7 yaşındaki çocuğunu elleriyle boğan bir baba, karısına neler yapmaz?

2 Şubat 2023
7 yaşındaki çocuğunu elleriyle boğan bir baba, karısına neler yapmaz?

Kadınlar her olayın öznesi gibi gösterilip aslında nesne konumunu bir türlü aşamıyorlar. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Anayasa değişiklik görüşmelerine bakmak yeterli. Ülkede başörtüsü sorunu olmadığı halde, sanki varmış gibi gösteriliyor. Ve sonra “benim başörtülü vatandaşlarım” diye nutuklar atılıyor.

Mevcut en son sürdürülebilir kalkınma hedefi verileri, dünyanın 2030 yılına kadar cinsiyet eşitliğini sağlama yolunda olmadığını gösteriyor. Küresel cinsiyet uçurumunu kapatmak için bir 286 yıl daha gerekecek yani. Nasıl gerekmesin ki, dünyanın her yerinden kadına karşı ayrımcılığa dair haberlere şahitlik ediyoruz. Kadınlar her olayın öznesi gibi gösterilip aslında nesne konumunu bir türlü aşamıyorlar. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Anayasa değişiklik görüşmelerine bakmak yeterli. Ülkede başörtüsü sorunu olmadığı halde, sanki varmış gibi gösteriliyor. Ve sonra “benim başörtülü vatandaşlarım” diye nutuklar atılıyor. Günlerdir, ülkenin en önemli kadın platformlarından olan Eşik Platform “anayasa değişikliğine hayır” kampanyası için çalışıyor ve muhalefet partileriyle oylamayı reddetmeleri üzerine müzakerelerde bulunuyor. Biliyorsunuz Altılı Masa’nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni açıklandı. İçinde İstanbul Sözleşmesi geçmeyen bir mutabakat metni ile karşılaştık. 2011 yılında Kadın Bakanlığını kapatıp, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na çeviren AKP’ye karşılık, Altılı Masa’nın önerisinin “Kadın, Aile ve Çocuk Bakanlığı” olduğunu duyduk. Kısaca mevcut eleştirdiğimiz düzenlere karşılık getirilen önerilerde de kadının özne konumuna getirilmediğini görüyoruz.

2023 yılının ilk on beş gününde 10 kadın katledilmişken, Ocak ayının sonunda bu rakamın 29’a çıktığını gördük. On beş günde bir hazırladığımız dünyadan ve ülkemizden kadın gündemine bakınca içimiz kararıyor ve dilimize gelen sözcük adalet oluyor. Canice katledilen kadınlar, her geçen gün haberlerini aldığımız istismar edilen çocuklar için Adaletin esamesinin okunmadığı bir ülkede “adalet aramak mümkün mü?” dediğinizi duyar gibiyim ama neyse, haydi bakalım neler olmuş Ocak ayının son on beş gününde ülkemizde ve tüm dünyada…

Afganistan

Afganistan’da sular durulmuyor, kadınların hayatları her anlamda risk altında. Afganistan parlamentosunun eski bir üyesi olan Mursal Nabizada, Kabil şehrinin PD12'deki evinde kimliği belirsiz silahlı kişilerce vurularak öldürüldü. Nabizade, ABD'nin çekilmesinin ardından Ağustos 2021'de Taliban'ın iktidarı ele geçirmesinin ardından Kabil'de kalan birkaç kadın parlamenter arasındaydı.

images-7-1

'Kimsemiz yok': Keşmir'de gelin olarak satılan kadın ve kızlar

A photo of a woman holding a baby in her lap.

Hintli kadın ve kızlar, 35 $ gibi düşük bir ücret karşılığında insan tacirleri tarafından satılıyor ve zorla evlendiriliyor. Hindistan Ulusal Suç Kayıtları Bürosu (NCRB), 2020'de 1.700'den fazla insan kaçakçılığı vakası kaydetti. Buna evlilik, kölelik ve fuhuş amacıyla kaçırılan yetişkin ve çocuklar dahildir. Ancak uzmanlar bunun buzdağının sadece görünen kısmı olduğunu söylüyor. 

Hindistan'ın kadın güreşçileri, federasyon başkanını ve bazı antrenörlerini cinsel tacizde bulunmakla suçlayarak oturma eylemi düzenledi.

Ülkenin önde gelen kadın güreşçilerinden Vinesh Phogat ve Sakshi Malik ile erkek güreşçi Bajrang Punia'nın başını çektiği ve diğer kadın güreşçilerin de aralarında olduğu yaklaşık 200 kişi, başkent Yeni Delhi'deki parlamento binasının önünde oturma eylemi yaptı.Göstericiler, cinsel tacizle suçladıkları Hindistan Güreş Federasyonu (WFI) Başkanı Shri Brijbhushan Sharan Singh ve söz konusu antrenörlerin görevden alınmasını talep ediyor.

ABD’de de Kadınların Kıyafetleri “dert oldu”

Dünyanın her yerinde kadınların kıyafetlerine karışıyor erkekler, eril düşünceye sahip kadınlar ve son uygulama ABD’den. Missouri Temsilciler Meclisi'ndeki milletvekilleri yeni kurallar paketinin bir parçası olarak kadınlar için daha katı bir kıyafet yönetmeliği kabul etti ve şimdi kadınların blazer, hırka veya örgü blazer gibi bir ceket giyerek omuzlarını örtmelerini zorunlu kılıyor. Cumhuriyetçi eyalet Temsilcisi Ann Kelley, kadınların hem blazer hem de örgü blazer olarak tanımlanan ceket giymesini zorunlu kılacak bir değişiklik önerdi çünkü "her zaman resmi ve profesyonel bir atmosfer sürdürmek çok önemlidir." diyerek de önerisini destekledi.

İran’da Kadınlar Baskılara Rağmen Direnmeye Devam Ediyor

Başkent Tahran’da 13 Eylül’de ‘başörtüsü takma kurallarına uymadığı’ gerekçesiyle ‘ahlak polisi’ tarafından gözaltına alındıktan sonra komaya girerek hastaneye kaldırılan 22 yaşındaki Mehsa Emini’nin 16 Eylül’de yaşamını yitirmesi sonrası ülke genelinde başlayan ‘özgürlük’ protestoları sürüyor.

https://esitlikadaletkadin.org/depo/2023/01/iran-1024x576.jpeg

Eyfel Kulesi, İran’da Mehsa Emini’nin ölümünün ardından kadınların başlattığı ‘özgürlük’ mücadelesine destek vermek amacıyla aydınlatıldı. Dünya Kamuoyu’ndan İran’lı kadınlara destek sürerken, İran’da ise; Jîna Mahsa Amini'nin babası Amjad Amini’yle röportaj yaptığı için "rejim aleyhine propaganda yapmak" ve "kamuoyunu galeyana getirmek için yalan haber yayınlama" suçlamasıyla iki yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Bunun yanı sıra, Wired’ta yer alan habere göre ise başörtüsü takmayanları bir yüz tanıma algoritması yardımıyla tespit eden İran Hükümeti, birkaç gün içerisinde kadınların evine baskın yapıyor ve tutukluyor.

Oxford Üniversitesi’nde İran’da ifade özgürlüğü konu başlıklı bir araştırma çalışmasına göre İran Hükümeti, 2015 yılından beri kurallara uymayan ve hükümete muhalif görüşlere sahip olan kişileri tespit etmek için oluşturduğu ulusal kimlik veri tabanını aktif bir şekilde kullanıyor.

C:\Users\cetin\OneDrive\Masaüstü\iran.jpg

"Sessiz kalarak içimdeki vicdanın, insanlığın ve onurun son damlasına kadar yok olmasından korkuyorum. Siz korkmuyor musunuz?" diye sormuştu. Jîna Mahsa Amini'nin "ahlak polisinin" gözaltında hayatını kaybetmesinin ardından Müjgan Ilanlu, 17 Eylül 2022'den bu yana devam eden protestoları destekleyen İlanlu, 17 Ekim 2022'de gözaltına alınmıştı. 

İranlı belgesel yönetmeni Müjgan İlanlu, 9 yıl 9 ay hapis ve 74 kırbaç cezasına çarptırıldı ve sosyal medyadan 2 yıl boyunca men edildi.

Türkiye’den Haberler

Pınar Selek aynı davadan 4 kez beraat etti, dava son beraat kararının ardından 8 yıldır bekletiliyordu. 31 Mart için duruşma tarihi verildi, hakkında tutuklama kararı ve kırmızı bülten çıkarıldı. 

 “Mısır ça1570101453907-pinar-selekrşısı davası 25 yıldır sürüyor. Hayatımın yarısı. 25 yıldır sürdürdüğümüz hukuk mücadelesini boğmaya çalışan mafya çete sisteminin bir aynası. Ve bu dava ülkemizde çok daha uzun süredir kökleşen örgütlü kötülüğün bir göstergesi.” diyor Pınar Selek.

Bakanlığın görevi çocukların din eğitimi alması mı, çocuk istismarının önlenmesi midir?

BirGün'ün ortaya çıkardığı İsmailağa Cemaati'ne bağlı Hiranur Vakfı kurucularından Yusuf Ziya Gümüşel'in kızı H.K.G'yi 6 yaşında 'evlendirmesi' ve H.K.G.'nin yıllarca cinsel istismara maruz bırakılması skandalına yönelik davanın ilk duruşması,  30 Ocak’ta Kartal’daki Anadolu Adalet Sarayı’nda görüldü. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, duruşmanın kapalı yapılmasını ve yayın yasağı kararı alınmasını talep etti ve tüm baroların, kadın ve çocuk derneklerinin ve siyasi partilerin katılma talebi reddedildi. Duruşmanın kapalı yapılmasına karar verildi. Sadece Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın müdahillik talebi kabul edildi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, H.G.K’nin 30 Kasım 2020’de savcılığa müracaat ettiğini söyleyerek, 2 yıldır konudan haberdar olduklarını itiraf etmişti. Yükümlülüklerini yerine getirmeyen Bakanlık da çocuk istismarından sorumlu değil mi?

Adliye önünde toplanan tarikat üyeleri "mahkeme azgın azınlığa yol verme" sloganı attı. 10 kadının bir araya gelip “kadın cinayetlerine son” diyerek slogan atması üzerine dahi yüzlerce polisle kadınların etrafını kuşatanlar, mahkeme önünde tekbir atan gerici guruhları görüyor ama görmüyorlar. 6 yaşındaki çocuğun tecavüzüne göz yumanlar, tarikatlardaki çocuklara yapılan cinsel istismarları görmezden gelip çocuğun hakkını arayanlara azgın diyorlar. Olmayacak işler oluyor, kulaklarımızı tırmalayan ise zorbalık, haksızlık ve suistimallere maruz kalan bir dolu insanın adalet, adalet çığlıkları…

Öte yandan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı, 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu kapsamında, Bakanlık binasında "4-6 Yaş Kuran Kursu Desteği Programı" protokolü imza töreni düzenleniyor. Aile  ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, "Ekonomik bakımdan dezavantajlı ailelerin, 4-6 yaş Kuran kursuna devam edebilecek çağdaki çocuklarının, resmi Kuran kursuna kayıt ettirilmeleri halinde, velinin ödemekle mükellef olduğu giderleri, Bakanlığımızca doğrudan Diyanet İşleri Başkanlığımıza ödeyeceğiz." diye beyanat veriyor.

Soruyoruz o halde, Bakanlığın görevi çocukların din eğitimi alması mı, çocuk istismarının önlenmesi midir?

https://ekmekvegul.net/storage/images/z4diSC6n64mFxOmBa3Oatej8te9zY5J1Qzm156gl.png https://pbs.twimg.com/card_img/1618174304801243136/GZcFJt3z?format=jpg&name=small C:\Users\cetin\OneDrive\Masaüstü\tarikat2.jpg

Kadın olmak tabi ki çok zor, ama trans kadın olmak çok daha zor. 

Mira’yı öldürüp çekyata saklayan katile haksız tahrik indirimi! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Trans kadın Mira Güneşi öldürüp çekyata saklayan, arkadaşlarıyla birlikte eşya ve kredi kartını çalan ve cinayetten hemen sonra Mira’nın arabasıyla düğüne giden Serdar Gülsoy’a haksız tahrik indirimi uygulandı. 

Mahkeme, Mira’yı öldüren Serdar Gülsoy’a kasten öldürme suçundan müebbet hapis cezası verdi. Ancak Gülsoy’un, “Bana küfretti” iddiasını doğru kabul ederek cezada haksız tahrik indirimine gitti. Gülsoy’un cezası 15 yıla düştü.

‘Arkamda devlet var’ diyerek tecavüz girişiminde bulunan Baran Kızıl’ın tahliyesine tepki gösteren İpek Gülşen, ‘Tahliye kararı ‘arkamda devlet var’ sözlerini doğruladı. Hayattayken sesimi duyun’ dedi.

Kadın örgütlerine “ölmek istemiyorum” çağrısında bulunan Gülşen, söz konusu kişinin yeniden tutuklanmasını talep etti.

Belgeselci Sibel Tekin'e hangi sorular soruldu, nasıl tutuklandı? | Medya  ve Hukuk Çalışmaları Derneği

Belgesel çekimi yapan Sibel Tekin, gözaltına alınıp ardından tutuklandı. Tekin başına gelenleri çöyle anlattı; “Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesiyim. Sinema, belgesel, video çekim ve kurgu dersleri veriyorum. 2013’ten bu yana da toplumsal eylemleri çekip filmleştirmeye çalışıyorum. 13 Aralık’ta Kızılay’da şehrin en hareketli noktası diye ilk çekimleri yaptım. 15’inde Tuzluçayır’da çekim yaptım. İşçi sınıfının sabah hareketliliğini çektim. Sonra Dikimevi’ne kadar yürüdüm. O yol esnasında da çekimler yaptım. Metroya binip okuluma gittim. Gece 2’de eve polisler geldi. Yıllardır yaptığım tüm çekimleri topladılar. Gözaltı ve tutuklanma gerekçem; çekim yaptığım yerlerden biri, ceza infaz memurlarının servis bekleme noktasıymış. Bir de görüntüler arasında bir okul bahçesindeki polis ya da bir başka güvenlik kuvveti arabası varmış. Asla kastım yok. Yüzlerce dakikalık başka çekimler var. Caddeler, parklar sokaklar var. Ama sanki sadece onları çekmişim gibi bir algı yaratıldı ve bir aydır sadece bu nedenle buradayım.”

"Sırf bir kadının iddiası ile devletin bu kadar yıpratılması kabul edilemez" 

Bunu diyen kim? bir polis memuru, efendim neden demiş peki? Manisa’da 14 yaşındaki bir kız çocuğu tecavüze uğradıktan sonra devlet korumasına alınmasına rağmen pavyonlarda çalıştığının haberini yapmış Kısa Dalga yazarı Hale Gönültaş ve tabi ki haberi ile ilgili soruşturma başlatılmış. Bu zatı-muhterem polis bey de; haberde polis memurunun adı geçmemesine rağmen, kız çocuğunun annesinin dile getirdiği “istismar” iddialarıyla kastedilenin kendisi olduğunu belirterek suç duyurusunda bulunmuş.  

Devlet gözetiminde iken kaybolan tecavüz mağduru çocuğu yazan gazeteci Hale Gönültaş’a soruşturma ve baskıSadece gazeteci hakkında da değil, mağdurun annesi ve ona destek olan Türkiye Kadın Dernekleri federasyonuna da soruşturma açılmış.

Dini gerekçelerle kadına şiddeti meşrulaştıramazsınız

Gaye Vakfı kurucusu, "Laiklik, Yahudinin oyunudur" diyen Cevat Akşit, tüm dünyada yıllardır ortadan kaldırılmaya çalışılan genital sakatlanmayı övüyor! Kadınlar "kötü yola düşmesin" diye genital organlarını keselim diyor. Cevat Akşit: “Erkekleri baştan çıkaran kadınlar var. Fahişe diyorlar. Kadın namuslu ama duramıyor. Kadın kötü yola düşmesin diye o fazla kısmı kestiriyor Peygamberimiz. Kadınlar da sünnet olur. ”

Kadınlar Ölsün, gazeteciler sussun, muhalifler hiç kımıldamasın ve anlı şanlı demokrasimiz sürsün gitsin öyle mi?

6284 sayılı kanun ne için var bu ülkede? Gazetecileri susturmak, haksızlıklara karşı direnen muhalif öğrencleri susturmak için mi, yoksa erkeklerin tehdidi altında yaşamlarını sürdüren kadınları onlardan korumak için mi?

Bildiğiniz üzere, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 8 Mart 2012'de kabul edilen ve 20 Mart 2012'de T.C. Resmî Gazete'de yayımlanan yasadır. Kanunun amacı şiddet gören ya da bu yönde bir tehdit altında bulunan kadın, çocuk, aile bireyi ve tek taraflı ısrarlı takip mağdurlarının korunması ve bu kişileri hedef alan şiddetin önlenmesi için alınacak önlemleri düzenlemektir. Polis, savcılık, hakim ve valilik tarafından alıncacak koruyucu kararları içerir. Bu kararlar; Şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi bulunan kadına ve beraberindeki çocuklara uygun barınma yerinin sağlanması, geçici maddi yardım yapılması, psikolojik, mesleki, hukuki ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesi ve kreş imkânı sağlanması, iş yerinin değiştirilmesi, (evli olması halinde) müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi, adına şiddet uygulayan kişiyle evli olması halinde tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması, gibi tedbirlerdir. 

Peki,  Kadınları şiddetten koruma kanunu 6284 bir gazetecinin, hakkında usulsüzlük haberi yaptığı kişiden uzaklaştırılması amacıyla ‘iki ay yazı yazmaması’ kararı vermek için kullanılabilir mi?

O da nerden çıktı demeyin efendim, buyurun buradan. Cumhuriyet gazetesi yazarı Murat Ağırel’in çok tartışılan ilaç sektörü hakkında yaptığı haberin ardından, haberlerinde konu ettiği isimlerden eski AKP’li milletvekili Şükrü Ayalan’ın, Ağırel hakkında 6284 sayılı “ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesi” kanununa göre tedbir kararı aldırması tartışma konusu oldu.

Eşitlik için Kadın Platformu’ndan (EŞİK) Avukat Hülya Gülbahar, “Hukuk tarihine geçecek bir hukuksuzlaştırma yöntemi daha devreye sokulmuş. Bu karar İstanbul Sözleşmesi’nin ardından ağır saldırı altında olan 6284 sayılı şiddet yasasına yönelik saldırılardan biri.” diyerek konuya dair tepkisini dile getirdi.

Benzer bir şekilde 2021 Ekim’inde de “kayyım rektör” kendisini “ısrarlı takip mağduru” olarak saydırmış, 6284’e dayanarak 14 Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi hakkında 1 aylık uzaklaştırma kararı aldırmış ve pankart açan öğrenciler hâkim karşısına çıkarılmıştı. 

Resim Hukukçu kadınlardan ‘erkek hakları merkezi’ tepkisi: ‘Karar hukuksuzdur’

Bu nasıl iş, nasıl olur diye soruyorsunuz ya. Daha başkaları da oluyor sevgili okuyucu. 

Misal; Bu da oldu. Cinsiyet eşitsizliğinin sıkça gündeme geldiği günlerde Sakarya Barosu Yönetim Kurulu çok tartışılacak bir karara imza attı. Sakarya Barosu’nda, kadın yönetim kurulu üyelerinin katılmadığı toplantıda, beş erkek yönetim kurulu üyesinin verdiği oy ile ‘Erkek Hakları Merkezi’ kurulması yönünde bir karar alındı.  Yanlış okumadınız efendim. Sakarya Barosu'nun 'Erkek Hakları Merkezi kurmasına Türk Hukukçu Kadınlar Birliği tepki gösterdi. Birlik Başkanı Avukat Süreyya Turan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Sakarya Barosu erkek hakları merkezi kurmuş. Ne zamandan beri erkekler, dezavantajlı grup haline gelip, cinsiyetleri nedeniyle katlediliyorlar ve kadın şiddetine maruz kalıyorlar. Kadına şiddet uygulayan erkeklere hukuki destek verecekler herhalde" dedi. Çok merak ediyorum bu erkek hakları merkezi ne yapacak. 

Musa Orhan gibilerine destek mi verecekler acaba, ne dersiniz?  Hatırlarsınız; Siirt’te İpek Er’i kandırıp, ona tecavüz eden sonra da kızın intihar ederek hayatını sonlandırmasına neden olan eski Uzman Çavuş Musa Orhan’ı, iyi halden 10 yıla mahkûm edilen Musa Orhan’ı. Oyuncu Ezgi Mola’nın sosyal medyadan  “tecavüzcü şerefsiz” diye kendisinden bahsetmesi üzerine, Orhan’ın avukatı Mola’ya dava açmıştı. İşte bu paylaşıma “Ezgi Mola yalnız değildir” etiketiyle destek veren şarkıcı Melek Mossoya’da dava açmış Orhan’ın avukatı. Paylaşımı, Orhan’a yönelik hakaret niteliğinde olduğu kaydedilen iddianamede Mosso’nun 2 yıl 4 aya kadar hapsi istendi.

Ankara Başsavcılığı, daha önce de Farah Zeynep Abdullah ve Hazal Kaya hakkında Musa Orhan’a hakaret ettikleri gerekçesiyle dava açmıştı.

7 yaşındaki çocuğunu elleriyle boğan bir baba, karısına neler yapmaz? 

Batman'da, kömürlükte cesedi bulunan 7 yaşındaki Adara Arslan'ı, babasının öldürdüğü ortaya çıktı. Ömer Faruk Arslan ifadesinde, 'boşanma aşamasında olduğu eşine acı çektirmek için' kızını boğarak öldürdüğünü' söyledi. Caninin yüzündeki çiziklerin küçük Adara’nın babasına karşı direnirken oluştuğu belirtildi. 

Bir diğer baba eliyle katliam ise Sancaktepe’de meydana geldi. Daha önce şiddet uyguladığı için kendisini şikâyet eden eşinin evden ayrılması üzerine 3 çocuğunu asarak ölümlerine neden olup, sonra da intihar etti Mehmet A. 

O kadar caniler ve o kadar benciller ki, insanın aklı almıyor. Kadınlar ayrılmak istiyor, eşleri çocuklarını katlederek annelerini cezalandırıyor bu da yetmiyor sosyal medya tüfekçileri mağdur kadınları suçluyor. 

Büşra Kabataş’ı hatırlar mısınız? Kocaeli'nin Gebze ilçesinde 15 yaşındaki Büşra Kabataş, Taner Yaylacı tarafından 2022 yılının Ekim ayında işkence ile katledilmiş ve diri diri yakılmıştı. Kızın annesine platonik aşk besleyen cani, evlerine giderek kızı işkence ile katletmeden önce bakın internette nasıl aramalarda bulunmuş."Bayıltmadan sonratecavüz", "Ölümle sonuçlanan ırza geçme", "Diri diri insan yakma sonrası otopsi sonuçlarıtaner yaylacı", "15 yaşındaki çocuğa nasıl tecavüz edilir?" İşte 3 ayrı örnek, her biri planlanarak, canavarca hislerle işlenmiş cinayetler bunlar. Yani kimseler kalkıp da mağdur suçlayıcılık yapıp katil seviciliğine soyunmasın.

Ocak ayının son on beş gününde kadrajımıza giren haberleri sizlerle paylaştık. Şubat ayında umudumuzu büyütecek haberlerde görüşmek dileğiyle…

 Hazırlayan: Gamze Şimşek

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…