Guguk sisteminde Cumhurbaşkanı adaylığı

Rahmi Yıldırım

1 Şubat 2023
Guguk sisteminde Cumhurbaşkanı adaylığı

Anayasa’nın açık hükmüne karşın Yüksek Seçim Kurulu RTE’nin adaylığını kabul ederse ne olur? Yanıt: “Hukuk farklı bir şey. Ama bunun yanında guguk, o da farklı bir şey. Şu anda seçimle ilgili yetkinin kimde olduğunu bilmeyecek kadar cahillerin eline kaldık.” (RTE) 

Recep Tayyip Erdoğan’ın (RTE) üçüncü kez cumhurbaşkanı (CB) adayı olup olamayacağı tartışması kadar akla ziyan, siyaset zararlısı, hukuku paspas eden bir tartışma olmasa gerek. 

Anayasa ve yasalarda yazılı kuralların geçerli olduğu, yönetenlerin bu kurallara riayet ettikleri ülkelerde böyle bir tartışma olmaz ama burası Türkiye. Ne yazık ki (eskilerin deyimiyle) mevzuat müsait ama ahali…! 

Çok yazıldı tartışıldı, tartışılıyor. Dahası, tartışma bitmeyecek; seçim sonrasına bile sarkacak. Bir de benim yazmam anlatmam yadırganmasın lütfen. 

Hukukçu değilim ama “hukuk, hukukçulara bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir!” Hukuk profesyonelleri, anayasa ve yasa metinlerini öyle bir dille yazıyorlar ki, sonunda kendileri bile nasıl anlaşılması ve uygulanması gerektiğinde anlaşamıyorlar; vakit ve enerji israfına yol açıyorlar. Gerçi, CB’nin nasıl seçileceği, görev süresinin ne olacağı, kaç kere seçilebileceğine ilişkin anayasa maddelerini çok açık yazmışlar ama yine de tartışılıyor. Ben, RTE’nin üçüncü kez CB adayı olup olamayacağını Bilal mahdumun anlayabileceği sadelikte sorular ve yanıtlarla anlatmaya çalışacağım. 

*** 

İlk soru: Anayasa’ya göre cumhurbaşkanı nasıl seçilir? 

Yanıt: 2007 yılına kadar cumhurbaşkanı TBMM tarafından seçiliyordu. TBMM’de ilk iki turda 2/3 çoğunluk, sonraki turlarda salt çoğunluk; buna karşın seçilemezse milletvekili seçimine gidilmesi ve yenilenmiş TBMM’nin CB’yi seçmesi ilkesi geçerliydi. 

CB seçiminde 2007’de kriz çıktı, 22 Temmuz’da erken seçime gidildi; TBMM yenilendi ve Abdullah Gül, MHP’nin katkısıyla TBMM tarafından 11’inci CB seçildi. 

Bu süreçte anayasa değiştirildi; değişiklik 21 Ekim 2007 tarihinde referandumla kabul edildi; CB’nin halk tarafından doğrudan seçilmesi benimsendi. Anayasada 2010 ve 2017’de değişiklikler yapıldı ancak CB’nin halk tarafından seçileceği hükmü aynı kaldı.   

Soru: Cumhurbaşkanının görev süresi ne kadardır? 

Yanıt: 2007 yılına kadar CB’nin görev süresi yedi (7) yıl idi. 2007’de anayasa değiştirilirken görev süresi beş (5) yıla indirildi. Anayasada 2010 ve 2017’de değişiklikler yapıldı ancak CB’nin görev süresinde değişiklik yapılmadı.  

Soru: Bir kişi kaç defa cumhurbaşkanı olabilir? 

Yanıt: 2007 yılına kadar yürürlükte olan anayasa hükmüne göre bir kişi sadece bir (1) defa CB seçilebilirdi. 2007 referandumuyla kabul edilen anayasa değişikliğinde “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmü getirildi; 2010 ve 2017 değişikliklerinde kaç defa CB olunabileceği hükmü aynı kaldı. Yani, “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.” 

Soru: Recep Tayyip Erdoğan kaç defa cumhurbaşkanı seçildi? 

Yanıt: Erdoğan 10 Ağustos 2014’te yüzde 51,79 halk oyu ile 12’nci CB seçildi. 

Erdoğan, 24 Haziran 2018’de yüzde 52,39 halk oyu ile tekrar CB seçildi. 

Soru: İki kez Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan, üçüncü kez cumhurbaşkanı olamaz mı? 

Yanıt: Anayasa “olamaz” diyor. Sadece bir şartla aday olabilir ve kazanırsa olabilir. 2017’de anayasa değiştirilirken, CB seçimi ile TBMM seçimi birleştirildi, “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir” hükmü getirildi.Buna göre, şu anda Erdoğan CB görevinin ikinci döneminde; görevi 18 Haziran 2023 pazar günü sona erecek, yenisi seçilinceye kadar görevini sürdürecek. 

Soru: Erdoğan hiç mi aday olamaz? 

Yanıt: CB’nin nasıl seçileceği, kaç defa seçileceği, görev süresinin ne kadar olacağı konusunda 2007 yılında konulan hükümler değişmedi. 2017 referandumuyla kabul edilen değişiklikte sadece CB’nin yetkisi arttırıldı, seçilme yöntemi, görev süresi ve kaç defa seçilebileceği değişmedi. Erdoğan’ın üçüncü kez aday olabilmesi için tek olasılık var. O da, en geç 18 Haziran 2023’te yapılması zorunlu seçimlerin TBMM kararıyla öne alınması. Bunun için (anayasada 2017’de yapılan değişikliğe göre) TBMM’de en az 360 vekilin oyu gerekiyor. Cumhur İttifakı’nın sandalye sayısı yeterli değil, muhalefetin desteği gerekiyor. Muhalefet, “6 Nisan 2023 tarihinden önce seçime varız” diye ilan etti ama Erdoğan kulak asmadı. Erdoğan, bu mesajı alıp erken seçime razı olsaydı, TBMM kararıyla seçime gidilir ve Erdoğan üçüncü kez aday olabilirdi. Böylece akla, ahlaka, hukuka, siyasete zararlı boş tartışmaya gerek kalmazdı. 

Soru: 2017’de Anayasa değişti, cumhurbaşkanlığı sistemine geçildi. Erdoğan, 2018 seçiminde yeni sistemin ilk cumhurbaşkanı oldu. Bu durumda kronometre sıfırlanmadı mı?  

Yanıt: Yeni bir sisteme geçildi ama CB’nin nasıl seçileceği, görev süresinin ne olacağı, kaç defa seçileceği gibi konularda değişiklik olmadı. Sadece CB’nin yetkileri arttırıldı. Bu gibi anayasa değişikliklerinde geçici maddeler konur. 12 Eylül faşistleri bile anayasaya bir sürü geçici maddeler koydular. Ama, 2017’de anayasayı değiştirenler, CB’nin nasıl seçileceği, görev süresinin ne olacağı, kaç defa seçileceği konularında 2007 yılındaki anayasa değişikliğini aynen tekrarladılar, geçici madde koymayı akıl etmediler. Yürürlükteki anayasanın hiçbir yerinde “yeni bir sisteme geçildi, eskisi geçerli değil” şeklinde geçici madde yok. “Kronometre sıfırlandı” argümanı palavradan ibaret. 

Soru: “Kronometre sıfırlandı” argümanı gerçekten palavra mı? 

Yanıt: “Kronometre sıfırlandı” palavrası Anayasa Mahkemesi’nin Abdullah Gül kararıyla da sabittir. Abdullah Gül, 28 Ağustos 2007’de, TBMM tarafından, yedi (7) yıl görev yapmak üzere CB seçildi. Bu arada, 21 Ekim 2007 referandumuyla anayasada değişiklik yapıldı; CB’nin halk tarafından seçilmesi ilkesi getirildi, görev süresi beş yıla indirildi, iki kere seçilebileceği hükmü kondu. Aradan beş yıl geçtikten sonra TBMM’deki AKP çoğunluğu, Abdullah Gül’ün yeniden CB adayı olamayacağına ilişkin bir kanunu kabul etti. CHP kanunun iptali için AYM’ye dava açtı. AYM, 15 Haziran 2012 tarihinde iptal istemini kabul etti, CB seçim sisteminin değiştiğini vurguladı ve şöyle karar verdi: “Yeni düzenleme Cumhurbaşkanı adayı olmaya ilişkin diğer koşulları taşıyanlara ikinci kez aday gösterilme hakkını tanımaktadır. Anayasada mevcut ve önceki Cumhurbaşkanları açısından herhangi bir istisna öngörülmemiştir. Bu nedenle mevcut ve önceki Cumhurbaşkanlarının bu haktan yararlanmaları doğaldır.” 

Bu karar, sistem değiştirilirken geçici madde konmasını vurgulaması nedeniyle önemli. CB seçimiyle ilgili olarak 2017’de anayasa değiştirilirken herhangi bir geçici madde konmadı; 2007 değişikliğindeki hükümler aynen tekrarlandı; önceki görev süresi yok sayılmadı, kronometre sıfırlanmadı. 

*** 

Özetle, anayasada 2007 yılında yapılan değişiklik ile CB’nin halk tarafından seçilmesi, görev süresinin beş yıl olması ve iki kez seçilmesi kuralı benimsendi; 2017 değişikliğinde CB’nin nasıl seçileceği, kaç defa seçileceği, görev süresinin ne kadar olacağı konusunda 2007 yılında konulan hükümler değişmedi; sadece TBMM kararıyla seçim erkene alınırsa üçüncü kez aday olma hakkı tanındı. Buna göre, TBMM kararıyla seçim öne alınmadıkça RTE üçüncü kez CB adayı olamaz. 

Anayasa’nın açık hükmüne karşın Yüksek Seçim Kurulu RTE’nin adaylığını kabul ederse ne olur? Yanıt: “Hukuk farklı bir şey. Ama bunun yanında guguk, o da farklı bir şey. Şu anda seçimle ilgili yetkinin kimde olduğunu bilmeyecek kadar cahillerin eline kaldık.” (RTE) 

RTE “cahillerin eline kaldık” derken haklı. Guguk düzeninde sadece cahillerin değil, lümpenlerin magandaların zorbaların eline kaldık. 

Guguk düzeninde lümpenlerin magandaların zorbaların eline kalmış olsak da teslim olmak yok. Çare, lümpenlerin magandaların zorbaların reisi siyaset ağasını sıfırlamakta. 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Siyasette İlkesizliğin Dayanılmaz İğrençliği
     YRP Genel Başkan Fatih Erbakan “Batmakta olan Titanik gemisine binmeyeceğiz, AKP’nin 20 yıllık günahına ortak olmayacağız, seçime tek başımıza gireceğiz” dedikten sadece bir gün sonra AKP gemisine atladı.  Kabul etmeli ki, Recep Tayyip…
  2. Depremin Medyası Medyanın Depremi
    Deprem felaketi sadece topluma ve siyasete değil medyaya da ne denli zehirli bir zihniyetin egemen olduğunu gösterdi. Asıl gücünü dinden ve geleneklerden alan bu zihniyetin özünde devleti kutsayıp toz kondurmamak,…
  3. İyi Parti kötü Siyasetçi
    Tansu Çiller / Mehmet Ağar çömezi MA kötü siyasetçidir, negatif anlamıyla bile ilm-i siyaset yoksuludur. Bu yaştan sonra da ilm-i siyaseti öğrenmesi ve ıslahı mümkün değildir. Ülkücü refleksi her an…
  4. Ukrayna: Emperyalistler arası hesaplaşma alanı
    ''Umulur ki, Ukrayna halkı Sovyet devrimiyle kazandığı kendi kaderini tayin hakkının kıymetini anımsar; ABD ve NATO ile Rusya emperyalizmi arasındaki paylaşım savaşının dışında kendi yolunu bulur; ABD emperyalizmi destekli mevcut…
  5. Asker Deprem Bölgesine Neden Geç kaldı?
    ''Yürürlükteki 5442 sayılı İl İdaresi Yasası da askerin göreve çağrılmasına yeterli. Yasa’nın ilgili 11’inci maddesi, il genelinde çıkabilecek olaylarda valiyi askerden yardım istemekle yetkilendirmiş. Yasa valilere böyle bir yetki vermiş…
  6. Deprem Kader Değil!
    Deprem Kader Değil!
    11 Şubat 2023
    Bu ülkede siyasetin, devletin ve toplumun kılcal damarlarına hücrelerine sinmiş alaturka dinci faşist zihniyetin on binlerce hayatı söndüren depremlere karşın değişmemesi, değişenin sadece kişiler olması kader midir?   Ülkemiz dünyanın…
  7. Türban mağduriyeti bıktırdı
    Kim nasıl istiyorsa öyle örtünsün ama İslamcı faşizmin bayrağı tesettürün siyasi ekonomik diplomatik kültürel gündemi bloke etmesinden rahatsızım, isyanlardayım. Bir sosyalist olarak, geçmişte herkese Sünnilik dayatan sözde laiklik ve Atatürk…
  8. Peygambere kalmayan dünya Papa'ya da kalmadı
    ''Dini yapılarda nedense her şeyden önce pedofili rezaletleri vuku buluyor. İslam coğrafyasında olağan sayılıyor ama Benedictus, 400 rahibi pedofili, taciz ve tecavüz gerekçesiyle yürütülen soruşturmalar kapsamında görevden aldı. Ancak göstermelik…
  9. Walesa Şemsi ile Birlikteydik
    ''Grev ve yürüyüşte Şemsi Denizer’in öncü gözükmesine karşın, işçi komitelerinin militan örgütlenmesi olmasa, Denizer ve sendika bu çapta bir grevi ve yürüyüşü örgütleyemezdi. Eylemin bitmesinin ardından işçi komitelerinin tasfiyesinde Denizer’in…
  10. Devletleşen Kötülük ve Cehalet
    Türkiye, devletleşmiş cehalet, kötülük ve yobazlığın tutsağı olarak teokrasi durağında bitecek felaket yolculuğunda kilometreleri hızla tüketiyor.  Felaket yolculuğunun yakın gelecekteki en önemli durağı cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimleri olacak.  Cehalet ve…
  11. Pandora'nın kutusundan çıkan türban
    Demokratik laik gelenek görenekleri yüzeyde kalmış ya da hiç olmamış ülkelerde Pandora’nın kutusu hep açıktır. Her an bir kötülük fırlayıp ülkenin elini kolunu ayağını bağlayabilir.  Pandora’yı bilmeyen yoktur herhalde; öyküsü…
  12. Tarikatların ve Sarayın Çocuk Gelinleri
    Ne yazık ki bu iğrençlik, “münferit, sıra dışı, bireysel, tekil” bir olay değil. Tersine, kimileri için ecdat yadigârı bir gelenek, vaka-i adiye, sıradan bir olay; sosyolojik teolojik bir dram. Bu…
  13. Alevilerin Kayyumlarla bitmeyen Sınanması
    İslam içi sayılmakla birlikte Alevilik, heterodoks (farklı) ve batıni bir inanç öğretisidir. Sünni ve Şii yorumuyla ortodoks (egemen) İslam mülk sahibi sınıfların iktidarını kutsayıp meşrulaştırırken Alevilik tarih boyunca mülksüzlerin, baldırı…
  14. İhvancı Hayalin İflası ya da 'Grand Strateji'
    ''Devletler arası siyasetin kadim kanunları, devletler arasında ezeli/ebedi dostlukların değil çıkarların olduğu yasası, dış politikada Firavun/Musa masallarıyla edilen duaya yer olmadığını sert bir şekilde anımsattı; “öldürmeyi iyi bilen” İsrail liderleriyle,…
  15. Kürtler Özgür Değilse..
    Şunu en başta vurgulayalım: İster devlet ister devletle savaşan bir örgüt; kim yapmış olursa olsun, sivil halkı hedef alan silahlı eylemler terör eylemidir. Köylerde, kasabalarda, kentlerin en kalabalık caddelerinde meydanlarında,…
  16. Tayyip Erdoğan Patavatsız mı?
    Entelektüel mahallenin kıdemlisi Murat Belge, Recep Tayyip Erdoğan’ın “patavatsızlık rekoru” kırdığını yazmış. Gerekçesi, Erdoğan’ın Mehmet Ali Çelebi’ye AKP rozeti takarken, kaç çocuğu olduğunu sorup tek çocuk yanıtı alınca, “Çocuk çok…
  17. Cehalet ve Kötülüğün Kıskacındaki Türkiye
    Türkiye ancak askeri darbe döneminde rastlanabilecek boğucu bir atmosferde nefes alıp veriyor. Aradaki fark, askeri diktanın bir avuç sermayedar dışında toplumun tümünü baskı altına almasına karşılık sivil diktanın toplumu neredeyse…
  18. Osmanlı Şanlı mı Kanlı mı?
    ''Hanedanın kendi içinde bile kan dökücü olduğunu; aile katliamını kanunlaştırdığını; 36 padişahtan 6’sının sonraki padişahın fermanıyla idam edildiğini; idam edilen padişahlardan Genç Osman’ın öldürülmeden önce bir de ırzına geçildiğini ve…
  19. Alim İlimle, Zalim Zulümle Yönetir
    SS’in “Erdoğan’ı kaybetmekten korkuyorum” sözlerini anımsatmış Çömez ve şu teşhisi koymuş: “Anksiyete bozukluğu. Akıllardan kolayca çıkmayan düşünce. Kaybetme korkusu. Ağır bir psikolojik travma halinde hepsi. Seçimi kaybettiklerinde bunları nasıl tedavi…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…