Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler

Rahmi Yıldırım

20 Temmuz 2023
Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler

''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile, “Boş tencerenin devirmeyeceği iktidar yoktur” diyordu. Gel gör ki, bu teori Tayyip Erdoğan’a işlemedi. Onca pahalılık ve enflasyona, “patates soğan güle güle Erdoğan” tepkisine rağmen Erdoğan iktidarını tazeledi, en çok da yoksullardan oy aldı.''

Yaşın 70 olmasına az kaldı. Alman SPD’nin efsane başkanı Willy Brandt’ın “19’unda komünist olmayanın kalbine, 29’unda kapitalist olmayanın aklına şaşarım” aforizmasına saygım var ama hep 19 yaşımdayım. Yaşımdan memnunum. Böyle desem de hakikat 70’e merdiven dayadığımı söylüyor. Bunca yıllık ömürde pahalılığı enflasyonu hissetmediğim, zamlarla cebimin boşaltılmadığı günler görmedim, bundan sonra da görmem. Olsun, yaşımdan memnunum.

Çocukken hayatı kavramaya başladığımda iktidarda Süleyman Demirel vardı. Ne zaman zam yapılsa büyüklerimiz “Demirel’in zamı...” diye başlayan müstehcen bir cümleyle protesto ederlerdi.

Sonra Ecevit’li yıllar. Bülent Ecevit zam yapmıyordu; fiyatları güncelliyordu.

Tekrar Demirel’li yıllarda, Milliyetçi Cephe hükümetleri döneminde yani, “Süleyman başvekil, işçi köylü aç sefil” diye tepki gösteriyorduk. Bir de “Zam zulüm işkence, işte faşizm” diye slogan attığımızı anımsıyorum.

***

Kenan Evren’li yıllarda zamlar süngü zoruylaydı. Evren, bir garsonun kendisinden daha fazla maaş almasına öfkeliydi. İktidara el koyar koymaz TÜRK-İŞ dışında sendikaları kapattı, grevleri yasakladı; IMF patentli 24 Ocak kararlarını, diğer adıyla istikrar paketini sahiplendi. Zamların gerekçesi ekonominin düze çıkması için katlanılması gereken “acı reçete” idi.

Süngü zoruyla içirilen acı reçeteye karşılık zamlara çare yoktu. İstikrar paketinin faturası emekçilere çıkartıldı. Bir araştırmaya göre, “Milli gelirden 1979’da yüzde 33 pay alan maaş ve ücretliler, 1988’de yüzde 15 pay alır duruma düştüler. Faiz, kira, kârdan gelir alanların, sermayenin payı ise 1979’da yüzde 43 iken 1988’de yüzde 69’a yükseldi. Tarımın payı aynı yıllarda yüzde 24’ten yüzde 16’ya indi.” (Ahmet Akif Mücek, 12 Eylül Askeri Darbesinin Ekonomi Politiği, Gökkuşağı Yayınları, İstanbul 2009, s: 160.)

***

Turgut Özal’lı yıllarda serbest piyasa ekonomisine geçilmişti; gerek kamu işletmeleri gerekse özel sektör patronları dilediklerince zam yapıyorlardı. Özal, “Çankaya’nın şişmanı, işçilerin düşmanı” idi. Bir de “zampiyon” diye lakap takılmıştı.

Her şeye karşın Özal açık sözlüydü, zamları piyasa ekonomisinin gereği sayıyordu; buna karşın “Seçimden önce zam yapacak kadar enayi değilim” diyordu. Memurların zamlardan bunaldığı eleştirilerine “Benim memurum işini bilir” diye karşılık vermişti. Kanaat önderleri bu sözleri “rüşveti meşrulaştırma” fetvası olarak yorumlamışlardı. Bu tür yorumlar umurunda değildi Özal’ın; memurun gerekirse ikinci bir işte çalışarak ya da çarşıda pazarda limon simit satarak ayın sonunu getireceğini kast etmişti ama nafile.

Gazeteci büyüğümüz Teoman Erel, memur sözlüğüne ciddi katkılarda bulunmuştu o yıllarda. Buna göre düzenli zam İNTİZAM idi. Zam, altından kalkılamayacak kadar ağır ise MUAZZAM olurdu. Piyasanın zamları karşısında ücretlere maaşlara yapılan zam tabii ki düşük kalırdı; Teoman Erel, bu gibi zamları HÜZZAM olarak adlandırmıştı. Nihayet CÜZZAM, yani öldürücü zam...

***

Turgut Özal, enflasyonu yüzde 10’a düşüreceği vaadiyle iktidara gelmişti; ama yüzde 30’la teslim aldığı enflasyonu yüzde 70 olarak teslim etti. Özal’dan sonra Süleyman Demirel 1990’lı yıllarda bir kez daha hayatımıza girdi. Yanı sıra Tansu Çiller. Zamların fiyat ayarlamalarının artık bir sorumlusu vardı: ENFLASYON CANAVARI.

Sözü uzatmayayım, enflasyon canavarı ve zamlar hayatımızda hiç eksik olmadı; ücretler ve maaşlar hep enflasyonun gerisinde kaldı. Çünkü, kapitalist ekonomide enflasyon, toplumsal artık değeri sermayeye ekleyen yasa dışı ahlak dışı bir vergi politikasıdır. 2000’lerin ilk yılında Ecevit tekrar iktidardaydı, yıllık yüzde 70 enflasyona karşılık çalışanların maaşlarına zammı yüzde 15’te tutmuş, emekliye ise yüzde 5’i reva görmüştü. Bu kadarcık maaş zammıCÜZZAM idi.

***

Talihsizlik buna denir, ömrümün son deminde 21 yıldır devr-i Tayyip’teyiz. Yine zamlar yine enflasyon. Hangi ürüne ne kadar zam geldi, yaşayarak görüyoruz. Fiyatlar günden güne haftadan haftaya değişiyor. Değişmeyen en yalın hakikat, ücret ve maaşların zamlara yetişememesi. Tayyip kendi maaşına yüzde 40 zam yaptı, emeklinin maaşına zammı yüzde 25’te tuttu. Motorlu taşıtlar vergisi de ikinci kez ödenecek.

Dediğim gibi yine zamlar yine enflasyon. Geçmişten farkı, Tayyip ekonomist olduğunu iddia ediyor; ekonomiyi nas ile (yani Kur’an ve sünnetin lafızları ile) idare ettiğini söylüyor. Diyanet’in de fetvası var zaten: “Şüphe yok ki fiyatları tayin eden, darlık ve bolluk veren, rızıklandıran ancak Allah'tır!” Motorlu taşıtlar vergisinin ikinci kez ödeneceğini de herhalde Allah emretmiştir!

***

Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile, “Boş tencerenin devirmeyeceği iktidar yoktur” diyordu. Gel gör ki, bu teori Tayyip Erdoğan’a işlemedi. Onca pahalılık ve enflasyona, “patates soğan güle güle Erdoğan” tepkisine rağmen Erdoğan iktidarını tazeledi, en çok da yoksullardan oy aldı. (Seçimin dürüst adil ve oy hırsızlığından azade olup olmadığı tartışması bu yazının konusu değil.)

Sahi, yoksullar neden böyle davranıyorlar, neden sadaka ekonomisine razı oluyorlar, sağcı ve dinci siyasetçileri cezalandırmıyorlar? Düşünüyorum düşünüyorum, akıl erdiremiyorum. Dünya döndükçe adları rahmetle anılası Marks ve Engels’in buna verecek bir yanıtları vardır herhalde.

Bugünün geçmişten bir farkı da pahalılığa zamlara tepkiye devletin nasıl karşılık verdiğinde. Ecevit’in iktidarında zamlardan bunalanlar gönüllerince protesto edebiliyorlardı. Bir esnaf, Ecevit’in önüne yazar kasa fırlatmıştı. Başka bir esnaf akaryakıt zamlarını protesto etmek için Başbakanlık binası önüne tankerini park etmişti. Bugün böyle protesto eylemleri yürek istiyor. Sonu Silivri ya da Sincan F Tipi’dir. Medyanın ne durumda olduğuna değinmeye kalksam yazının sonu gelmez.

Ben garip, bu gibi durumlarda çoğu kez Marks ve Engels’in yanı sıra “ne ahvaldeyiz” diye Pir Sultan Abdal’a sorarım. Bugünkü ahvali sordum, ulu ozan şöyle karşılık verdi:

Şu zalim zamcının ettiği işler

Garip emekçiyi perişan eyler

Yağmur gibi yağar başıma zamlar

İlle arsızın zamları pareler beni

 

Zam günümde dost düşmanım belloldu

On vergim var ise şimdi elloldu.

Vergi kemendi boynuma takıldı

Gerek soya gerek döveler beni

 

Ben garip emekçi can göğe ağmaz

Şahsı emretmezse o zamlar yağmaz

Şu puştların zammı hiç bana değmez

İlle şahsın zammı pareler beni

 

Netice-i kelam, emek/sermaye kavşağında sermaye yoluna gidenlerin bahçeleri bahar görmesin!

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  18. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  19. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…