Bir Küresel haydutluk örneği: 16 Mayıs Olayı

24 Mayıs 2023
Bir Küresel haydutluk örneği: 16 Mayıs Olayı

Altı yıl önce White House (Beyaz Ev) önünde başlayan barışçıl bir protesto eylemi, Türkiye Washington Büyükelçiliği önünde devam etmişti.. Orada belirgin olarak ortaya çıkan en önemli şey, bir diktatörün aynı zamanda nasıl bir haydut olduğu idi. 

2017 yılı 16 mayısında Erdoğan ABD’yi ziyaret etmişti. Beyaz Ev’de ABD Başkanı Trump’la görüştü. O dönem Türkiye’de olanları hatırlayalım. PKK’ye karşı Sur’da, Cizre’de savaş vardı. Bu öyle bir savaştı ki, bodrumlara sığınmış resmi rakamlara göre 160 sivil de katledildi. Açıkçası bir savaş suçu işlenmşti. İnsanlar ölülerini bile defnedemediler. 10 kurşunla vurdukları Taybet Ana diye anılan 9 çocuklu yaşlı bir kadının cesedi 7 gün sokakta kaldı. Ne çocuklarına ne de bir ambulansa ölüsünü oradan almaya izin vermediler. Evindeyken özel timlerin kurşunlarıyla 12 yaşındaki bir kız çocuğunun ölüsü 10 gün buzdolabında saklandı, onun da defnedilmesine izin vermediler. Çatışmaları durdurmaya çalışan HDP eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, hukuksuz yere tutuklanıp rehin alındılar. Bu arada Erdoğan’ın, Kuzey Suriye’de binlerce yaşlı, kadın ve çocuğu katleden, iki askerimizi yakan, IŞİD’e desteği sürüyordu. Bu vahşi barbar örgüt Ezidi kadınları seks kölesi olarak kullanıyor, köle olarak da satıyordu. Ülkenin sadece doğusunda, kürt illerinde değil, aynı şiddetle olmasa da her yerinde baskı ve zulüm 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında tırmanıyor, gazeteciler, siyasetçiler tutuklanıyordu. Darbe girişimi ‘’Allah’ın lütfu’’ olarak görülmüş, bütün muhalif çevrelere saldırılar başlamış, yüzbinlerce kamu çalışanı, öğretmen, akademisyen tasfiye edilmişti..

İşte bütün bu yaşananların ardından Erdoğan ABD ziyaretini yapıyordu. Bizler ABD’de HDK’yı (Halkların Demokratik Kongresini) kurmuştuk. New York’tan ve New jersey’den gelen, Washington’da bulunan çoğu HDP ve HDK’lı, bazıları Amerikalı olan insanlar Erdoğan’ın baskı politikalarını, zulmünü sarayın önünde protesto ettiler.  Bizim karşımızda Tayyipçiler ve MHP’liler de vardı. Daha sonra Erdoğan Türkiye Büyükelçiliğine geçti. Aynı protesto daha az bir katılımla orada da devam etti. Ben de aynı zamanda yönetmeni olduğum haber-yorum sitesini temsilen oradaydım. Erdoğan elçiliğe gelince korumalarına ‘’saldırın’’ direktifini verdi.

Bir videoda, Erdoğan’ın olan biteni makam aracından inip izlerken, korumasıyla yaptığı konuşmanın hemen ardından protestoculara yönelik saldırının gerçekleştiği görülüyordu. Bu emri verdiği New York Times’ın dil okuma uzmanlarına yaptırdığı analizle de tespit edildi. Bunun yanısıra ABD Temsilciler Meclisi Dış ilişkiler komitesi, Erdoğan’ın saldırıya ‘’pasif onay’ verdiğini açıkladı. Ve bize vahşice saldırdılar. Saldıranlar, resmi korumaların yanı sıra haki elbiseli silahlı timlerdi. Ayrıca AKP ve MHP’li 60-70 kişilik bir güruh da vardı. Onların arasından da saldıranlar oldu. 11 arkadaşımız yaralandı, aramızda ağır yaralananlar oldu. Belinden ameliyatlı olan bir arkadaşım defalarca tekmelendi. Yere düşürdükleri bir kadın arkadaşı grup halinde çiğnediler. Brezilyalı karikatürist Carlos Latuff bir başka kişinin kafasının nasıl yarıldığını çizdi. Ben takım elbiseli, silahlı korumalar tarafından demir ökçeli ayakkabılarla tekmelendim.. Hatırlayabileceğiniz gibi olaya ilişkin görüntü videoları dünya ve Türkiye basınında geniş ölçüde yer aldı. 

Peki bu olayı nasıl yansıttılar? 

‘’PKK’li ve FETÖ’cüler başkana saldırcaklardı.’’ Anadolu Ajansı olayı böyle verdi. Daha sonra sadece PKK timi dediler. ABD yetkililerine durumu böyle anlattılar. Türk Büyükelçiliği "Amerikalı Türkler meşru müdafaayla cevap verdi ve bir kişi ciddi bir şekilde yaralandı. Şiddet olayları ve yaralanma izinsiz ve kışkırtıcı gösterilerin sonucunda meydana geldi’’ diye bizi saldırgan olarak suçladı. Oysa bazı genç arkadaşların saldırganlara mukabele etmesi sözkonusuydu. Türkiye kamuoyuna da böyle propaganda ettiler. Çünkü ABD topraklarında ABD yasalarını çiğnemişlerdi. Bir gerekçe uydurmalıydılar. ABD Kongresi ilk kez oybirliği (397) ile protestoculara şiddet uygulandığı gerekçesi ile Erdoğan’ı kınayan bir karar aldı. Bu kararla birilikte ilgili tüm Türk güvenlik görevlileri ABD yasalarına göre suçlanıp yargılanması kararı 6 Haziran'da oybirliğiyle kabul edildi. Amerikan basını da benzer bir şekilde Erdoğan’ı eleştiriyor, ilk kez onu diktatör olarak tanımlıyordu. 

‘’PKK’lı ve FETÖ’’cü meselesine gelince.. Bu tamamen bir yalandı. Oradaki insanların çoğunu, New York ve New Jersey’den gelenleri tanıyordum. Evet çoğunluk Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan kürttü. En başta onların yakınları zulüm görmüştü. Hatta bir arkadaşın kardeşi sözünü ettiğim saldırılarda katledilmişti.  Öte yandan, devlet başta olmak üzere herkes benim ne olduğumu, bugüne kadar ne yaptığımı, hangi siyasi hareketlerde yer aldığımı bilir. Çeşitli yayınlarda yayınlanan yazılarımı da bilir. Hatta Erdoğan’ın, oğlu Bilal’in, adamlarının avukatları bir kaç kez yayınladığım yazılardan dolayı beni tehdit ettiler. Site de bir kaç kez Türkiye’de engellenmişti. Bu yazı ve yayınlarda nasıl bir siyasi tutum izlediğim bellidir. Buna rağmen Anadolu Ajansı olaydan sonra yayınladığı bir videoda beni ve bir Ermeni gazeteciyi halka içine alarak olayı yönlendirenlerin biz olduğumuzu ima ediyor, öyle bir algı yaratıyordu. Oysa Ermeni gazeteciyi tanımam. Hrant Dİnk’in de çizgisini onaylamadığı milliyetçi Ermeni Kongresinin basın temsilcisi olduğunu sonradan öğrendim. Bu örgüt temsilcilerinin bazı senatörlerle birlikte Türkiye Washington Büyükelçiliği önünde 16 Mayıs Saldırısını kınamalarına ilişkin bir bildiriye HDK olarak imza atmamızı istediler, ben ve bazı arkadaşlarım karşı çıktık. Öyle bir bildiri HDK’sız yayınlandı.

Daha sonra bu saldırıyı gerçekleştirenlere karşı 20 kişi olarak dava açtık. Yani Erdoğan’ın korumalarına, bazı AKP’li-MHP’li saldırganlara ve tabi dolayısıyla, devlet başkanı olarak saldırı emrini veren Erdoğan’ın kendisine. İnsan hakları savunucusu olagelmiş avukatlar davamızı üstlendiler. Ayrıca Washington savcılığı, Kongre kararı doğrultusunda açtığı kamu davası ile 15’i Erdoğan’ın koruması 19 kişi hakkında yakalama kararı çıkardı. Ancak korumalar Türkiye’ye uçmuştu. Daha sonra ABD-Türkiye arasındaki görüşmeler sonucu 11 koruma hakkındaki dava düşürüldü. ABD’de yaşayan iki saldırgan yakalandı. Bunlar önce 19 yıl ceza talebiyle yargıladılar. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu onları kahramanlar olarak hapishanede ziyaret etti. Onlara “milletimizin sevgisini, selamlarını ilettim” diye açıklamada bulundu. Ancak bu ‘’kahramanlar’’ itirafçı oldukları için cezaları düşürüldü. Bir yıl yattıktan sonra serbest bırakıldılar. İki kişi ise firarda.

Erdoğan’ın avukatları davanın açıldığı yerel mahkemeye verdikleri onlarca sayfalık itirazlarında bizi Erdoğan’a suikast teşebbüsünde bulunmakla suçluyor davanın reddedilmesini istiyordu. Amerikan Yüksek Mahkemesine kadar gittiler. Her mahkeme onların talebini reddetti. Çünkü, Amerikan güvenlik güçlerinin tanıklığı dışında gerçekler onlarca videoda ortadaydı. Bu arada Ankara Terörle Mücadele Savcılığı benimle birlikte 6 kişi hakkında soruşturma açtı. Soruşturmanın belgesine avukatlarımız kanalıyla ulaşarak öğrendik. Soruşturmanın iddianameye dönüşüp dönüşmediğini bilmiyoruz. Ancak 2021’den itibaren arandığımızı biliyoruz. Bu da bir iddianamenin varlığına işaret ediyor.

Yani içimizden biri Türkiye’ye gelmiş olsa, Erdoğan’a suikast girişiminde bulunmaktan tutuklanacak! Ben gelmiş olsam, Anadolu Ajansının videosuna bakılırsa, suikast girişiminin yöneticisi olarak tutuklanacak ve 2-3 yıl iddianeme bekleyecektim. Mahkeme yasalara, hukuka göre değil, Erdoğan’ın intikamı için karar verecekti. Ve belki, ülkede sayısız örnekleri yaşandığı gibi, ağırlaştırılmış müebbet cezası alacaktım. Bu yüzden 6 yıldır gelemiyorum. Bu protesto eylemine katılmayan ama bizlerle arkadaşlığı olan birini, Türkiye’ye gittiğinde tutuklamışlar, uzun süre sorgulamışlar, bazı fotoğraflar göstermişler. Öyle anlaşılıyor ki, MİT ajanları bizlerle ilgili bilgi edinmeye çalışmış. 

Ortada suç yok, ama intikam hırsı ve  haydutluklarının sonucu olarak, Amerika ve dünya kamuoyunda itibarları sarsılmış ve Reis'in diktatör kimliği ortaya çıkınca, ihlal ettikleri ülke(ABD) yasalarına  ve uluslararası yasalara karşı kendilerini savunmak için bize suç isnat ettiler. Sırt çantalarında bomba, pet şişelerde kimyasal silah olabileceğini, yerel emniyet güçlerinin bunları tespit etmediğini öne sürecek kadar gülünç iddialar ortaya koydular. Bütün zalim diktatörler gibi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen tek-adam yönetiminin başı olarak Erdoğan da tamamen keyfi, ülkede olduğu gibi, bu olay karşısında da rakiplerini ortadan kaldırma eğilimindeki bir suç çetesinin başı gibi davranmış, bir intikam davası açtırmıştır. 

Brecht, epik tiyatronun önemli örneklerinden biri olan ‘Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı’ adlı ünlü oyununda Hitler'in iktidara yürüyüş öyküsü ile ünlü Chicago'lu gangster Al Capone'un öyküsünü örtüştürür..Bütün diktatörlerin biyografileri aşağı yukarı benzer özellikler taşır. Gangasterlerin işleri ile diktatörlerin işleri arasında büyük benzerlikler vardır.. O yüzden şöyle demiştir: ‘’Aslında bunlar büyük politik suçlular değil, büyük suçlu politikacılardır.’’

Bu yazıyı neden yazdım. Üzerinden bugünlerde 6 yıl geçen 16 Mayıs olayı Türkiye ve dünya medyasında geniş ölçüde yer almakla birlikte, dava ile ilgili, rejimin bizleri neyle suçladığı hakkında bir haber yer almadı. Bir nedeni bu. Dİğeri ise herhangi bir gelişmeye karşı da kayıt düşmek.

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…