Depremlerde, cinsiyetlerinin savunmasızlığından ötürü kadınların karşılaşabileceği sorunlar çok daha fazladır ve unutmayalım ki bu deprem, küresel cinsiyet eşitsizliği sıralamasında 156 ülke arasında 133. sırada yer alan Türkiye’de gerçekleşti.
Afetler ayrımcılık yapmaz. Kadın, erkek, çocuk, hayvan ne varsa katar önüne ezer ve geçer. Ayrımcılığı yapan insanlardır. Başına ne gelirse gelsin insan evladının en büyük isteği hayatta kalabilmektir elbet ama bazı anlar vardır ki, geride kalmak çok daha zor olur.
Maslow’un “ihtiyaçlar hiyerarşisi” nin ilk basamağı, nefes almak, yemek, su, boşaltım gibi fizyolojik gereksinmeleri içerirken, hemen ikinci basamağında beden, iş, sağlık mülkiyet gibi güvenlik hakları yer alır. İnsan ancak bunları gerçekleştirdikten sonra sevgi, ait olma, saygınlık, kendini gerçekleştirme gibi diğer konularla hemhal olabilir. Deprem faciası sonrası hayatta kalmayı başarabilmiş olan insanlar için toplumsal dayanışma ile fizyolojik ihtiyaçların temini konusunda bir miktar yol alınabildi. Peki, ama bu ihtiyaçlar ve gereksinimler karşılanırken, dezavantajlı kesimde yer alanlar; yaşlılar, engelliler, çocuklar ve kadınların ihtiyaçları ne kadar önemseniyor.
“Canlar gitmiş, başlatmayın pedinize“ mi deniyor mesela. Kadın örgütleri kadın pedinin önemine vurgu yaparken, “bu feministler başladılar gene mi” deniyor? Neden cinsler arası empatiyi kurmakta bu denli zorlanıyoruz. Ayda bir kanamayı yaşamamış kimse bunun nasıl bir şey olduğunu, fizyolojik ve ruhsal olarak ne denli yıpratıcı olduğunu bilemez. Deprem esnasında kanamakta olan kadının acısının ve kayıplarının dumanı yüreğinde tüterken bir de, kanamasını nasıl önleyeceğini düşünmesini imgelemek zor olmasa gerek. Kadınların mahremiyet ihtiyaçlarını önemsemek ve bunu ciddiye almak zorundasınız.
Bu doğal bir afet, cinsiyete bakılmaksızın herkesin kaybı çok büyük ama gel gör ki, cinsiyetlerinin savunmasızlığından ötürü kadınların karşılaşabileceği sorunlar çok daha fazla. Kaldı ki bunlar gerek ulusal gerekse uluslararası ölçekli daha önce yaşanmış felaketlerin saha deneyimlerinden oluşuyor. OXFAM’ın 2005 tarihli raporuna göre geçici yerleşim merkezlerinde kadınların en çok cinsel tacize ve şiddete maruz kaldığı alanlar tuvalet ve duş bölgeleri olmuştur. Kadın ve erkek tuvaletlerinin kesinlikle ayrı olması hem hijyen hem de fiziksel güvenlik açısından önem taşır. Gel gör ki, günler geçmesine rağmen deprem alanlarına tuvaletlerin inşa edilmemiş olması söz konusu iken kadın ve erkeklere ayrı tuvalet istemek şu an için komik görülebilir ama bu, vergi toplamakta mahir olan devletin bir sorumluluğu ve zorunluluğudur.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye'nin verdiği bilgiye göre, depremden etkilenen kadınların 3 milyon 910 bin 497'sinin üreme çağında olduğunu. Deprem bölgesinde 214 bin 325 hamile kadının varlığını ve bu kadınların 23 bin 814'ünün bir ay içinde doğum yapmasının beklendiğini belirtmiş. Sade bu kategoride kadınları dahi düşündüğümüzde, doğum sonrası komplikasyonları da göz önüne alarak hijyenin ne denli önemli olduğu aşikar.
Jose Saramago’nun “Körlük” adlı romanında kadın ve erkeklerin başına gelen ortak felaketin sonucunda erkeklerin nasıl çeteleştiklerini ve kadınların bedenleri üzerinde fiziki ve cinsel istismar yaptıklarını okuduğumda kanımın donduğunu anımsıyorum. Ama şu var ki, kurmacalar konularını toplumun gerçeklerinden alır. Toplumsal kötülük diye bir şey var, güçlünün güçsüzü ezdiği ve ilk fırsat yakalandığında bu kötülüğün kadınların bedenleri üzerinde hayat bulması diye bir şey var. London School of Economics ve Essex Üniversitesi'ndeki araştırmacılar tarafından 2007'de yapılan bir araştırma, 1981 ile 2002 yılları arasında 141 ülkedeki doğal afetlerin erkeklerden çok daha fazla kadını öldürdüğünü ve felaket ne kadar kötüyse, cinsiyet eşitsizliğinin de o kadar büyük olduğunu kanıtladı. Dikkatinizi çekerim, küresel cinsiyet eşitsizliği sıralamasında 156 ülke arasında 133. sırada yer alan Türkiye’de gerçekleşti bu deprem.
Kısaca korumak zorundasınız kadınları. Deprem bölgelerini ivedilikle aydınlatmak ve orada başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere, güvenliği sağlamak zorundasınız. Bir sürü kayıp vermiş, baştan aşağı acı ile donanmış o kadınların bu acıyı tekrar bedenleri üzerinden yaşamasına izin veremezsiniz.
COVİD-19 pandemisi döneminde yaşanan işten çıkarmalar ve kayıpların yarattığı toplumsal travmanın ev içinde nasıl kadınlara ve çocuklara şiddet olarak döndüğünü gördük. Şimdi bu şiddetin çadırlarda tekrar nüksetmesine izin veremezsiniz. Kadınlar ve erkekler olmak üzere tüm vatandaşların ruh sağlığını gözetmek zorundasınız. Bir gün değil, beş gün değil belki de ömür boyu varlık gösterecek acı ve yas sürecinden bahsediyoruz. Maddi yardımı yaptıktan sonra oradaki insanları bir başlarına bırakamazsınız.
Bu enkaz öyle ya da böyle kalkacak, çadırlarda ya da konteynerlerde gene tencereler kaynayacak, çamaşırlar ellerde yıkanacak. O ellerin sahipleri kırık kanatları ile yaşama tutunmaya çalışacak, hem kendileri, hem de ailelerinin geri kalanlarının acıları içinde yeni bir yaşam inşa etmeye çalışacaklar. Euripides, Troyalı kadınlar adlı eserinde savaş sonrası esir düşen kadınların dramını bize aktarırken, Truva kralı Priamos’un karısı Hekabe, yitirdiği oğlu Hektor’un karısı acılı Andromakhe’ye şöyle seslenir. “Hayır kızcağızım, hayır. Ölümle yaşam asla bir tutulamaz. Ölümde hiçbir şey kalmaz, oysa yaşamda bir umut vardır hep.”
Ne olur az da olsa kalmış olan yeni bir yaşam umudunun kırılmasına izin vermeyin. Kadınları koruyun ki, onlar da çocuklarının ve sevdiklerinin yaşamlarını aydınlatmak için mücadelelerini sürdürebilsinler. Hayatlarını koruyamadınız bari yeni bir yaşam kurmalarına olanak sağlayacak düzenlemeleri yapın.
Yazarın Dİğer Yazıları
Çölde Vaha Misali Bir Etkinlik
8 Ağustos 2023Afgan kadınlar köleyken biz özgür olabilir miyiz?
13 Ocak 2023Suçlu bulundu : İç Barışı Tehdit Eden Kadınlar!
25 Kasım 2022Kafeslere sığmayan bedenler
11 Temmuz 2022Savaş, Hafıza ve Toplumsal Cinsiyet
10 Nisan 2022Fıs Fıs İsmail, Will Smith ve Bir Süreklilik Teması Olarak Ataerkillik
3 Nisan 2022Eril Aktörlerin Yitik Kurbanları
27 Mart 2022Dünya emekçi kadınlar gününde elleri düşünmek
7 Mart 2022Metaverse dünyasında kadınlar ve taciz.
12 Şubat 2022Sen Ne Çektin Be Havva
26 Ocak 2022Başarılı kadınların enselerinde vızıldayan erkekler
12 Ekim 2021İşgal ve İç Savaşın Ardından, Gericiliğin Kıskacında Afgan Kadınları
17 Ağustos 2021Peki ya insanın ürettiği kesin olan şiddet virüsünün aşısı?
11 Ağustos 2021Özgürlüğe Pedallayın Kadınlar!
5 Haziran 2021Kadın Katillerini Yetiştiren Kim?
1 Nisan 2021Kadınların Sahnesi Yeni Başlıyor
27 Mart 2021Hepimizin İçinden Yükselen Seslerin, Soruların Yankılandığı Bir Kitap; Uğultular
1 Mart 2021Makbul Analık Sorgusu
9 Şubat 2021Bir Sonra Katledilecek Kadın Ya Sen İsen?
5 Şubat 2021