Bu ülkede insanlar tercihleri hatta tercih etmediklerinden bile ne çok suçluymuş. Tercih yapamadığımız cinsiyetimizden, tercih yapamadığımız etnik kökenimizden, tercih yapamadığımız ya da yapmadığımız inançlarımızdan suçluyuz, suçlusun…

Tarih 17 Haziran 2021

Yine  Haziran, yine  ölüm, yine kan…

Yine bir gül soldu dalında, yine bir ananın feryadı yaktı yürekleri, 

yine bir evin daha ışıkları söndü.

Yine bir plan, yine bir pusu

Yine kalleşçe bir kıyım…

Biz bu filmi uzun zamandır izliyoruz. Senaryoyu da yazanlarını da, oynayanlarını da, oynatanlarını da, yönetenlerini de çok iyi biliyor en azından tahmin ediyoruz. Maalesef…

Sonunu  en başından bildiğimiz, hep iyilerin öldüğü bu filmlerin niye sonunu değiştiremiyoruz ? 

Niye mi? Aynı dili konuşmuyor, aynı dilden anlamıyoruz .

Gelme! oyuna gelme diyor içimizdeki akil ses.

Oyunun dili keskin, oyunun dili ayrıştırıcı, oyunun dili ötekileştirici, 

oyunun dili çok zehirli.

Oyunun eli kanlı, oyunun eli bıçaklı, oyunun eli silahlı…

Oyuna gelme, gelme sakın!

Bu oyunda hep iyiler, hep mazlumlar ölüyor;

İlle de gençler, kadınlar

İlle de aydınlar, günahsız çocuklar

Oyuna gelme, gelme sen!

Uğur Mumcu, Hırant Dink, Sebahattin Ali, Bahriye Üçok, Metin Göktepe, Ali İsmail  Korkmaz, Berkin Elvan ve daha niceleri…

Hep bu kötü oyunun kurbanları oldular. Yaşasalardı ömürleri ne kadardı bilenmez ama birileri kıydı onlara. Ömürleri bitmeden düştüler toprağa…Bu pis oyun devam ediyor. Hala…

Oyuna gelme! Gelme Ha!

17 Haziran 2021

Ya Deniz Poyraz niçin öldürüldü?

Aynı oyunda seçilen bir kurban mıydı diğerleri gibi. Yoksa  bu oyunda bir terslik mi olmuştu?

Gerçek kurbanlar yerlerinde bulunamayınca…

Deniz Poyraz niçin öldürüldü ?

Kadın olduğu için 

Kürt olduğu için ya da bir parti sempatisi belki de üyesi olduğu için mi?

Ne çok suçu varmış meğerse!

Bu ülkede insanlar tercihleri hatta tercih etmediklerinden bile ne çok suçluymuş.

Tercih yapamadığımız cinsiyetimizden, tercih yapamadığımız etnik kökenimizden, tercih yapamadığımız ya da yapmadığımız inançlarımızdan suçluyuz, suçlusun…

Tercih etmediklerinizin, edemediklerinizin yanında tercih ettiklerinden de suçlusun.

Bir dünya görüşün varsa ve bu seni yönetenlerle uyuşmuyorsa suçlusun!

Barış istiyorsan, adalet istiyorsan suçlusun !

Hele eşitlik istiyorsan çok daha suçlusun. Suçluyuz!...

Deniz poyraz niçin öldürüldü?

Suçluydu…

Annesi hastaydı, yerine işe gitti, suçluydu.

Bir lokma ekmeği yese de barışın geleceği güzel günleri düşlüyordu, suçluydu.

Bir lokma ekmekti yediği birkaç zeytinle, mutluydu ama yine de suçluydu.

Alın teriyle çalışıyordu annesi gibi az da kazansa , umudu vardı. Suçluydu…

Birini ya da birilerini kızdırmıştı suçluydu.

Varlığıyla birinin ya da birilerinin içini yakıyordu, suçluydu.

Suçuna son verildi bir Haziran sabahı.

Namludan mermi yerine kin, nefret kötülük ateşleniyordu.

Namludan fırlayan mermiler içini soğuturken birilerinin, 

                                                  birilerinin yüreklerini yakıyordu. 

Namludan fırlayan mermiler Deniz’i delemiyordu.

Namludan fırlayan mermiler Deniz’i yakamıyordu.

Namludan fırlayan mermiler Deniz’i kurutamıyordu.

Birilerinin içi soğuyamazdı Deniz’ler kurumadan.

İçlerine düşen bu alev kor ateş olup yakacaktı eninde sonunda buza kesmiş yüreklerini.

**

DENİZ’E

Sıradan bir gün

Biraz mavi biraz gri

Biraz gerçek biraz düş

Fazlasıyla kalleşlik

Fazlasıyla kan ve ölüm

Adı Deniz olanın yüreği engin mi olur

“Annem sen yorulmayasın

Ben gideyim ne olur”

Bir lokma ekmekle birkaç zeytin tanesi

Yerine kör kurşunlar yer, ah o körpe bedeni

Yarı demli çayını katık etmiş aşına

Bilmez kan nasıl kırmızıdır, ne gelecek başına

Aktı kan

Aktı kin

Aktı nefret

Oysa Deniz hayattı

Deniz gelecek

Deniz hayaller

Ve umut

Biraz tebessüm

Biraz barış

Biraz hasret  

Biraz da sevda

Aktı insanlık

Aktı adalet

Aktı yaş

Denizler hiç kurumaz

İçler böyle soğumaz…