasamamıştır Bronte. Ondan daha popüler olan Kardeşi Charlotte'un onu çok kıskandığı ve hatta ölümüne sebep vermiş olabileceği de dolaşan rivayetler arasındadır.

Emily Brontë

Hayatı

Emily Jane Bronte 30 Temmuz 1818 yılında Yorkshire'da Rahip Patrick Bronte ve eşi Maria Branwell Bronte'nin altı çocuğun beşincisi olarak doğdu. Aile 1820'de Haworth'a taşındı. Çocukluk yıllarında, Bronte'nin annesi öldü. Annesinin kız kardeşi Elizabeth Branwell, çocuklara bakmak için aile ile yaşamaya geldi. Altı yaşındayken Emily, Charlotte ve en büyük iki kız kardeşi Elizabeth ve Maria ile birlikte Cowan Köprüsü'ndeki Ruhban Kızları Okuluna gönderildi. Hem Elizabeth hem de Maria okulda ciddi bir şekilde hastalandı ve eve döndüler. 1825'te Tüberkülozdan öldüler. Bronte'nin babası hem Emily'yi hem de Charlotte'u okuldan aldı. Resim dersi de dâhil eğitimlerine evde devam ettiler.

Bronte, Haworth'taki evinde sessiz hayatının tadını çıkarıyordu. Bol bol okudu ve kardeşleriyle hikâyeler uydurmaya başladı. Üç kız kardeş ve erkek kardeş Branwell'in de dâhil olduğu hayatta kalan Bronte çocukları güçlü hayal gücüne sahipti. Babaları tarafından Branwell'e verilen oyuncak askerlerden esinlenerek hikâyeler yarattılar. Emily'nin o dönemde kaleme aldığı çalışmalarından çok azı bugüne ulaşabilmiştir.

Utangaç bir genç olan Emily 1835'te Charlotte ile birlikte okul için evden ayrıldı. Charlotte'un öğretmen olarak çalıştığı Roe Head'deki Bayan Wooler'in okuluna gitti. Ama sadece birkaç ay kaldı.

Fakir bir aileden gelen Bronte iş bulmaya çalıştı. Eylül 1837'de Law Hill Okulu'nda öğretmen oldu, ancak Mart ayında görevinden ayrıldı.

Emily 1838'de Halifax yakınlarındaki Mis Patchett'in Kızlar Akademisinde çalıştı. Daha sonra kardeşi Charlotte ile birlikte Brüksel'deki özel bir okula devam etti. Teyzeleri Elizabeth ölünce de eve dönmek zorunda kaldı.

Kız kardeşleri gibi Emily'nin sağlığı da evde ve okuldaki zor şartlar sebebiyle zayıflamış, kötüleşmişti. Erkek kardeşinin Eylül 1848’deki cenazesi sırasında soğuk algınlığı kapmış, ve her türlü tıbbî müdahaleyi reddettikten sonra 19 Aralık 1848'de Tüberküloz sebebiyle vefat etmiştir. Haworth, West Yorkshire'da  (İngiltere) defnedilmiştir.

Edebi Hayatı

Emily Bronte şiir okumayı çok sevmekteydi. Edebiyata şiir ile başlayan Emily yeteneğini ailesine kanıtladıktan sonra, Kız kardeşleriyle beraber ‘’Yalnızlık şiiri’’ adında bir şiir kitabı yayınladı. Şiir kitabını, o dönemde İngiltere de kadın yazarlar fazla kabul görmediği için hem erkek hem de kadın ismi olarak kullanılan mahlaslarla basmışlardı.

Kullandıkları mahlaslar gerçek isimlerinin baş harfleriyle aynı baş harfe sahipti: Charlotte için Currer Bell, Emily için Ellis Bell ve Anne için Acton Bell. 1846'da yayınlanan şiir kitabında Emily'nin 21 şiiri vardı. Kitaba gelen eleştiriler doğrultusunda asıl şiirsel ögelerin Emily’nin dizelerinde olduğu anlaşıldı. Girişim kız kardeşlere toplam 50 sterline mal oldu ve sadece iki kopya satıldı.

Georges Bataille, Edebiyat ve Kötülük adlı kitabında Bronte'yi de incelemiştir.

‘’Uğultulu tepeler (wuthering heights)  gibi bir başyapıt yazmakla yetinmeyerek inanılmaz güzel şiirleriyle de dikkat çeken, içinde yasadığı Moorland'la bütünleşmiş Yorkshire’li yazar ve şair ‘’ diye bahsetmiştir.

Eski stoacı (felsefeci)

Işık değerinde tuttuğum zenginlikler

Ve aşkı küçümsemek için gülüyorum;

Ve şöhret arzusu bir rüyaydı

Sabahla kaybolan

Ve dua edersem tek dua

Dudaklarımı benim için hareket ettiren

"şimdi katlandığım kalbi bırak,

Ve bana özgürlük ver! "

Evet, hedeflerine yaklaşan hızlı günlerim gibi:

Rica ettiğim tek şey bu;

Yaşamda ve ölümde zincirsiz bir ruh,

Dayanma cesaretiyle.

Bu şiir Georges Bataille’nin kitabında incelediği ve yer verdiği şiirdir.

Emily Bronte 1847'de tek romanı olan ‘’Uğultulu Tepeler’'i yayımlanmıştı. Bu roman üç ciltlik bir setin ilk iki cildini oluşturmaktaydı. Son cilt kız kardeşi Anne tarafından yazılan Agnes Grey isimli romandır. Romanın yenilikçi yapısı eleştirmenleri bir anlamda şaşırtmıştır. Her ne kadar ilk çıktığında hem iyi hem de kötü yorumlar alsa da, roman zamanla bir İngiliz edebiyatı klasiği haline gelmiştir. 1850'de Charlotte romanı yayına hazırlayıp, düzenlemiş ve Emily'nin gerçek ismiyle, tek başına bir eser olarak Uğultulu Tepeler ismiyle yayımlamıştır.

Kaleme almış olduğu tek roman, Uğultulu Tepeler (Wuthering Heights) bugün İngiliz edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak anılmaktadır.

Eve evlatlık olarak gelen Heathclif ile Cateherin birbirlerine âşık olurlar. Fakat Cateherine bu aşktan vazgeçerek zengin komşuları Edgar Linton ile evlenir. Evden ayrılan Heathcliff zengin bir adam olarak döner.  Ve hem Catherine’den hem de Edgar Linton’dan intikamını almaya başlar.

Emily Bronte’nin kötüye hak verdiren bu romanında Heathcliff karakterinin sevdiği kız olan Cathy’den intikam almasını sağlarken aşkın nefrete dönüşümünü ve nefretin bazen aşktan da güçlü olabildiğini göstermektedir.

Roman birçok tez konusu olarak incelenmiştir.  Araştırmacılar; yazıldığı dönemi, romanın anlatım tekniği, yazarın bakış açısnı, romanın türünü, çevrildiği dilleri, eserin basım yılını, basım hikâyesini, yazar ve eseri arasındaki, eserle yazarın biyografisi arasındaki bağlantıları incelenmiştir.

Romanın özünde, Shakespeare trajedisinin devasa gücü ve bir Yunan ahlak oyununun diyalojik biçimi ile sevginin yıpratıcılığı vardır. İç savaşta hapsolmuş ve babasoylu mirasla birbirine bağlanmış iki aile, kendi evlerini ayıran küçük coğrafi alanda acımasız çatışmalarını sürdürmüştür.

Dramatik ve şiirsel sunumu, yazarın her türlü yorumdan kaçınması ve alışılmadık yapısı ile dönemin diğer romanlarından ayrılır.

Bir araştırmacıya göre; trajedinin teması ve ruhu romanda yeni bir araç buldu. Uğultulu Tepeler korkunç Yorkshire ortamında, trajedinin orijinal endişelerini yansıtıyor: yani, doğa ve insan doğasındaki korkunç bölünmeler yaratan ve yok eden aşk, aynı anda şiddeti kullanan karakterler. Kader, sanki yaşadıkça ve ilerledikçe öğrenen bir hayal gücü tarafından kontrol ediliyor.

Neden Emily Bronte'nin Uğultulu Tepeleri bir Kült Klasiğidir?

Yazar Sophie Alexandra Frazer’a göre Uğultulu Tepeler’in yazıldığı dönemde, şimdiki kült statüsüne ulaşacağı sanılmıyordu. Çağdaş eleştirmenler, psikolojik gerçekçiliğinin açıklığına gönülsüzce yanıt vererek onun gücünü sık sık kabul etseler de, ezici yanıt, onun vahşi kahramanı Heathcliff'e ve Victoria kadınlığının normlarına karşı isyanı kısırlaştıran sevgili Catherine'e karşı iğrenç bir yanıttı. Kadınsı bir cazibe iddiası vardı. Karakterler, küfürlerden yoğun bir şekilde etkilenen dillerde konuşurlar, acı silahları gibi kelimeler savururlar ve birbirlerinden intikam almaya çalışırken baştan sona neşeli bir zekâya düşerler. Hepsi cehennemdeki amansız bir satranç oyunu gibidir. İlk eleştirmenlerinden biri, romanın "kontrol edilmeyen tutkunun acımasız etkisini güçlü bir şekilde gösterdiğini" yazmıştır.

Bununla birlikte, ahlak filozofu Martha Nussbaum, "Uğultulu Tepeler’deki şok edici olaylarla kendimiz yüzleşmemiz gerektiğini, yoksa Emily Bronte'nin ne yapmak istediğini anlama şansımız olmayacağını" iddia ediyor. Okuyucu, Bronte'nin ters çevrilmiş dünyasının dehşetine kendini teslim etmelidir. İçinde ne olduğunu bilmediği bir denize kendini atmak zorundadır. Bir romanın Kayıp Cennetidir diye yorumluyor.

Feminist bir ikon

Emily Bronte, romanıyla Sylvia Plath'tan, Kate Bush’a kadar birçok kadını vahşi cazibesi ile etkilemiştir. Bronte'nin cazibeli kahramanı Catherine birçok kadın yazara ilham olmuştur. Roman, popüler kültürdeki geçerliliğini korumuş ve yazarı feminist bir ikon haline gelmiştir.                                                                                       

KAYNAKÇA

[1] Uğultulu Tepeler ( Can yayınları)

[2]  Britannica/biography/Emily-Bronte

[3] theconversation.com

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…